Türkiye yabancı yatırımcı için dünyanın Champs Elysees’si

Güncelleme Tarihi:

Türkiye yabancı yatırımcı için dünyanın Champs Elysees’si
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2008 00:00

Türkiye’de yatırım yapmanın artık ayrıcalık haline geldiğini söyleyen, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, "Paris’in Champs Elysees’si nasılsa, Türkiye de bana göre dünyanın, Avrupa ile Asya arasında Champs Elysees’si gibi.

Haberin Devamı

Orada olan dükkanların mağazaların nasıl bir avantajı, bir ayrıcalığı, rantı ve belirli bir üstünlüğü varsa, yabancı yatırımcılar için Türkiye’de olmanın da bir üstünlüğü, ayrıcalığı var" dedi.

SANAYİ ve ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’de yatırım yapmanın artık bir ayrıcalık haline geldiğini belirterek, Türkiye’yi Paris’in ünlü caddesi Champs Elysees’e (Şanzelize) benzetti. Çağlayan, "Paris’in Champs Elysees’si nasılsa, Türkiye de bana göre dünyanın, Avrupa ile Asya arasında Champs Elysees’si gibi. Orada olan dükkanların mağazaların nasıl bir avantajı, bir ayrıcalığı, rantı ve belirli bir üstünlüğü varsa, yabancı yatırımcılar için Türkiye’de olmanın da bir üstünlüğü, ayrıcalığı var" dedi.

Dalga dramatik olmaz

Ankara’daki makamında görüştüğümüz Çağlayan, hem Türkiye’nin dünyadaki durumu hem de ekonominin lokomotifi olan otomotiv sektörü hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Amerika kaynaklı global dalganın ne kadar süreceğine ilişkin kimsenin bir tahmini olmadığını kaydeden Çağlayan, "Ancak ekonomi kalp grafiğine benzer. Kalp emiyor daha sonra basıyor. Piyasalarda bana göre böyledir. Ekonomi zaman zaman çıkacak zaman zaman da inecek. Ortada böyle bir grafik oluşacak. Yaptığımız ihracatın yüzde 60’ını Avrupa’ya yapıyoruz. Tabii ki Avrupa’da yaşanacak gelişmeler, pazardaki daralma Türkiye’yi direkt etkileyecektir" dedi. Türkiye’nin 25 çeyrektir arka arkaya yüzde 7’ler seviyesinde büyüdüğünü hatırlatan Çağlayan, bu büyümenin yüzde 4-4.5 civarında devam edeceğini, 1-2’ye düşmeyeceğini belirtti. Çağlayan, "Türkiye’de ve dünyanın başka bölgelerinde yaşanacak gelir artışı, talebi büyütecek. Bu da otomotiv talebinin azalmasını engelleyecek. Biz yaşanan küresel dalgalanmadan dramatik bir şekilde etkilenmeyiz" dedi.

Otomotiv sektörünün son yıllarda tekstil ve konfeksiyon sektörünü geçerek Türkiye’nin ihracat şampiyonu olduğunu söyleyen Çağlayan şöyle konuştu: "Şimdi otomotivdeki bu büyümeyi sürdürebilir hale getirmek gerekiyor. Türkiye, rekabetçi avantajlarını koruduğu sürece otomotiv ülkemizden kaçmaz. Ama Türkiye dünyadaki değişime ayak uydurarak, otomotivde bir yol haritası çizmek zorunda. Artık segment değiştirerek, daha küçük motor hacimli ucuz otomobiller üreterek dünyadaki değişime uymalıyız. Zaten uluslararası otomotiv firmaları da Türkiye’yi bu açıdan değerlendiriyorlar. Yani Türkiye’ye gelip düşük motor hacimli ucuz otomobil üretimi planlıyorlar."

Hindistan’ı yakalamak

Hem Türkiye’de hem de gelişmekte olan ülkelerde dar gelirli insanlara hitap edebilecek tarz araçlar üreten bir sanayiye dönüşmenin önemine değinen Çağlayan, ucuz otomobil hakkında şunları söyledi: "Hindistan’ın yaptığı gibi ucuz araçlar üretmemiz zor. Onların verdiği sübvansiyonları, işçilik maliyetlerini yakalamamız mümkün değil. Zaten o bölgenin Türkiye’den farklı ihtiyaçları var. Ama gelişmekte olan ülkelere yönelik, onların alım güçlerine daha uygun, ucuz araçlar üretmemiz mümkün. Türkiye otobüs üretiminde 1’inci, hafif ticari araçta Avrupa ikincisi. Kamyonda 9’uncu. Aslında böyle bir görev Türkiye’ye verilmiş. Bunun için çok büyük bir manevra gerekmiyor."

Makine mühendisiyim motordan iyi anlarım

ZAFER Çağlayan, makine mühendisliğinden mezun olduğunu hatırlatarak, "Üniversitede motor dersinden 100 alan tek öğrenciydim. Motordan iyi anlarım. Söker tekrar yaparım. Bu yüzden otomotiv bakanıyım demem çok doğal değil mi. Ama sonuçta ben her sektörün bakanıyım" diye konuştu.

Bakan olarak yatırımcının teşrifatçısıyım

KENDİSİNİ
yabancı yatırımcının teşrifatçısına da benzeten Zafer Çağlayan, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a direkt bağlı çalışan Yatırım Ajansı yabancı yatırımcının bilgiye ulaşmasını ve yapacağı araştırmalara ışık tutan bir görev yapıyor. Yatırım Ajansı teşrifatçılık yapıyor. Ben de Sanayi Bakanı olarak diyorum ki ’Ben de yatırımcının teşrifatçısıyım. Benim görevim bu, yol göstermek" diye konuştu.

Dakikada 4 araç üretmekten çok büyük onur duyacağım

BİR Türk olarak bu ülkenin bir ferdi olarak dünyadaki 1000 aracın 15’inin bu ülkede üretilmesinin kendisi için onur meselesi olduğunu söyleyen Çağlayan, "Bu sektör 2012 yılında 2 milyon araç üretimi, 1.5 milyon ihracat ve 45 milyar dolar ihracat hedefi koyuyorsa bu çok önemlidir. Şimdi bakın Türkiye’nin 5.5 yıl önceki toplam ihracatı 36 milyar dolardı. Ben 27 yıl sanayicilik yaptım. İhracatı, üretimi istihdamı öyle kitaptan öğrenmedim, birebir yaşadım. Yani bunun ne anlama geldiğini bilen biriyim. Şimdi tek bir sektörümüz 3 yıl sonra 45 milyar dolar ihracat yapacağını açıklıyor. Her bir dakikada 4 araç üretilecek ve yüzde 80’ini ihraç edeceksin. Yani neticede bu araç Türkiye’den dünyanın bir ucuna gittiği zaman ben bundan bir Türk olarak onur duyuyorum, haz duyuyorum" diye konuşuyor. Çağlayan konuşmasına şöyle devam etti: "Efendim bir ara ihtalat girdisi çok fazla diye tenkitler vardı. Bu giderek düşüyor. Türkiye’de yatırım yapan üretim yapan birinin gidip Almanya’dan veya başka ülkelerden parça getirmesi çok akıllıca bir iş değil. Yani yok böyle bir şey. Biz tek haneli enflasyonla birlikte bunları öğrendik. Eskiden stok yapardık, hepimiz tıka basa doldururduk. Ama şimdi ben otomobili yapıyorum banta girmeden diyorum ki şu parçayı gönder. Bu anında yapılması gereken bir hadise. Bunun için adam tedarik zincirini dibinde istiyor, hemen ayağında istiyor. Bunu da çeşitlendirmek istiyor. Niye ben sadece bir tedarikçiye bağlı kalayım. Yumurtaların hepsini aynı sepete koymazsın."

Yabancı yatırımcıya yerliden daha fazla imkan tanıyoruz

SANAYİ ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin otomotivde hızla dünyanın üretim üssü olduğunu belirterek, bunun sebeplerini ise şöyle sıralıyor: "Avrupa üretim yapmaktan hızla uzaklaşmış vaziyette. Bu yüzden nerede üretim yapılacağı konusunda tercih yapmaları gerekiyor. Ya bu yatırımı 10-12 saatlik mesafede uzak doğuya götürecekler ya da uçağa bindiğin zaman 2-2.5 saatte geleceğin Türkiye’ye yapacaklar. Daha serbest piyasa sistemi kuralları oturmamış, uluslararası hukuk sistemi oturmamış yerlere mi gitmek, yoksa serbest piyasa kurallarının fazlasıyla hakim olduğu ve bu yönde çok mesafe kaydedilmiş olan Türkiye’de yapmak daha mantıklı. Bugun Türkiye’de yabancı yatırımcıya yerli yatırımcıdan daha fazla imkan tanıyoruz."

Türkiye’nin yabancı yatırımları çekme açısından rakiplerine göre çok büyük avantajları olduğunu söyleyen Çağlayan bunları ise şöyle sıralıyor:

Æ Bir kere genç bir nüfusa sahibiz. Türkiye’ye gelen esnek bir çalışma gücüyle karşı karşıya. Şimdi bizim işçilerimiz zamanında Almanya’ya gidip zengin olmuştu. Neden bizim işçilerimiz daha fazla maaş aldı? Çünkü diğerleri 8 saat çalışırken bizimkiler 10 saat çalıştı. Avrupa nüfusu artık çok yaşlı. İnsanların gelir seviyesi de ortalama 20-25 bin Euro olduğu için 8 saatten sonra zorla çalıştıramazsın. Bu açıdan Türkiye’nin genel avantajlarını görmek lazım

ÆZaten Avrupalıların gelirken, Zafer Çağlayan, Sanayi Bakanı’dır, bıyıkları ve saçları iyidir diye gelmiyor. Ticaretin kuralı gereği, en verimli en doğru alan neresi ona bakıyor. Yabancı yatırımcı bir ülkeye yatırım yapacağı zaman sadece o gününü görerek gitmez. En az 15-20 yılını görüp, planlı bir şekilde gider. Özellikle otomotiv endüstrisindeki yatırımcı arkadaş, Türkiye’nin gelecek 15 yılına yatırım yapıyor veya Türkiye’nin 2025 yılını satın alıyor.

ÆTürkiye’nin coğrafi konum, lojistik ve tedarik zinciri avantajları var. Bana gelen yabancılarla görüşüp, "Niye kardeşim Türkiye’yi istiyorsunuz" diye soruyorum. Yabancılar bize ilk önce geniş bir ülke listeyle geliyor. "Yani hem size hem diğer ülkelere bakıyoruz" diyorlar. Sonra o listedeki ülke sayısı azalıyor, derken bir kaç ülke kalıyor.

Æ Şimdi otomotiv sektörü öyle bir sektör ki deniz yolu taşımacılığı hem maliyet hem de şirket açısından çok önemli. Özellikle Avrupa’da Avrupa Birliği’nin (AB) getirmiş olduğu çok ağır çevre mevzuatları var. Zaten firmaların çoğu da bundan kaçmaya çalışıyor. Tabi Türkiye’de de bu yasal mevzuatlar var ama AB’ye göre çok daha rahatız. Diğer taraftan Türkiye’nin lojistik alt yapısı çok önemli. Demiryolu ve karayolu taşımacığılında otomotiv sektörü ciddi bir ivme yakalıdı. Bize en son ve en büyük ivme katan şey ise AR-GE teşvik yasası. Otomotiv sanayi bundan en çok faydalanacak sektörlerin başında geliyor.

YÖK Başkanı’na mektup yazıp işçi planı yapmasını istedim

OTOMOTİVDE Türk mühendislerinin çok kaydadeğer önemli çalışmalar yapacaklarına inandığını söyleyen Çağlayan, "YÖK Başkanı’na 7 sayfalık bir mektup yazıp, "Sanayi envanteri çalışmasını bekleyin, ona göre üniversitelerin bölümlerini açın" dedim. YÖK Başkanı’yla bu konuyla ilgili yakın bir zamanda görüşeceğim. Üniversitelerde YÖK’ün işçi planlaması yapması lazım. Biz hangi sektörlerde büyüyeceğiz. Bir kere otomotiv bunun en başında. Hangi üniversitelerin, hangi bölümlerinin ne okutması ne kadar mezun vermesi planlamasının yapılması gerekiyor. Bir de bizim yurtdışına gitmiş ciddi bir beyin göçümüz var. Bakın bu tersine dönecek. Çünkü Türkiye 15 yıl öncesinin Türkiye’si değil. Bize düşen bu süreci iyi yönetmek. Tekstil konfeksiyon Türkiye’nin birinci sektörüydü ihracat şampiyonuydu. Şimdi biz otomotiv sektöründe önümüzdeki dönemi iyi yönetip, büyümeyi sürdürülebilir bir büyüme haline getirmeliyiz" diye konuştu.

Ar-Ge çığır açacak

"Dünyada zorluklara karşı mücadele edebilen en çabuk kavrama yeteneğine sahip, yeni şartlara en çabuk uyum sağlayabilen bir ülkeyiz" diye konuşan Çağlayan, "Yeni Ar-Ge teşvik sistemi ise çok büyük çığır açacak. Yeni yasayla birlikte, sadece üretim yapanın AR-GE üssü değil, dünyanın AR-GE üretim merkezlerinden biri haline geleceğiz" dedi.

Magna işi bitti, PSA ile görüşüyoruz

ZAFER Çağlayan, "Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan otomotiv firmaları kapatma davası ve son dönemde Avrupa pazarındaki daralmadan etkilendiler mi" sorumuza ise şöyle yanıt verdi: "Otomotive yatırım yapacak yabancı yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Magna yatırım zaten tamam. Benim ismini açıklamadığım ama sizin öğrendiğiniz PSA (Peugeot Citroen) Grubu ile görüşmeler sürüyor. Ağustos’ta Avrupa da herkes tatil yapıyor. Eylül itibariyle herkes işinin başına dönecek. Türkiye’yi şanslı görüyorum. Onlarda hesaplarını yapıyorlar. Uygun bir alan arıyor. Uygun alanda tedarik zincirlerinin oluşturulmasına bakıyor. Ulaşıma, iletişime, limana ulaşıma bakıyor. Ürettiği ürünü kendi pazarlarına, hedef pazarlarına mesafesine bakıyor. Biz de yatırım yapılacak bölgeyi yatırım için en uygun iklim haline getirmeye çalışıyoruz.

Otoda vergi indirimini Unakıtan’la görüşüyorum

ZAFER Çağlayan, otomotivdeki vergi yükünün ağır olduğunu kabul ettiğini belirterek, "Evet hem ÖTV hem de KDV’nin otomobil fiyatlarına etkisinin farkındayım. Emisyona göre vergilendirme fikrine de katılıyorum. Bu konuda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la da görüştüm. Sayın Bakan, otomotivi 7 veren gülü gibi görüyor ama o da otomotive inanıyor ve yakından ilgileniyor. Ancak, Türkiye’nin bütçede belli gelir ve gider dengeleri söz konusu. Sabit giderleriniz belli. Bunları kısamazsınız. Gelirler ise vergi ve özelleştirmeden elde ediliyor. Plansız yapıcak bir vergi indirimi, daha fazla borçlanmanız anlamına geliyor. Bu yüzden bu konuda iyi bir planla yapıp dengeyi koruyarak hareket etmek gerekiyor. Hem ben hem de Maliye Bakanımız, otomotivde verginin düşmesi halinde talebin artacağının farkındayız. Talep artışı da vergi gelirinin yükselmesi anlamına geliyor" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!