Güncelleme Tarihi:
- Ağır yolsuzluk iddialarının üstesinden hukukla gelemeyen ülke algısı oluştu.
- Emniyet ve yargı içindeki grupların örgütlü niteliği kabul edilemez.
- Kurumlar altüst edilerek çözüm bulunmaya çalışılıyor.
- Gözleri kör eden kavganın temelinde demokratik zaaflar var.
- Vergi veya başka cezalarla şirketler üzerinde baskı kuruluyor.
- Düzenleyici kurumların bağımsızlığına gölge
düştü. İhale yasaları onlarca kez değişti.
- HSYK teklifi, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artırmaya çalışıyor.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 44. Genel Kurulu, çözüm süreci, Gezi olayları, halen süren yolsuzluk ve hukuksuzluk iddiaları ile paralel devlet tartışmaları ve ülke ekonomisindeki çalkantı gibi ağır konuların şekillendirdiği yoğun Türkiye gündeminin gölgesinde gerçekleşti. Konuşmasında hukuk devleti ve demokratikleşme konusunda oldukça sert ifadelere yer veren TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin ağır yolsuzluk iddialarının üstesinden hukuk yoluyla gelemeyen bir ülke olarak anılmaya başlandığına dikkat çekti. Gelişmelerin ‘Türkiye hangi dünyaya ait’ şeklinde soruları akıllara getirdiğini söyleyen Yılmaz, bu durumun özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik kararlarını etkilediğine vurgu yaptı. Özellikle yükselen kur ve ivme kaybeden büyümenin işadamları üzerindeki baskısının gözlendiği dünkü seçimsiz genel kurulda, TÜSİAD üyesi işadamı İshak Alaton’un, Bülent Tanör’ün 1997’de demokratikleşmeye ilişkin raporunun o dönemde dernek tarafından benimsenmediğine ilişkin sözleri ve ardından yaşanan tartışmalar toplantıya damgasını vurdu.
KÖR EDEN KAVGA
Dünyadaki güncel siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirerek konuşmasına başlayan Yılmaz, şunları söyledi: “Küresel kriz sonrasında ekonomik ve stratejik olarak, dünyanın yeni çerçevesinin çizildiği bir ortamda, Türkiye kendisini tüketen, şiddetli, yıkıcı ve kazananı olmayacak bir kavgayla, enerjisini harcamakta. Gözleri kör eden bu kavganın temelinde, hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye sistemi, kurumları alt üst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Diğer yandan, devletin güvenlikle ilgili kurumlarında yaşananlardan sonra, bu kurumların daha önce nasıl işlediğini, bundan böyle nasıl işleyeceğini, sorgulamadan da edemiyoruz. Emniyet güçleri ve yargı içerisinde varlığı ortaya çıkan gruplaşmaları ve bu gruplaşmaların örgütlü niteliğini, devletin kurumsallığı açısından kabul edilemez buluyoruz. Siyaset dışı örgütlenmelerin, devlet kurumları aracılığıyla siyaseti etkilemeye çalışması, hepimizi tedirgin ediyor.”
HSYK RAHATSIZLIĞI
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) düzenleyen yeni kanun teklifinden de, büyük rahatsızlık duyduklarının altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: “Bunların üzerine bir de, ülkenin Başbakanı dahil tüm vatandaşlarının mahremiyetlerinin kolayca ihlal edilebildiğini, insanların keyfi suçlamalara maruz kalabilecekleri, adil yargılanma hakkından kolayca mahrum edilebilecekleri inancının yerleşik hale geldiğini, Türkiye’nin ağır yolsuzluk iddialarının üstesinden hukuk yoluyla gelemeyen bir ülke olarak anılmaya başlandığını ekleyiniz, düşününüz. Böyle bir algının, böyle bir tablonun, dostlarımızın ve Türkiye ile ilgilenen yatırımcıların zihninde, “Türkiye hangi dünyaya ait” tarzında bir soru oluşturmasını kabul edebilir misiniz? Bu algıyla birlikte, prestijli bir ülke olması için sarf ettiğimiz tüm gayretler boşa çıkmış olmayacak mı?”
Vergi cezalarıyla artan baskılar
KONUŞMASINDA son dönemde şirketlere yönelik artan vergi cezalarına da değinen Muharrem Yılmaz şunları söyledi: “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen... Böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir. Son yıllarda artan refahımızı, yurt dışından kaynak aktararak tasarruf açığımızı kapatabilmemize, yatırım sermayesi çekebilmemize borçluyduk. Bu cazibemizi yitirdiğimizde, refah düzeyimizin gerilemesi riskiyle karşı karşıya kalacağız.”
Koç: Endişeli değilim
KOÇ Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, son ekonomik gelişmelere ilişkin “Endişeli misiniz, kur artışını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu cevabı verdi: “Kur için ilk çeyreğin sonuna kadar beklemek lazım. Gelişmelerden endişeli değilim” dedi.
Gidiyoruz ama harcamıyoruz
ALIŞVERİŞ merkezlerine (AVM) yönelik tüketicinin algısı mercek altına alındı. AVM’lere gidiş sıklığı ve kalış süresi artarken alışveriş yapma ve yeme-içme harcamalarında düşüş olduğu gözlendi. Alışveriş Merkezleri Yatırımcıları Derneği (AYD) ile GfK’nın işbirliğiyle yapılan ‘AVM Tüketici Algı Araştırması’ sonuçları açıklandı. Dikkat çeken veriler şöyle: “AVM’ye gitme sıklığında artış yaşandı. Ayda 5.6 olan ziyaret sıklığı 2013’te 6.5 kereye yükseldi. AVM’ye en çok alışveriş yapmak için gidiyorlar (yüzde 58). Bu oran 2012 yılında yüzde 71’di. İkinci sıradaki neden gezmek-vakit geçirmek yüzde 26’dan yüzde 38’e çıktı. Yemek yemek yüzde 26’dan yüzde 21’e indi. AVM’lerde yapılan kişi başı harcama ise 105 TL’den 109 TL’ye çıktı. AVM’lerde sinema ve çocuk alanlarının kullanımında artış görülüyor.
Notlar
Bütçeyi denkleştirmek için kredi çektik
HÜSNÜ Özyeğin, ilk kez divan başkanlığı yaptığı toplantıda, TÜSİAD’ın bütçe faaliyetlerinin görüşüleceği kısmın basına kapalı olduğunu duyurdu. Ancak İshak Alaton’un çıkışıyla başlayan polemik nedeniyle basına kapalı yapılacağı algısı oluşmasın diye her zaman basına açık yapılan toplantının yine basına açık devam etmesine karar verildi.
Giderlerini karşılamak için zaman zaman kredi kullandığı bilgisi verilen TÜSİAD’ın 2013 yılında 334 bin TL açık verdiği görüldü. Kurumun bütçesinde 319 bin TL’nin faiz giderlerine ayrıldığı belirtildi.
Aynı zamanda bankacı olduğunu hatırlatan Hüsnü Özyeğin, bütçe açığını kapatmak için derneğin kur artışını da göz önüne alarak döviz giderine neden olan yurtdışı programlarını yüzde 20 azaltmayı önerdi.
Bütçesini 2014 yılında yüzde 10 büyütmeyi hedefleyen TÜSİAD’a bu yıl 42 yeni üye gelirken, üye aidatı da 28 bin TL’ye çıktı.
Genel Kurul’da dağıtılan ‘Türkiye Ekonomisi 2014’ başlıklı çalışmasında Türkiye’nin bu yıl yüzde 3.4 büyüyeceği öngöürlüd. TÜSİAD’a göre bu yıl işsizlik yüzde 10.7, ihracat 161 milyar dolar ve ithalat da 260 milyar doları aşacak. TÜSİAD’ın bu yılki enflasyon tahmini ise, yüzde 7.6.
Demorkasi raporu polemiği
TÜSİAD’ın demokratikleşme gündeminiyle bağlantılı olarak, merhum Prof. Dr. Bülent Tanör’ü de anmak üzere genel kurul toplantısında Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Zafer Üskül’ün konuşmacı olarak katıldığı ‘Türkiye’de Demokratikleşme Evreleri Oturumu’ düzenlendi. Konuşmacıların ardından söz olan TÜSİAD üyesi ve Alarko Holding Başkanı İshak Alaton’un Bülent Tanör’ün “Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri” başlıklı raporunun TÜSİAD tarafından o dönemde kabul edilmediği yönündeki sözlerinin yarattığı tartışma, toplantıda heyecanlı dakikalar yaşanmasına neden oldu. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, “Tüm tartışmalara rağmen o rapor kabul edilmiştir” yanıtını verdi.
Kur şirket borçlarını yüzde 30 arttırdı
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Yücaoğlu da, 2013’teki gelişmelerle dış politika, demokrasi, anayasa çalışmaları gibi konularda ivme kaybedildiğine dikkat çekti. Yücaoğlu, “Dövizle borçlanmış tüm kurumlar bir ay içinde yüzde 25-30 civarında borç artışı ile karşı karşıya kaldı. Bu tırmanış 2014 yılına ilişkin tüm hedef beklentileri olumsuz etkileyecek bir seviyeye ulaştı. Enflasyon ve faizler artış sürecine girdi” dedi. Yücaoğlu, internetle ilgili düzenlemelerin ise internet üzerinde kısıtlayıcı uygulamaları artıracağına dikkat çekti.