Güncelleme Tarihi:
ABD finans çervelerinin en etkili isimlerinden Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Ekonomi Enstitüsü ve İşletme Girişimi Eş Direktörü Prof. Dr. Steve Hanke, Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir anlaşma yapmamasının olumlu sonuçları olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu kadar hızlı büyümesinde de bunun önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Prof. Hanke, Türkiye’nin global kriz sürecinde gündeme gelen Uluslararası Para Fonu (IMF) anlaşması ile ilgili tartışmalar sırasında da ‘Anlaşma yapmamalı’ şeklinde görüş bildirmişti.
Hürriyet Gazetesi’nin de sponsorları arasında yer aldığı Forum İstanbul’un ikinci gününe konuşmacı olarak katılan Hanke, bu konudaki öngörüsünde haklı çıktığına memnun olduğunu söyledi. Hanke, “Hükümet iş dünyasının baskısı ve paniğine rağmen paniğe kapılmadan, doğru karar aldı. Eeğer anlaşmış olsaydı, uluslararıs piyasaların Türkiye’ye güveni sarsılacak ve böylelikle de bugünkü büyümesini belkide yakayamayacaktı” diye konuştu.
Daha da iyileştirilmeli
Türkiye’de de yatırım ortamının halen geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Steve Hanke, şöyle konuştu: “Örneğin Türkiye’de iş kurmak-kapatmak atılan bütün adımlara rağmen halen çok zor. Bu konuda Gürcistan bile Türkiye’den daha iyi durumda. Bu işlemleri çok kolaylaştırdı. Türkiye doğru para politikalarının yanı sıra iş ortamını daha da iyileştirmenin yollarını bulmalı. Bu cari açığın finansmanı konusunda arayış içinde olan Türkiye için çok önemli.”
Hanke, Türkiye’nin bölgesi için giderek önemi artan, örnek alınan bir ülke olduğunu, uluslararası platformlarda kısaca ‘yumuşak güç’ olarak tanımlandığını söyledi. Hanke, “Ancak, Türkiye’nin bu rolünü sürekli kılabilmesi için ekonomisini daha da sağlamlaştırması gerekiyor. Çünkü yumuşak güç stabil bir siyasi ortamın yanında güçlü bir ekonomi ile mümkün” dedi.
Merkez Bankası ikiyüzlü davranıyor bankaları zorluyor
PROF. Dr. Steve Hanke, “Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı kararlar Türk bankacılık sektörünü zorlar” dedi. Merkez Bankası’nı ‘iki yüzlü’ politikalar uygulamakla eleştiren Hanke şöyle konuştu:
Merkez Bankası, ‘borçları çok fazla genişletiyorsunuz, bu tehlikeli’ diyerek ticari bankaları suçluyor. O nedenle de ekonomiyi soğutmak adına TL zorunlu karşılık oranlarını artırdığını söylüyor. Ancak bir yandan da TL tahvili olarak iç varlıklarını artırıyor. Bu da piyasaya fazlasıyla likidite arzı vermesini sağlıyor. Merkez bankası iki yüzlü bir politika ile bankaları ‘kötü çocuk’ diye işaret ediyor ama piyasaya likiditeyi kendisi veriyor.
Munzam karşılıkların artırılması demek, bankalara ek vergi demek. Bu bankaların uluslararası arenada rekabet gücünü kaybetmesi, demek. Türkiye’yi zorlayan bir dönemece girilebilir.
Açıkalın: Bankalar olarak yanlış rekabet ediyoruz
YAPI Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın, Forum İstanbul’da yaptığı konuşmada, bankacılık sektörüne ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçen yıl Türk bankaları olarak yüzde 34 büyüdük fakat bizim ortalama marjlarımızın geldiği nokta benzer birtakım ekonomilerin ortalama marjlarının çok daha altında. Biz rekabeti yanlış yapıyoruz, fiyata fazla yükleniyoruz. Bu kısa vadede müşterinin lehine gibi görünüyor ama orta ve uzun vadede bunun sürdürülebilirliği yoktur. Dolayısıyla gelir tablosundaki değişikliği doğru yapan banka, yani faiz gelirinden masraf ve komisyon gelirine doğru ağırlığını artırabilen banka- önümüzdeki dönemde başarılı olacak.”