Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 1999 00:00
Devlet Bakanı Recep Önal "Türkiye'nin yeniden yapılandırılması ve yabancı yatırım" konferansında yaptığı konuşmada, son 20 yılda Türkiye ekonomisinin çarpıcı bir dönüşüm sürecinden geçtiğini, dışa açılma dönemi olarak adlandırılan bu sürecin sonucunda da ekonominin yıllık ortalama yüzde 5 dolayında büyüdüğünü, özel sektörün ekonomi içinde ağırlığının arttığını anlattı.
BİR ZAMANLAR TÜRKİYE: 1980'lerin başında önemli bir döviz darboğazı yaşayan Türkiye'nin döviz rezervlerinin bugün 24 milyar dolara yaklaştığına dikkat çeken Önal, kamu kesiminin büyüyen mali dengesizlikleri ve yüksek bütçe açıklarının, ülkemizin ekonomik potansiyelinin tam olarak değerlendirilmesinin önünde ciddi bir engel oluşturduğunu belirtti.
Yüksek ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin ancak bütçe açıklarının azaltılması ve ekonomik yapıdaki büyüme olanaklarını tıkayan bozulmaların giderilmesi ile sağlanabileceğini kaydeden Önal, yapısal reformların gerçekleştirilmesinin önemini vurguladı.
IMF'İN ISRARLA İSTEDİĞİ REFORM, TARIMDA YAPILACAK: Hükümetin bugüne kadar gerçekleştirdiği reformlar hakkında bilgi veren Önal, reform gündeminde bundan sonraki aşamada ele alınacak ilk konulardan birisinin tarım kesimi reformu yapılması olduğunu kaydetti.
Başlatılan reform sürecinin yol açabileceği kısa vadeli olumsuzlukların etkisinin azaltılmasında uluslararası finans camiasının sağlayacağı maddi ve teknik desteğin, başarıya ulaşmada önemli bir etken olacağını belirten Önal şunları söyledi:
"Büyük bir kararlılıkla sürdürmekte olduğumuz reform sürecinde ihtiyacımız olan teknik destek ile mali desteğin bir bölümünü IMF ve Dünya Bankası'nın sağlamaya hazır olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum. Yapılacak reformların başarıya ulaşmasında sadece dış yardımların yeterli olacağını beklemek doğru değildir. Bizim ana yardımcımız, reformların gerekliliğinin ve bu konudaki kararlılığımızın toplumumuza açıklıkla anlatılarak, içeride geniş halk desteğinin sağlanması olacaktır. Güvenilir bir reform programı bize verilecek dış desteğin sürdürülmesi için de kaçınılmaz bir unsurdur."
YILBAŞINDAN İTİBAREN İSTİKRAR PROGRAMI DEVREYE GİRİYOR: IMF ile Eylül ayında Washington'da ve Kasım ayının ilk haftasında da Ankara'da yoğun görüşmeler yapıldığını, bu görüşmeler sırasında Türk ekonomisinin her yönüyle ele alındığını hatırlatan Önal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çalışmalar sonucunda, 2000 yılı başından itibaren yürürlüğe girecek bir istikrar programını başlatmak amacındayız. Bu amaca ulaşırken toplumun tüm kesimlerinin özverisi, bu yapısal dönüşüm için bir ön koşul olarak görülmektedir. Bu programın Türkiye için önemi ödemeler dengesine sağlayacağı katkı yanında dünyaya ve özellikle de mali piyasalara Türkiye'nin mali disiplinini sağlama yönünde önemli bir adım atıldığının ilan edilmesidir. Kamu harcama sisteminin etkinleştirileceği, tarımda destekleme sisteminin yeni yaklaşımlara yönlendirileceği, finans sektörünün yeniden yapılandırılacağı bir dönem başlatılacaktır.
Bu çerçevede önümüzdeki 3 yıl boyunca kamu personel politikasının gözden geçirilerek aksaklıklarının giderilmesi, tarımda üretim planlaması için desteklemeye ayrılan kaynağın doğrudan gelir olarak üreticiye ödenmesine çalışılması, özelleştirmeye hız verilerek 2000 yılı sonunda stratejik KİT'ler dışında kamunun ticari ve ekonomik faaliyetlerinin özel kesime devredilmesi, kamu bankalarının da yönetim yapılarının değiştirilmesi ve aşamalı
hisse satışı yoluyla özelleştirilmesinin gerçekleştirilmeye çalışılması söz konusudur."
BANKA KREDİLERİNDE ÖZKAYNAK SINIRLAMASI: Önal, önümüzdeki dönemde para programı ve
döviz kuru politikasının, ekonomik hedeflere uyumlu olarak yürütülmesine daha fazla önem gösterileceğini, kamunun yatırım projeleri portföyündeki ağırlığının azaltılacağını, belediyelerin ve kamu kuruluşlarının yürüttüğü hizmetlerin de aşamalı olarak özel sektöre devredileceğini anlattı.
Bütün bu düzenlemeler sonunda, Hazine'nin uluslararası piyasalardan daha rahat ve daha uygun koşullarda borçlanma olanağına kavuşacağını kaydeden Önal, bankaların da ellerindeki parayla özel sektöre daha fazla
kredi açabileceğini ifade etti.
Bankaların sektörü krize sürükleyebilecek geri dönüşü güç krediler açmalarının önlenmesi amacıyla kredi tabanına, özkaynaklarıyla taşıyabilecekleri riskleri dengeleyecek sınırlamalar getirileceğini anlatan Devlet Bakanı, "Böylece halkın dişinden tırnağından artırdığı tasarruflar güvence altına alınmış olacaktır. Hazine'nin iç piyasalardan borçlanma talebinin giderek azalması, reel ve nominal faiz oranlarının düşmesini sağlayacak bu da enflasyonun düşürülmesi ve ekonominin rayına oturtulmasında önemli bir adım olacaktır" diye konuştu.
Konuşmasında, Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Önal, Türkiye ile AB arasında bugüne kadar yaşanmış olan belirsizlik ortamının önümüzdeki yakın tarihlerde olumlu anlamda değişeceğini umduğunu dile getirerek, Türkiye'de uyumlu ve istikrarlı bir hükümetin üyesi olmaktan kıvanç duyduğunu belirtti. Önal, yabancı yatırımcılara seslenerek, bu durumun öngörülebilir ve kalıcı bir yatırım ortamının güvencesi olduğunu bildirdi.