Güncelleme Tarihi:
Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Babacan, bir televizyon programında soruları yanıtladı. Bu yılın Davos toplantılarının küresel ekonomik krizin 2012 yılında uluslararası platformda tartışıldığı ilk toplantı olduğunu söyleyen Babacan, yılbaşı tatilinin gelip geçtiğini ve insanların tekrar işbaşı yaparak 2012'ye bakmaya başladıklarını kaydetti. Davos toplantıları ile ilk defa uluslararası bir ortamda pek çok ülkeden, kıtadan karar vericilerin buluştuğuna dikkat çeken Babacan, bunun arkasında AB Zirvesi ve arkasından da Şubat ayında Meksika'daki G-20 zirvesi yapılacağını hatırlattı.
Davos'ta pek çok ülkenin ekonomik durumunun tartışıldığını, fakat ana gündemin Avrupa, özellikle de avro bölgesi olduğunu kaydeden Babacan, Avrupa'nın, Amerika'dan Asya'ya kadar tüm dünya ülkeleri ve de Türkiye için ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam ettiğini dile getirdi. Babacan, “Her ülkenin kendi içinde kararlar almaları gerekiyor. Kendi iç reformlarını yapmaları gerekiyor. Aynı zamanda avro bölgesinde de beraber hareket edebilecek bir politika çerçevesi oluşturulması gerekiyor” dedi.
"BİR YILDIR YUNANİSTAN'DAKİ PROBLEM ÇÖZÜLEMİYOR"
Fakat bu konuda hala çok yavaş gidildiğini ve bir yılı aşkın bir süredir Yunanistan probleminin çözülemediğini anlatan Babacan, halbuki Yunanistan'a bakıldığı zaman Avrupa ekonomisinin sadece yüzde 2'sini teşkil ettiğini kaydetti. Başbakan Yardımcısı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yani Avrupa ekonomisinin yüzde 2'si için bunca risk, bunca tartışmayı biz gerçekten çok gereksiz ve aynı zamanda zararlı görüyoruz. Bizim baştan beri söylediğimiz şuydu; avro bölgesi maliyeti ne olursa olsun Yunanistan'ın sorununu çok hızlı bir şekilde çözüp, Yunanistan'ın bir temerrüte düşmesini önleyecek. Arkasından da dönüp kendi içlerinde reformlarını yapacaklar. Dün itibariyle bakıyoruz Portekiz'in risk primi çok yükselmiş durumda. Bir ülkenin iflasına izin verdiğinizde, bunun arkasından başka ülkelerin de gelebileceği konusunda piyasalarda bir kanaat hakim oluyor. Daha sonra psikolojiyi değiştirmek de çok zor. Avro bölgesi bunun bedelini yıllarca, belki onlarca yıl ödeyecek. Yani kendi üyesi olan bir ülkenin iflasına göz yummak... Bir yandan (biriz beraberiz, tek para kullanıyoruz, biz istikrar bölgesiyiz) diyeceksiniz, ama bir üyeniz zor duruma düştüğü zaman da onun batmasına göz yumacaksınız. Bunun bedeli yıllarca sürecek, öyle tahmin ediyoruz. Yani Avrupa uzunca bir süre riskli bir dönem yaşayacak.”
Davos toplantılarında Avrupa ile ilgili ümit veren kimsenin bulunmadığını, sadece kötünün daha kötüye gidip gitmeyeceğinin konuşulduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin de Avrupa'daki her tür senaryoya hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.
Burada bütçenin sıkı bir şekilde devam etmesinin son derece önemli olduğunu kaydeden Ali Babacan, “Tüm problemlerin kaynağında bütçe açıkları ve borç stoğu var. Türkiye bu iki konuda da çok iyi noktada. Bunun asla gevşememesi gerekiyor. Türkiye'yi ayrıştıran bu, dolayısıyla ayrışmış vaziyette orada durmamız gerekiyor” dedi. Babacan, bunun için gerektiği zaman bankacılıkta makro ihtiyati tedbirlerin ve aynı zamanda para politikalarını günün şartlarına uygun olarak ayarlanması gerektiğini dile getirdi.
Krizden sonra gelişmekte olan ülkelerin potansiyel büyümesinin gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olacağını ifade eden Başbakan Yardımcısı, ancak Avro bölgesinde olabilecek ciddi bir sarsıntının gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceğini de vurguladı.