ANKA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2008 14:40
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye’nin yaşanan küresel mali krizden pozitif pay alabileceğini belirterek, “Türkiye göreceli olarak iyi durumda, girişimci ruhu çok iyi, banka sermayedarları çok güçlü. Kamu maliyesinde genel bütçeyle ilgili iyi performans gösteriyoruz. Dolayısıyla, krizi fırsata çevirebilir. Karamsar olmaya gerek yok, dünyada durum çok daha kötü. Türkiye’de, yaygın sonuç verecek politikayla hareket edildiğinde, ülke krizden iyi durumda çıkar” dedi.
Türkiye’nin IMF’nin paydaşlarından biri olduğunu ifade eden Özince, bu nedenle Türkiye’nin IMF’den talepkar olmaya hakkı olduğunu ve hazırlayacağı iyi paketler varsa, ulusal planlar unutulmadan, bir şeyler istenebileceğini söyledi.
Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) düzenlediği toplantıda Ekonomik küresel krizin Türkiye’ye yansımalarını değerlendiren Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, ülkenin karamsar bir hava içersinde olmaması gerektiğini söyledi.
IMF anlaşmasından önce, Türkiye’ye kredibilite gerektiğini ifade eden Özince, “Bu ihtiyaç çok önemli ve mutlaka yapılmalı, yapılmazsa sonuç çok kötü olur. Her türlü can simidini takıp yüzmeliyiz. Kredibilite için iyi yönetim yapmanın yanı sıra, bunu sergilemek de gerekiyor” diye konuştu.
Özince, IMF ilişkisi ve cari açık politikasından çok iyi bir yönetim beklediğini vurgularken, şöyle konuştu:
“Türkiye’deki insanların cari açıkla ilgili düşüncelerini olumluya dönüştürecek bir şeyler yapılmalı, en azından psikolojik bir şeyler yapılmalı. Tüm eleştirilere rağmen hükümetin doğruyu yapacağına inanıyorum. Hükümetin aldığı kararları beraber konuşup, kararlaştırıyoruz, toplantılar yapıyoruz. Biz bankacılık sektörü olarak başta ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Nazım Ekren olmak üzere devletle sürekli temas halindeyiz.
Döviz kredisi vermemek yanlış bir uygulama, bunun düzeltileceğini umuyorum. Hükümet, bu konuyla ilgileniyor,
Merkez Bankası ise, biraz tedirgin durumda.”
“TÜRK BANKACILIĞININ GÜÇLÜ SERMAYESİ, TÜRKİYE’Yİ KRİZDE KORUR”“Her birey, her ülke, her ekonomi küresel kriz sürecinde gemisini düzgün tutmaya çalışacak” diyen Özince, bu açıdan bakıldığında, Türk bankacılık sektörünün yükünün ağır olmadığını kaydetti. Banka sermayedarlarının, daha önceki yıllarda görülmemiş bir şekilde güçlü olduğuna değinen Özince, “Türk bankacılığında bu kadar güçlü sermayedarlar görülmedi” dedi. Özince, yabancı bankalardan birinin yatırımcısının Türkiye’ye daha fazla yatırım yapacağı şeklindeki açıklamasını hatırlatarak, bunun nedeninin Türkiye’deki potansiyel olduğunu söyledi. Türkiye’de iyi kötü bir iç piyasa olduğunu ve bunun var olmaya devam edeceğine dikkat çeken Özince şöyle devam etti:
“Son dönemde gelişen bankacılık sermayesi Türkiye’yi önemli ölçüde koruyacak. En küçük bankanın bile sermayesi güçlü. Bankalar başta mevduat sahiplerine yükümlülüklerini yerine getirebiliyor, ancak dünyadaki sıkıntı nedeniyle uzun vadeli kaynak vermede eski rahatlığımız yok. Bankacılık sektörü, hemen hemen mali sektör bütünüdür. Bankacılığı mükelleflerini yerine getirecek sağlamlıkta tutmalıyız, en azından psikolojik olarak bunu yapmalıyız. Döviz likiditesiyle ilgili önlem alınmalı. Bankalara duyulan güvenden dolayı, Türkiye’de kriz etkileri daha yoğun görülmeye başlandığı zaman, bankalarda kuyruk oluşturup, para çekilmeye başlanmadı. Bankacılık sektörünün sağlam olması, bizim için çok büyük avantaj sağlıyor. Türkiye’de bankalara el konulmadı, garanti konulmadı, yapılırsa da buna itirazımız yok.”
“REEL SEKTÖR ÖDEYEBİLECEĞİ KADAR BORÇ ALMALIYDI”Reel sektörün yurt dışından aldığı borç konusunun yeni bir husus olmadığını kaydeden Özince, şöyle dedi:
“Reel sektör, Türk bankalarından aldığının daha fazlasını yurt dışından aldı. Reel sektörün yurt dışı finansmanını kötü bir şey olarak görmüyorum. Bu borç, uzatılamayabilir, ancak sektör, bunu hesap etmeliydi. Herkes kendi hesabını yapmalı, ödeyebileceği kadar borca girmeli. Türk reel sektörünün de bu mantıkla borçlandığını düşünüyorum”
Özince, ortalığın birden kararmasının söz konusu olmadığını, çünkü Türkiye’de gerçek bir reel sektörün var olduğunu vurgulayarak, “Özel sektör açısından hassas bir dönem olacak. Özel sektörün zararını azaltacak ekonomik ve siyasi kararlar alınmalı. Devlet, hesabını iyi yapıp, piyasalarını regule edecek fon uygulamaları yapmalı” dedi.
Ekonomik istikrara katkıda bulunmanın çok önemli bir nokta olduğuna işaret eden Özince, dış ticaret açığının, ekonomik tehdidi de geçerek, sosyal bir tehdit olmaya başladığını belirtti. Özince, bu anlamda, Türkiye’nin üreterek büyümesi gerektiğinin altını çizdi.
“2001 KRİZİ ÖNLEMLERİ ÖZEL SEKTÖRE AVANTAJ SAĞLAMAZ”2001 krizinde alınan önlemlerin içinde bulunulan küresel mali krizde Türkiye’ye yardımcı olacağını, ancak tam çare olmayacağını belirten Özince, “2001 krizi önlemleri, finans sitemini güçlü kılacak, ancak özel sektöre bir avantaj sağlamayacak. O önlemler, o günün önlemleriydi, bugün Türkiye’nin geleceğine göre yeniden şekillendirilmeli” diye konuştu.
“TÜRKİYE İŞ BANKASI ÖNÜMÜZDEKİ YIL PAYINI ARTIRACAK”Kriz döneminde Türkiye İş Bankası’nın izleyeceği yol hakkında da bilgi veren Özince, “Böyle kriz dönemlerinde banka olarak, payını artıran bir strateji izleriz. Sermayemize, sermayedarlarımıza güveniyoruz. Aile şirketi ya da dışarıdan etkilenen sermayedarlara sahip değiliz. Önümüzdeki sene payımızı artıracağız. Tüketicilere kapılar kapanmadı, ancak likidite sorunu olursa kapılar daralabilir. Kapanmaması için önlem alınmalı” şeklinde konuştu.