OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 25, 2004 00:00
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) tarafından hazırlanan maden raporunda, Türkiye'nin yeraltı kaynaklarının 2.2 trilyon dolarlık bir değere sahip olduğu belirtilerek, maden gelirleri ile iç ve dış borçların ödenebileceği bildirildi.TÜGİAD, enerji raporundan sonra maden raporunu basın toplantısıyla açıkladı. Danışmanlığını Maden Yüksek Mühendisi ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Eğitim ve Araştırma Koordinatörü Lütfi Çallı'nın yaptığı rapor, ''Türkiye'nin Maden Gerçeği'' başlığını taşıyor.    TÜGİAD Başkanı Hayati Kaya tarafından sunumu yapılan raporda, maden kaynaklarının üretiminin kamu sektörü tarafından üstlenildiği ve bu görevin bir süre başarı ile götürüldüğü ifade edildi.   Zaman içinde olması gerekenin, oluşan bu altyapıda özel girişimcinin üzerine düşen görev üstlenmesi olduğu kaydedilen raporda, bunun tam anlamıyla gerçekleşemediği belirtilerek, şu görüşler dile getirildi:    ''Bir süre başarı ile yürütülen kamu sektörü madenciliği, kendi kapalı kutusu içinde üretim dinamiklerini geliştirememiş, üretim-maliyet ilişkisini oluşturamamıştır. AR-GE çalışmalarında geri kalarak, madenlerde entegrasyonu, uç ürünlere gidişi ve üretim çeşitliliğini sağlayamayarak sadece hammadde üretimi yapar halde kalmıştır. Bunun sonucu olarak madencilik sektörünün metalürji, kimya ve diğer sektörlerle entegrasyonu olması gereken düzeyde değildir.'' Ülkelerin kalkınma ve ekonomik gelişiminde önemli yeri olan madencilik ve entegre üretim sanayinin en büyük katma değeri yarattığı belirtilen raporda, gelişmiş ülkelerde halen GSMH'de madenciliğin payının ABD'de yüzde 5, Federal ya'da yüzde 4, Kanada'da yüzde 3.7, Avustralya'da yüzde 6.5 ve Türkiye'de yüzde 1.2 olduğu kaydedildi. Raporda, Türkiye'de bu seviyenin yüzde 5'lere çekilmesi gerektiği vurgulandı.    2.2 TRİLYON
DOLAR DEĞERİNDE YERALTI KAYNAĞI TÜGİAD raporunda, Türkiye'nin dünya madenciliğinde bor tuzları, krom, manyezit, pomza, mermer ihracatçısı, buna karşılık taş kömürü, demir, fosfat, linyit ve asbest ithalatçısı bir ülke olduğuna değinilerek, Türkiye'nin toplam maden ihracatının yüzde 75'ini bor tuzları ve türevleri ile mermer, krom ve endüstriyel minarellerden sağlandığı belirtildi. Türkiye'nin yeraltı kaynağı açısından 2.2 trilyon dolarlık bir değere sahip olduğu bildirilen raporda, şunlar kaydedildi: "Türkiye günümüzde yılda 3 milyar dolar değerinde maden ürünü üretebilmektedir. Dünya ortalamasına göre bu miktarın 7.5 milyar dolar civarında olması gerekir. Bu düşüklüğün nedeni, madenciliğin ve öneminin gerek kamuoyu ve gerekse ülke yönetimi kademelerince yeterince kavranamamış olmasıdır.    Yine bu kaynakların harekete geçirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hızının yüzde 6'da tutulması halinde ve 10 yıl içinde 8 milyar dolarlık bir yatırımla 62 milyar dolarlık bir üretim değeri elde edilebilir. Aynı koşulların sürdürülebilmesi ve vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda, ikinci 10 yılda yapılacak 22 milyar dolarlık bir yatırımla bu üretim değeri 216 milyar dolara çıkacaktır. Uç ürünlere gidilerek bu değerin 400 milyar dolara çıkması mümkündür.'' Son zamanlarda kaynaklarla ilgili olumlu olumsuz tartışmalar başlarken, bir taraftan da yerli ve yabancı birçok girişimcinin arama ve araştırmalara, yatırımlara başladığı ve belirli bir miktar yatırımı gerçekleştirdiği kaydedilen raporda, ''Yatırımların devamının gelmesiyle kaynaklar devreye girecek, ekonomi düzlüğe çıkacaktır. Başımızda sürekli sallanan iç ve dış borç derdinden kısa sürede kurtulmak mümkün olacaktır. Maden gelirlerimiz ile iç ve dış borçlarımızı ödeyebiliriz'' görüşü dile getirildi.BAZI MADDELERLE İLGİLİ GERÇEKLERTÜGİAD Başkanı Hayati Kaya tarafından sunumu yapılan raporda, üzerinde çok şey söylenen bazı madenlerle ilgili bazı gerçeklere de dikkat çekildi. Speküle edilen ve trilyon değeri olduğu belirtilen toryumun şu an hiçbir ekonomik değeri olmadığı belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: ''Dünyada mevcut duruma göre henüz ticari bir değerinden söz etmekmümkün değildir. Araştırmalar devam etmektedir. Bu araştırmaların olumlu sonuçlanması halinde ülkemiz açısından çok önemli bir durum ortaya çıkacaktır. Çünkü bugünkü duruma göre, ülkemiz dünya toryum rezervlerinin yüzde 20'sine sahiptir. Yani bugünün çöpü yarının serveti olabilir. Bu nedenle ilerde hazırlıksız yakalanmamak için bu kaynakların kullanımına yönelik araştırmaların aralıksız sürdürülmesi gerekmektedir.'' Raporda, Türkiye'nin bor açısından çok zengin olduğunun bütün dünyaca kabul edildiğine işaret edilerek, fiyat politikası devlet tarafından belirlenmesi gereken tek madenin bor olduğuna dikkat çekildi.        KÖMÜR VARLIĞI DEĞERLENDİRİLMELİ    Kömürün de kısa vadede değerlendirilecek en büyük kaynaklardan biri olduğu ifade edilen raporda, bu varlığın değerlendirilemediği vurgulandı. Raporda, şu görüşlere yer verildi: "Satın alınmasının zorunluluğundan bahsedilen, alınmazsa parasının ödeneceği ifade edilen doğalgazın, ısıtma için kentlere yönlendirilmesi, yerli kömürlerimizin elektrik enerjisi üretiminde ve sanayide değerlendirilmesi ve bunun için termik santrallerin tesisine bir an evvel başlanması gerekmektedir. Önümüzdeki yıllar için gerçekleşeceğinden sözü edilen enerji darboğazını aşmanın en önemli alternatiflerinden birisi de kömür varlığımızdır. Kömürün ne pahasına olursa olsun değil, rekabetçi fiyatlarla çıkarılması gerektiğinin üzerinde durulmalıdır.''    Raporda, Türkiye'nin oldukça sınırlı kaynak kullanımıyla yapılan arama çalışmaları sonucunda işletilebilir önemli miktarda
altın rezervine sahip olduÄŸu belirlendiÄŸi halde bunlardan yeterince yararlanamayan dünyada tek ülke olduÄŸu belirtildi. TÃœGÄ°AD raporunda, ''1985 yılında Türkiye'de iÅŸletilecek altın madeni yok deniliyordu. Yabancı ÅŸirketler 1989 yılında geldikten sonra ilk kez rezervlerini 45 ton olarak açıkladılar. 2002 yılında ise 600 ton telaffuz edilmeye baÅŸlandı. Böylece 13 yılda rezerv yaklaşık 15 misli artmış oldu.''   Türkiye'de altın iÅŸletmeciliÄŸinin oldukça ileri bir noktada olduÄŸu kaydedilen raporda, altın üretiminin de buna eklenmesiyle altın iÅŸletmeciliÄŸi konusunda Türkiye'nin bir altın moda merkezi olmasının kolaylaÅŸacağı bildirildi.     ZENGÄ°N KAYNAKLARA SAHÄ°P OLMAK YETMEZYıllara göre maden ihracat ve ithalat rakamları incelendiÄŸinde ihracattan elde edilen dövizin Türkiye'nin kömür ithaline ödenen dövizi karşılayamadığının görüleceÄŸi kaydedilen raporda, bunun en önemli nedeninin yanlış enerji politikaları ve madenciliÄŸe gereken önemin verilmemesi olduÄŸu vurgulandı. Raporda, ''Zengin kaynaklara sahip olmak yetmez. Onlardan zenginlik üretebilecek maharet sahibi olmak da gereklidir. Bunun için de doÄŸal kaynaklarımızın ekonomik katkısını verimli ÅŸekilde saÄŸlayacak ciddi, tutarlı bir madencilik politikasının uygulanmasına ihtiyaç vardır'' denildi. Türkiye'nin bor, trona ve benzeri madenlerde geleceÄŸe yönelik politikalarının olması gerektiÄŸine dikkat çekilen raporda, ''EÄŸer zamanında deÄŸerlendirilemezse bir varlığın yerine geçebilecek yeni madenlerin bulunmasıyla zamanla deÄŸerini yitirebileceÄŸi unutulmamalıdır. Yani bir gün gelir bugünün serveti yarının çöpü olabilir'' uyarısı yapıldı. Raporun tanıtım toplantısında, bir deÄŸiÅŸiklik olmadığı takdirde Maden Yasası tasarısının önümüzdeki hafta Meclis'e getirilip yasalaÅŸacağı belirtilerek, TÃœGÄ°AD'ın hazırladığı raporu ilgili komisyona gönderdiÄŸi bildirildi.     ÖZERK MADENCÄ°LÄ°K ÃœST KURULU KURULSUNTÃœGÄ°AD'ın Maden Yasası'ndaki sorunlar ve çözüm önerileri çalışmasında, madencilik faaliyetlerinin tek bir yasa kapsamında yer almasını saÄŸlayacak düzenlemeler yapılması isteniyor. Kamu ve özel sektör ile ilgili üniversite mensuplarından oluÅŸacak özerk bir madencilik üst kurulunun yasada yer alması gerektiÄŸi görüşü dile getirilen çalışmada, madencilik yatırımlarını engelleyici idari dava açma yetkisini kısıtlayan düzenlemeler yapılması, madencilik aramalarını ve yatırımlarını özendirici özel hükümler konulması öneriliyor. Sektörün hedefe ulaÅŸmasını kolaylaÅŸtırmak için 10 yıl vergi muafiyeti tanınması istenen çalışmada, ''Bu uygulama, geçmiÅŸte Avrupa'nın bazı ülkelerinde 5 yıl olarak yapılmış ve baÅŸarılı sonuçlar alınmıştır'' denildi. Çalışmada, madencilerden alınan fon katkı payı ile oluÅŸturulan ve daha sonra kaldırılan madencilik fonunun sektöre finansman saÄŸlayacak ihtisas bankası haline getirilmesi önerildi. TÃœGÄ°AD çalışmasında, Türkiye'de madenciliÄŸinin halen yüzde 85 oranında devlet tarafından yapıldığı belirtilerek, ''Türkiye devletin madencilik faaliyetlerinde büyük ağırlık taşıdığı demokrasi ile yönetilen tek ülkedir. Bu durum, madenciliÄŸin geliÅŸmesini engellemektedir'' görüşüne de yer verildi.     "SUGÖZÃœ SANTRALI'NDA HATA YAPILDI"Sunumun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TÃœGÄ°AD BaÅŸkanı Hayati Kaya, maden kaynaklarının önemine iÅŸaret ederek, madenlerin daha verimli kullanılması halinde iç ve dış borç derdinden kısa sürede kurtulanabileceÄŸini söyledi. Kaya , ''IMF'yi bırakalım, madene bakalım'' dedi. Bir soru üzerine Kaya, MTA'nın KÄ°T yapısı nedeniyle gerekli çalışmaları yapamadığını söyledi. Kaya, Alman ÅŸirketleri tarafından yap-iÅŸlet yöntemiyle kurulan ve Almanya BaÅŸbakanı Gerhard Schröder'in de katıldığı törenle dün açılan Sugözü Termik Santralı'nda önemli bir hata yapıldığını da savunarak, ''Bu ithal kömüre dayalı bir tesistir. Kendi kaynaklarımız varken ithal kömürün kullanılması yanlıştır. Bu santralın çalışması için yıllık 250 milyon dolarlık ithalat yapılması gerekiyor'' dedi.Â
button