Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, ekonomi programının delinmesine neden olanların, kısa dönemli kazançlarını geri ödemek zorunda kalacaklarını söyledi. Özilhan, ‘‘Derin bir vadide ince halatların tuttuğu tahtadan asma köprünün ortasındayız. Geriye dönmenin riski, ilerlemenin oluşturacağı sıkıntılardan çok daha büyük ve korkutucu’’ dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Tuncay Özilhan, iç borç takasının ardından ‘‘Sıra reel sektöre geldi’’ denildiğini, ancak TÜSİAD olarak, reel sektörün bu programın neresinde yer aldığını göremediklerini söyledi. Özilhan, ‘‘Dar grup çıkarlarının peşinde koşarak, programın delinmesine neden olanlar, ya da siyasi gerekçelerle değişime direnenler, kısa dönemli kazançlarını mutlaka misliyle geri ödemek zorunda kalacaklardır’’ dedi.
‘‘Derin bir vadinin üzerine kurulmuş, ince halatların tuttuğu tahtadan bir asma köprünün tam ortasındayız’’ benzetmesini yapan Özilhan, ‘‘Geriye dönmenin riski ilerlemenin oluşturacağı sıkıntılardan çok daha büyük ve korkutucu. İleriye hedefe doğru yürümekten başka çaremiz yok. Bu ilerleyişte bireysel kurtuluş çabalarına da dar çıkar gruplarına da yer yok’’ diye konuştu.
Dün Sabancı Center'da yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında konuşan Özilhan, zorunlu yapısal reformların üç ayağı bulunduğuna dikkat çekerek, bunları mali sistemin sağlığına kavuşturulması, kamu yönetiminin yeniden yapılanması ve reel sektörün hayata dönüşünün sağlanması olarak sıraladı. ‘‘Hükümet programın yapısal boyutunda sadece birinci ayağa yoğunlaşmış durumda’’ diyen Özilhan, ‘‘Diğer ikisiyle ilgili ne yapılacağı konusunda ayrıntılı bir plan ortaya konmuyor. Bu yüzden yeterince inandırıcı olmuyor. Düzen ortamı oluşturmak zorlaşıyor’’ uyarısı yaptı.
REEL SEKTÖR NEREDE?
Hükümetin bu programın en önemli ayağını oluşturan reel sektöre dikkatle yaklaşması gerektiğini vurgulayan Özilhan, sözlerine şöyle devam etti: ‘‘En önemli ayak diyoruz. Çünkü adı üzerinde ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'ndan söz ediyoruz. Bu ad, bize programın tanım amacının üretimi, istihdamı, rekabet gücünü artırmak ve ekonomiyi büyütmek olduğunu söylüyor. Ancak ortada, bu addan ve buna bağlı olarak sarfedilen birkaç cümleden başka birşey yok. Takas ile ilgili açıklamanın ardından da ‘Sıra reel sektöre geldi' türünden sözler işittik. Ama doğrusu biz bu programın neresinde yer aldığımızı görmekte güçlük çekiyoruz. Umarım hükümet ve ekonomi yönetimi ‘Takas başarılı oldu. Şimdi faizler düşecek. Bankalar işletmelere daha rahat kredi verecek. Reel sektör üretime geçecek. İşler yoluna girecek' türünden basit bir akıl yürütmeyle hareket etmiyordur. Özenle kurulan sanayi tesislerimizi Gümrük Birliği sayesinde batıyla rekabet edecek kaliteyi, verimliliği yakalayan işletmelerimizi kaybediyoruz. Büyük işletmeler direniyor. İşçi çıkarmamaya çalışıyor. Kapasitesini düşürüyor. Stoğa üretiyor. Şalteri indirmeme mücadelesi veriyor. Orta ve küçük boy işletmeler ise ne yazık ki üçer, beşer kapanıyor.’’
Özilhan: Kamu bankaları gırtlağımıza basıyor
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, ‘‘Anlaşılan hükümet güçlü ekonomiye reel sektörsüz geçmeyi tasarlamakta’’ diyerek, krediler konusuna dikkat çekti. Takas sonrasında açık pozisyon riskini hafifleten özel bankaların faiz düşüşüyle birlikte cazipleşecek oranlarla kredi hacimlerini artırıp, reel sektöre daha çok ve daha uygun krediler vermesinin beklendiğini, hatırlatan Özilhan ‘‘Oysa eş zamanlı olarak operasyon altındaki kamu bankaları reel sektörün boğazına basarak kredilerini kapatmalarını talep ediyor’’ diye konuştu. Bunun sonucunda reel sektörün, özel bankalardan kredi alıp, kamu bankalarındaki borcunu kapatmasının gündeme geleceğini söyleyen Özilhan, bu sorunların çözümü için bir arabuluculuk müessesesi oluşturulması gerektiğini söyledi. Özilhan, ‘‘Bu ülkedeki girişimci her zaman cezalandırıldı. Yatırım yapmak bir eziyet oldu’’ derken yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmediğini, bugüne kadar gelenlerden bazılarının da tası tarağı toplayıp kaçtığını söyledi.
Kayhan: Anlayın artık değişimi erteleyemeyiz
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Muharrem Kayhan, Cumhuriyet tarihinin en büyük değişim projesinin gerçekleşmekte olduğunu, bu yüzden de sıkıntılar yaşanmasının, itirazlar olmasının normal karşılanması gerektiğini söyledi. Kayhan, bu projenin dört cephesi bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: ‘‘Bunlar ekonomide liberalizasyon, siyasette liberalizasyon, kamu yönetiminde yeniden yapılanma ve Avrupa ile tam entegrasyondur. Bunları birinden ötekini ayırmak mümkün değil. Türkiye'de iş dünyası liberalizasyonu ve Avrupa Birliği'ne entegrasyonu tam olarak anladı. Herkesin de bunların ertelenemeyeceğini kavraması lazım.’’
Sabancı: Ahmet, Mehmet ağlarken yabancı gelir mi?
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, reel sektöre kaynak konusunun çok önemli olduğunu, iç borç takasında da bu meselenin ihmal edildiğini söyledi. Sabancı, ‘‘Devlet bir bakıma para dönüşünü ertelemiş oldu. Böylece bankalara özel sektöre kullandıracak çok fazla kaynak kalmadı. Özel sektöre vermeyince, problem vardır, üretimde de kaygılar vardır’’ dedi. Anadolu'da sektörler ve firmalar bazında yangınlar yaşandığını, bütün memleketin üretim ve istihdam için ağladığını belirten Sabancı, ‘‘Reel sektörü hayata döndürmekten bahsediliyor. Ya ölmüş, ya da ölmek üzere demek’’ diye konuştu. Sabancı, halen reel sektör için elle tutulacak birşey olmadığını ve özel sektör ağlıyorken, hızlı kalkınmayı sağlayacak yabancı sermaye girişinin de imkansız olduğunu söyledi. Sabancı, ‘‘Ahmetler Mehmetler ağlarken yabancı sermaye gelir mi? Azıcık gelmiş yabancı var o da kaçıyor. Türkiye ise bunların yerine başka meseleler konuşuyor’’ dedi.
Koç: Borsayı bilmem ama bizim işler canlanıyor
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, piyasaların takas operasyonuna yavaş yavaş alıştığını, bu yüzden de yazdan sonra, bir hareket beklendiğini söyledi. Borsadaki düşüşün neden kaynaklandığını anlayamadığını belirten Koç, ‘‘Zaten ben bu borsa neden iner, neden çıkar, hiç izah edemedim. Ama piyasaların olumlu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. En azından bizim olduğumuz piyasalarda olumlu gelişmeler yaşanıyor. Çünkü devletin borcu bir miktar ertelendi. Buradan gelen ferahlama çarkları biraz yağlasın, daha iyi çalışsın diye bu operasyon yapıldı’’ diye konuştu. Rahmi Koç, Anayasa Mahkemesi'nin sonuçlandırmak üzere olduğu Fazilet Partisi'nin kapatılmasıyla ilgili dava konusunda da, ‘‘Yüksek mahkemenin üzerinde çalıştığı bir konuda ahkam kesmek doğru olmaz’’ dedi.
TÜSİAD vergide 7 düzenleme istedi
Tuncay Özilhan, TÜSİAD Vergi Çalışma Grubu'nun belirlediği vergisel önlemleri şöyle sıraladı:
Geçici vergi ödeme süreleri, dörder aylık üç dönem, ya da altışar aylık iki dönem haline getirilsin.
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ile Katma Değer Vergisi'nde mahsuplaşabilsin.
Kredi alınmasıyla ilgili kağıtlarda Damga Vergisi sıfırlansın ya da sadece ihtilaf halinde sözleşmelerin bir resmi kuruluşa ibrazında ödensin.
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu primleri indirilsin.
Enflasyon muhasebesi uygulamasına geçilsin.
Birleşme, devir ve bölünme işlemlerinin gerekli mevzuat düzenlemesi hızla yapılarak hayata geçirilsin.
Asgari ücret vergi dışı tutulsun.
Takas rehavet getirmesin
Takas işlemiyle ilgili olarak ekonomi yönetimini ‘‘Yürekten kutlayan’’ Tuncay Özilhan, hem Hazine'yi rahatlatan, hem bankaların açık pozisyon riskini azaltan bir sonuca ulaşılmasını sevindirici gelişme olarak değerlendirdi. ‘‘Ancak, rehavete kapılmak için henüz erken’’ diyen Özilhan, mali sektörde yapılması gerekenlerin henüz tamamlanmadığını belirtti.