Hülya GÜLER
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 2010 00:00
Starbucks, Nike ve Lego’nun marka konumlandırmalarında etkin rol oynayan ünlü marka tasarımcısı Stanley Hainsworth, perakende sektörünü bir partiye benzeterek Türkiye için, “Partinin en çok aranan kızı, cool olup sizi sizi arayanları etkileyin. İstanbul ise tasarımcıların ilham aldığı yer. İstanbul kaynıyor, yakında markalaşmada patlayacak” dedi.
DÜNYA markaları Starbucks, Nike ve Lego’nun 20 yıldan fazla bir süre boyunca ambalaj tasarımından yıllık raporlarının yazımına, reklam kampanyalarından mağaza dekorasyonlarına kadar marka oluşumu ile ilgili her türlü aşamasını yöneten ve sonunda hem ürün tasarladığı, hem danışmanlık yaptığı kendi şirketi Tether’ı kuran ünlü marka tasarımcısı Stanley Hainsworth, perakende sektörünü çılgın bir partiye benzeterek, “Türkiye şu anda partinin en çok aranan kızı gibi, herkes onu merak ediyor, cool olup, sizi arayanları etkileyin” dedi.
Türkiye çok şanslı
Geçtiğimiz günlerde Perakende Tasarım Konferansı için İstanbul’da bulunan Hainsworth, “Son zamanlarda İstanbul ve Türkiye hakkında çok fazla şey okudum, çok fazla özel hikaye dinledim insanlardan. Artık ekonomik faaliyetlerde olduğu gibi markalaşmada da gelişmiş ekonomilerden, gelişmekte olan ekonomilere kayış var. Tasarımcılar ilham peşinde. Bu durumda Türkiye çok şanslı çünkü aranan mistik taraf kültürünüzün bir parçası” diye konuştu.
Tek gecelik aşk değil
Hainsworth, Türkiye ile ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: “Bir partiye gidiyorsunuz o partide bir kız var size daha önce bu kızdan çok söz edilmiş, oldukça ilgi çekici, çok güzel bir kız denilmiş. Partiye gittiğinizde ilk iş o kızı ararsınız. Eğer ilk bakışta da beğenirseniz, onunla beraber olursunuz. Beklentilerinize uygunsa o zaman da uzun vadeli bir ilişki kurarsınız. İşte perakende de müşteri ile kurulması gereken ilişki bu. Türkiye bana göre şu anda partide aranan kız gibi. Size düşen iyi bir ambalajın yanında iyi bir ürün ile ortaya çıkmak. Bende hayal kırıklığı yaratmayacak bir ürünle karşıma çıkmalısınız. Tanışmayı tek gecelik aşka değil evliliğe dönüştürmelisiniz.”
İstanbul patlayacak
Daha 2 hafta önce New York Times gazetesinde İstanbul’daki küçük tasarım mağazaları ile ilgili bir yazı okuduğunu kaydeden Hainsworth, şunları anlattı: “İstanbul’da şu sıralar bazı yeniliklerin olmak üzere olduğunu hissediyorum. İstanbul kaynıyor, yakında markalaşma da patlayacak. İstanbul’a olan ilgi global düzeyde, İstanbul geliyor, geldiği hissediliyor. Dünyanın tasarım merkezlerinden biri olmak üzere olan birkaç noktadan biri şu anda. İstanbul’un hazırlık süreci bitti, artık tamamen hazır, tek yapması gereken bu merak edilen hikaye ile birlikte sunduğu ürünlerde gerçekten verdiği sözü yerine getirmek. Ben İstanbul’u gezerken şunu gördüm ‘hey burada aynen benim gibi insanlar, benim gibi düşünen tasarımcılar var’ dedim. Örneğin Kanyon’u gezdim, waouw dedim. Hem çok güzel bir bina hem de acayip yüksek profilli mağazalar var.”
Sadece fiziksel değil kültürel köprüsünüz
TÜRKİYE denildiğinde ilk olarak doğu batı arasında bir köprü oluşunun akla geldiğini söyleyen Stanley Hanisworth, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bana göre iki ayrı kültürü gerçekten çok iyi harmanlamış bir ülke, bu çok güzel bir hikaye, sizi mistik, otantik yapıyor. Ama aynı zamanda modern bir ülke olduğunuzu söylüyor. Gelişmiş batı ülkeleri ile aynı olduğunuzu ama bu mistisizmin de sizin farklı kıldığını ortaya koyuyor, bunu öne çıkarın. Biz sadece fiziksel olarak değil kültürel olarak da doğu ile batı arasında bir köprüsünüz bunu kullanın bu hikayeyi anlatın. Bu çok güzel bir karışım. Dün gece sokaklarda biraz dolaştım ve gördüğüm şey iki kültürün çok güzel bir şekilde harmanlaşmış olması idi. Bir yerde çok güzel bir opera duyuyorsunuz diğer tarafta orta doğu ezgileri yükseliyor. Bazı yerlerde de opera ile pop müziği karışımını duyuyorsunuz. Bir ara durup dinledim ve ‘bu çok güzel’ dedim. Bunu sevdim, bunu sevecek çok sayıda insan var. Türkiye bundan biricik, kendine özgü bir tasarım dili çıkarabilir.”
Mevcudu korumak yeni marka yaratmaktan zor
BUGÜNÜN dünyasında mevcut bir markayı korumak yerine yeni bir marka yaratmanın daha kolay olduğunu düşünen Stanley Hainsworth, şunları söyledi: “Şimdi yeni bir fikir yeni bir hikaye ile piyasaya çıkıp insanların dikkatini çekmek daha kolay. Çünkü bir marka üzerinden uzun zaman geçince odağını kaybediyor, bir de bütün dünyaya yayılmış oldukları için çalışan binlerce insandan binlerce farklı fikir ortaya çıkıyor. Ama yeni bir markada 10 kişi ile ortaya çıkıyor ve tek işleri bu olduğu için, kendilerini adayıp istedikleri markayı daha kolay oluşturabiliyorlar. O nedenle zaten süretli olarak yeni markalar çıkıyor piyasaya.”
Saçlarım markamın bir parçası sayılır
STANLEY Hainsworth, ilginç fikirleri kadar ilginç saç tarama modeli ile de dikkat çekiyor. Saçlarının orta kısmı epeyce dökülmüş olan Hainsworth, geri kalan kısmı yukarı doğru dik dik tarayarak alışılmışın dışında bir saç modeli benimsemiş durumda. “Tüketiciyi ilk görüşte etkileyin” diyen marka tasarımcısına saçlarını bu şekilde taramasının özel bir nedeni olup olmadığını soruyoruz. Hainsworth’un cevabı şöyle: “Ben saçımı her zaman günlük hayatımda da böyle tarıyorum. Elinizdeki ile en iyisini yapmaya çalışmalısınız. Her insan bir markadır. Ben de bir marka olarak elimdekileri en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Hayat bana daha az saç vermeye başladı. Ben de bu değişik modelle insanları karşısına çıkıyorum. Bu benim kendi marka tasarımının bir parçası.”