Güncelleme Tarihi:
Üzer, “Maden Kenti Sivas Zirvesi”ne katılmak için geldiği Sivas'ta, yaptığı açıklamada, madenciliğin sabır, bilgi ve risk sermayesi isteyen, yatırım dönemi uzun, katma değeri yüksek bir iş olduğunu belirtti.
Defineci zihniyetiyle asla madencilik yapılamayacağını dile getiren Üzer, “Türkiye, bir kıta kadar maden çeşitliliğine sahip. 90 çeşit madenden 77'si ülkemizde var. Bugün ki bilgilerimize göre, 27'sinde yetersiz durumdayız. 50'sinde ise çok iyiyiz. Bor, mermer, alçı taşı, soda, feldispat, kuvars, kil ve manyezit gibi madenlerde çok iyiyiz. Dünya çapında cam, seramik ve çimento sanayine sahibiz. Çünkü ham maddesini kendimiz üretiyoruz” dedi.
Üzer, MTA'nın mevcut madenleri daha zenginleştirmek ve maden listesine yenilerini eklemek için çalışmalarını sürdürdüğünü anlatarak, şunları kaydetti:
“MTA, altyapı üretmek üzere kurulmuş ancak özel sektör olmadığı için uzun yıllar aramayı tek başına sürdürmüş.
Daha sonra özel sektör yavaş yavaş bu alana girmeye başlamış. Hala özel sektör, yeterince risk üstlenemediği için, riski azaltmak, havza ve kuşak madenciliğini geliştirmek için altyapı hizmetleri üretmeye devam ediyoruz. MTA, yol göstermeye, harita yapmaya, eleman yetiştirmeye ve sondaj yapmaya devam ediyor. Sektöre danışmanlık hizmetleri de veriyoruz.”
Hedef 5 milyon metre
Türkiye'de 2002 yılında özel sektör ve kamu eliyle yaklaşık 150 bin metre sondaj çalışması yapıldığını ancak 2002'den sonra bu rakamın her yıl arttığını vurgulayan Üzer, bünyelerine 450'ye yakın teknik eleman kattıklarını, 2002 yılına göre kaynak tahsisinin ise 10 kat arttığını söyledi.
Artan desteklerle 2011 yılında 400 bini MTA tarafından olmak üzere özel sektörle birlikte toplam 1,5 milyon metre sondaja ulaşıldığını ve birçok maden rezervinde yüzde 50'yi aşan artışlar yaşandığını anlatan Üzer, “Sondaj çalışmalarının artmasıyla altın rezervi 300 tondan 800 tona çıktı.
Kömür, jeotermal, gümüş, bakır, krom ve birçok maden rezervinde yüzde 50'nin üzerinde artışlar yaşandı. Özel sektörle birlikte 2-3 yıla kadar 5 milyon metre sondaja ulaşmayı hedefliyoruz. Yer altında neyimiz var neyimiz yok öğrenmek zorundayız. Yerin altını keşfetmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Üzer, Türkiye'nin son yıllarda mostra ve derin olmayan sondajlarla yapılan madencilikten, gömülü ve derinlerde olan madenlerin aramasını içeren madenciliğe geçtiğini, kalkınmanın lokomotifi olacak madenlerin bir bir bulunup ekonomiye kazandırılması gerektiğini sözlerine ekledi.