Güncelleme Tarihi:
Hollandalı gazeteci Bram Vermeulen’in bu sene içinde yaşadıkları dış dünyada Türkiye’yi zor durumda bıraktı. Türkiye’de çalışma izni olan ve geçerli sarı basın kartına sahip gazeteci Bram Vermeulen Şubat 2013’ten kara listeye alınmış ülkeye girişine izin verilmemişti. Bu olay başta Hollanda basını olmak üzere yurtdışı basınında ses getirmişti. Olay tatlıya bağlanmasına ve Vermeulen’in tekrar kara listeden çıkmasına rağmen Türkiye’de görevli yabancı gazeteci ve yazarlar “Türkiye’nin artık misafirperver olmadığını” anlatan yazılar kaleme aldı. Foreign Affairs dergisi yazarı Steven A. Cook Türkiye’de hedef gösterildiğini anlatan uzun bir blog yazısı yazarken “Türkiye misafirperver değil” diye biten yazısı Türkiye’de çalışan yabancı gazeteciler tarafından da Twitter’da “retweet” edilmişti. Vermeulen krizi çözülse de bu Türkiye’nin imajına darbe vurdu, etkisi kısmen de olsa devam ediyor. Ancak sadece Türkiye’nin imajına değil Türkiye ekonomisi için de bu olay bir uyarı ateşi. Nasıl mı? Anlatalım…
1960 HOLLANDASINDAN NASIL FARK YEDİK
Türkiye ekonomisi son yıllarda Gayrisafi Milli Hasıla açısından yüksek hızda büyüme gösterdi. Ancak reel açıdan bu büyüme hala çarpıcı değil. Dünya Bankası verilerine göre 1960 yılının Hollandası 2010 yılının Türkiyesinden 2005 yılına sabitlenmiş fiyatlarla dolar para birimine göre kişi başı milli gelirde neredeyse iki kat daha büyük. Üstelik bu fark 2010 Türkiyesinin kentleşme, okullaşma, teknoloji, internet gibi büyümeye etki eden parametrelerde 1960 Hollandasından kat kat daha iyi olmasına rağmen gerçekleşmiş durumda.
Türkiye 2010 Hollanda 1960
Kentleşme oranı(yüzde) 70.5 59.8
İşgücünün ortalama okul süresi (yıl) 6.5 6.3
2005 sabit fiyatlara göre kişi başı milli gelir($) 7834 13297
HAUSMANN: TÜRKİYE’NİN SORUNU İNSAN AÇIĞI
Ricardo Hausmann ekonomide yenilik yaratan knowhow’un çoğunlukla sözlü bilgi olduğunu ve internet gibi teknolojilerle aktarılamadığını belirtiyor. Hausmann şöyle devam ediyor:
“Kimse tenis oynamayı ya da bir yabancı dil konuşmayı bir kitap okuyarak ya da Wikipedia sayfasından öğrenmez. Bunun için bu işleri bilen insanlarla yıllar boyu sürecek etkileşim ve pratik gerekir. Birçok knowhow işbaşında öğrenilir ve ülkeler sadece var olan işler üstünden bilgi sunabilir. Yeni bir sektör ortaya çıktığında ülkelerin bu bilgiye sahip olmaları için o knowhow’u ülkelerine taşımalarını gerekir. Bu taşımayı sınırlayan faktörler ülkedeki bilgi setine olumsuz katkıda bulunur. Bu harekete katkıda bulunan her politika ise iyi sonuç verir. Göç çeken bir şehirde şirketler yeni sektörde iş yapmayı bilen yabancı çalışanları ülkeye getirir. Ayrıca yabancı girişimcilerin bölgelere yatırım yapma kolaylığı da yabancı yatırım iştahını artırır. Bunların uzun vadeli büyümede etkisi büyüktür.”
Peki neden Türkiye uzun vadede kişi başı reel gelirini büyütmekte sıkıntı yaşıyor diye sorduğumda Hausmann açık bir şekilde beyin göçü açığına vurgu yapıyor: “Anlattıklarıma zıt olarak Türkiye tarihsel olarak net dış göç veren bir ülke. Uzun vadede reel büyümenin sağlanması en kısa yoldan bu açığın kapanmasıyla sağlanabilir.”
|
|
| |
RICARDO HAUSMANN KİMDİR? |
|
| |
Venezuelalı ekonomist dünya çapında kalkınma ve gelişmekte olan ülkeler araştırmalarıyla tanınıyor. Harvard Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Direktörlüğü’nü yapan Profesör Ricardo Hausman 1992-1993 yıllarında Venezuela’da Kalkınma Bakanlığı yapmış bir isim. IMF ve Dünya Bankası’nda kalkınma ile ilgili üst düzey görevler üstlenen Hausmann Inter Amerikan Kalkınma Bankası’nın da 1994-2000 yılları arasında baş ekonomistliği yaptı. Ricardo Hausmann aynı zamanda Barry Eichengreen ile ekonomi biliminde “İlk Günah” (Original Sin) kavramının da mucidi. Bu kavram hükümetlerin kendi para birimlerinden borçlanamama durumunu anlatıyor. |
|
|
CARİ AÇIK VERDİĞİMİZ GİBİ GÖÇ AÇIĞI DA VERİYORUZ
Dünya bankası verileri Türkiye’nin tıpkı tarihsel olarak cari açık veren bir ülke olduğu gibi beyin açığı veren bir ülke olduğunu gösteriyor. Yukarıdaki grafikte Türkiye 1960’tan beri -2000’li yıllarda azalsada- insan gücü açığı veriyor. Bu iki açıdan okunabilir. Bu açığa yurtdışına kaptırdığımız beyinler de giriyor. Diğer taraftan dünyadan iş yapma, inovasyon bilgisine haiz yeteneklerin de yeterince gelmediğini gösteriyor. Ayrıca açık veren bu rakam Türkiye işgücü piyasasının da yeterli derecede esnek olmadığını belirtiyor.
SICAK DOLARLAR KADAR YETENEKLERE DE İHTİYACIMIZ VAR
Aslında Türkiye son yıllarda yurtdışından yetenek çekme konusunda atılımlar yapmış durumda HSBC Expat Explorer 2013 araştırmasına göre Türkiye expatlara en uygun ülkeler arasında iyi sayılabilecek bir sırada, 11. sırada bulunuyor. Ancak Hollandalı gazeteci Vermeulen’in kara listeye alınması krizi çözülse de bunun “yabancı paranoyasına” dönüşmesi tehlikesi zaten yetenek ve işgücü açığı veren Türkiye’nin imajı ve ekonomisine olumsuz etki yaratacak nitelikte.
Harvardlı ekonomist Ricardo Hausmann’ın işaret ettiği gibi Türkiye’nin uzun vadeli büyümesi için geldiği gibi hızla giden sıcak dolarlardan çok geldiğinde burada kalan ve bilgi paylaşımıyla ekonomiyi uzun vadede büyütecek yeteneklere ihtiyaç var. Bram Vermeulen gibi başarılı işlere imza atan ödüllü gazetecilerin know how’ına Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik büyümesine katkı vermek isteyen biz gazetecilerin de ihtiyacı var.