Güncelleme Tarihi:
Büyük övgü alan kitabı eleştiren ekonomistler de oldu ama en ağır kritik, ünlü işadamı Bill Gates’ten geldi. Gates, iki hafta önce kişisel blogunda kitabı değerlendirirken özetle şöyle yazdı:
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
“Konuyla epey ilgilendiğim için kitabı okudum. Fakat ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığıydı. Yazarların analizini muğlak ve basit buldum. Ülkelerin siyasi ve ekonomik kurumlarına odaklanırken, tarih ve mantık gibi diğer faktörleri büyük ölçüde görmezden gelmişler. Roma, Venedik ve Maya uygarlığının gerileme nedenlerini doğru vermemişler. Ekonomik büyüme için önce kapsayıcı siyasal kurumların gerektiğini savunuyorlar. Fakat Çin gibi bunu yalanlayan örnekler de var. Beni kitapta olumlu ifadelerle sundukları için teşekkür ederim ama Meksikalı milyarder Carlos Slim’e çok haksızlık etmişler. Meksika, Slim’in yatırımları sayesinde daha iyi bir durumda.”
ACABA KİTABI OKUDU MU
Acemoğlu ve Robinson, Bill Gates’e önceki gün Foreign Policy dergisinde cevap verdi. “Microsoft kurucusu, eleştirmeden önce acaba kitabımızı okudu mu” spotuyla başlayan yazıda şöyle dendi: “Gates bizi hayal kırıklığına uğrattı. Ama bizimle aynı görüşte olmadığı için değil. Çünkü akademisyenler olarak bunu bekleriz. Hayal kırıklığımızın nedeni, Gates’in, ortaya koyduğumuz tezdeki en iptidai bölümleri bile anlamadaki acizliğidir. Bu eleştiri, yapıcı bir tartışmayı davet etmiyor ama yarattığı yankılar nedeniyle cevap vermek zorunda kalıyoruz.”
Ortak oldu, Slim’i kolladı
KİTAPTAN ve akademik literatürden örnekler vererek Gates’in tezlerini çürüten iki yazar, ünlü işadamının kitabı anlamadığına örnek olarak Carlos Slim eleştirisini gösterdi. Kitap yalnızca, tüm işadamlarının kâr maksimizasyonu istediğini, bu yolda birçoğunun tekelleşme gibi toplumun geniş kesmine zarar verecek hamleler yaptığını belirtirken, “ABD doğru kurumlara sahip olduğu için Gates’in tekelleşmesini engelledi. Meksika ise kurumlarının yetersizliği yüzünden bunu yapamadı” diyor. Gates’e en ilginç tepki ise blogundaki bu yazıya gelen 80 yorumda gizli: “Gates Çin’e göz kırpıyor, kendi çıkarları uğruna otoriteryanizme sahip çıkmak için kitabı eleştiriyor. Üstelik kolladığı Carlos Slim ile daha iki hafta önce Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT) yararına ‘hayırseverlik ortağı’ olmuşlardı. ”
Kitap neyi anlatıyor?
MAYA şehir devletlerinden Zimbabve’ye, Neolitik Devrim’den Fransız İhtilali’ne dek siyaset ve ekonomi tarihini ayrıntılı olarak inceleyen 546 sayfalık kitap, kalkınma ekonomisinde yeni bir model ortaya koyuyor. Kitapta, bugün ülkeler arasındaki gelişmişlik farkının, mevcut akademik teorilerde savunulanın aksine kültür, iklim veya coğrafyadan değil, tarihsel süreç içerisinde gelişen siyasi ve ekonomik kurumların yapısından kaynaklandığı ikna edici savlarla açıklanıyor. Farklı sömürgecilik türlerinin yarattığı kurumların neden olduğu farklı sonuçlara dikkat çekiliyor. Buna göre tüm bireyleri milli süreçlere dâhil eden “kapsayıcı” (inclusive) siyasi kurumlara kavuşmuş ülkeler gelişirken, halkı sömürüp sadece seçkinleri zenginleştiren “çıkarıcı” (extractive) siyasi kurumlara sahip ülkelerde ekonomik büyüme ancak kısa vadeli oluyor. Bu süreçte hukuk devleti, inovasyon ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar olmazsa olmaz.
Peki ya Türkiye?
KİTABA göre, bugün Ortadoğu’nun yoksul kalmasına neden olan temel faktör, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede yüzyıllarca süren hegemonyası. Osmanlı’nın “kapsayıcı” değil “çıkarıcı” olan kurumlarına ve özellikle de matbaa örneğinden yola çıkarak inovasyonu engellemesine vurgu yapılıyor. Acemoğlu ve Robinson, kitabın resmi sitesinde geçen ay boyunca modern Türkiye tarihini de analizi ettiler. Bu konudaki 5 adet yazı şöyle özetlenebilir:
İTC’DEN AKP’YE
Osmanlı’nın mutlakiyetçi yapısı, İttihat ve Terakki ile modern Türkiye’ye de miras kaldı. Liberal reform hareketleri bastırıldı. Atatürk Cumhuriyet’i kurarken Osmanlı’dan radikal bir ayrıma niyetlense de sonuçta devlet kurumlarını ve bürokrasiyi devralan CHP, seçkinlerin yerleşik zihniyetini sürdürdü. Beyaz Türklere karşı “zenci” kitlelerin siyasi yükselişi DP ile başladı, “Anadolu kaplanlarına” ekonomik fırsat kapılarını açan AKP ile tamamlandı. Ancak AKP de antidemokratik uygulamalara imza atarak (örneğin tutuklu gazeteciler) Türkiye’nin “kapsayıcı” kurumlar için daha çok yol alması gerektiğini gösterdi. Yazarlara göre son yıllardaki yüksek ekonomik performansa rağmen Türk ekonomisinin geleceği pek de parlak görünmüyor. Tıpkı Çin gibi…