Güncelleme Tarihi:
Keskin, İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) tarafından düzenlenen toplantıda, “Türk Ekonomisi ve Özel Sektörünü Önümüzdeki Dönemde Etkileyecek Gelişmeler-Çözüm Önerileri” konulu bir sunum yaptı.
Son krizle birlikte dünya ekonomisinde tarihte yaşanan en ciddi sıkıntılardan birinin yaşandığını belirten Keskin, “Çünkü bu, küresel bir kriz. Domuz gribi gibi her ülkeyi etkiliyor” dedi.
Keskin, krizi aşmak için son dönemde olumlu gelişmelerin yaşandığını, küresel bazda sorunlara küresel çözüm arayışlarının olduğunu, ekonomilerdeki küçülmenin azaltılması için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ortak çalışmalarının görüldüğünü söyledi.
Dünya ekonomisinde toparlanmanın yeni başladığını, daralmanın yavaşladığını, ancak büyümenin zaman alacağını anlatan Keskin, dış ticarette düşüş olduğunu, ama düşüşün ivme kaybettiğini, petrol ve emtia fiyatlarında düşüşün de toparlanma sürecine girdiğini dile getirdi.
Keskin, 2010 yılına ilişkin yapılan yaygın öngörülerde dünya ekonomisinin önümüzdeki yıl yüzde 2,5-3 düzeyinde büyüyeceği tahminlerinin yapıldığını, bazı tahminlere göre bu rakamın 4,5-5'e çıkacağı, bazılarına göre sıfır düzeyinde gerçekleşeceğinin belirtildiğini söyledi.
Büyümenin gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı yaşanacağını, gelişmiş ülkeler bunu gördüğü için de bu ülkelere destek vermeye devam ettiğini ifade eden Keskin, 2010 yılında ticaret hacminde toparlanma beklentisinin bulunduğunu, emtia fiyatlarında düşüşün duracağını anlattı.
Keskin, kredi koşullarında henüz iyileşmenin olmadığını, geçen süre içinde kamu dengesinin tüm ülkelerde önemli ölçüde bozulduğunu belirterek, “Genel olarak risk iştahı azaldı. Bu da toparlanmanın zaman alacağını düşünmemize yol açıyor. Özellikle politikacıların risk iştahını artırması gerekiyor” diye konuştu.
TÜRKİYE'YE YANSIMALAR
Krizle birlikte Türkiye'de ekonomik faaliyetlerin hızla küçüldüğünü, işsizliğin arttığını kaydeden Keskin, “Geçmiş dönemlerle en temel fark da eskiden daralma dönemlerinde yüksek enflasyon yaşanırdı, şimdi düşük enflasyon yaşanıyor” dedi.
Keskin, Türkiye'de reel faizlerin ve enflasyonun düştüğünü, bütçe açığının arttığını, sermaye akışının azaldığını, borçların çevrilmesinin çok daha önemli hale geldiğini, bankaların sorunlu kredileri yönetmekle uğraştığını ve şimdi bu konuda çok daha dikkatli davrandıklarını anlattı.
Hükümetin büyümenin yeniden başlatılmasına ve işsizlikle mücadeleye ağırlık verdiğini kaydeden Keskin, “2001'den daha şiddetli küçülme yaşıyoruz. 2002'de gelen büyüme şimdi de gelir mi sorusunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Daralmanın asıl nedeninin sabit sermaye yatırımlarındaki azalma olduğunu, bu dönemde özel sektör yatırımlarının hızla gerilediğini belirten Keskin, “Türkiye'nin büyümesinin en önemli dinamiği dışarıdan kaynak bulabilmesi. Türkiye dışarıdan kaynak buldukça büyüyor, bulamadıkça büyüme düşüyor” dedi.
Keskin, tüm ülkelerde kamu dengesinin bozulduğunu, Türkiye'deki bozulmanın en önemli nedeninin bütçenin dolaylı vergilere dayanması olduğunu söyledi.
BANKACILIK SEKTÖRÜNE YANSIMALAR VE ÖNGÖRÜLER
Türkiye'de bu dönemde geçmişten farklı olarak kredi arzı ve talebinin aynı anda etkilendiğini dile getiren Keskin, bu durumu etkileyen faktörleri anlattı.
Keskin, “reel sektörde firmaların birbirine olan 'kredisi' de azaldı. Birbirlerinin çeklerini, senetlerini kabul etmediklerini görüyoruz. Yani ticari krediler de azaldı. 2001 krizi krediyi daralttı, bu da ekonomiyi daralttı. 2009'da ekonomideki daralma kredi arz ve talebini aşağıya çekti” diye konuştu.
Ekrem Keskin, “Önümüzdeki dönemde nasıl bir akım bizi bekliyor?” sorusuna, “Son bir haftada yapılan toplantılardan henüz net bir sonuç çıkaramadım. Ama şu çok açık, bu krizin ekonomilere daha fazla zarar vermemesi için herkes el birliğiyle çalışıyor. Uluslararası entegrasyon vardı, şimdi uluslararası koordinasyon yaşanıyor. Herkes büyümeye odaklandı ve bu devam edecek” yanıtını verdi.
Önümüzdeki süreçte emtia fiyatlarının öneminin devam edeceğini dile getiren Keskin, “Bir kasırga atlattık. Güçlü kasırga sonrası rekabet çok daha önemli olacak” dedi.
Keskin, kısa dönemde herkesin ayakta kalma mücadelesi verdiğini, uzun dönemde koşmaya hazırlandığını ifade ederek, kıt olan sermaye ve tasarrufun daha değerli hale geleceğini, hem ülkeler hem de şirketler için finansal piyasalara erişmenin zorlaşacağını, şeffaf ve sağlam bilançoların öneminin artacağını söyledi.
Ekrem Keskin, “Büyüme 100 birimken, 90'a indik, 95'e çıkmaya çalışıyoruz. 100 için 3 yıl gerekiyor. Sermaye bulabilirsek çıkış daha çabuk, bulamazsak daha yavaş ve uzun vadede olacaktır” diye konuştu.
Bir gün paranın ortadan kalkması durumunda yerine hangi unsurun geçebileceği yönündeki soruya Keskin, “Kısa sürede hayatın akışının değişmeyeceğini, ama kurallarının değişeceğini düşünüyorum. Para, eğitim önemini koruyacaktır, otomasyon nedeniyle emek gücü hala çok önemli olacak mı emin değilim” karşılığını verdi.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli de “kabus' gibi bir dönemin geride kaldığını, olumlu haberler gün aşırı gelmese de yüreklerin kıpırdandığını, kısmi bir iyimserlik havasının ekonomiye egemen olduğunu söyledi.
IMF ile anlaşma yapılmaması, döviz kurunda ciddi oynaklık yaşanmaması, krizin herkesi vurduğu dönemde hazinenin borç bulmakta sıkıntı çekmemesi, rekor ölçüde düşük faizlerle borçlanılabilmesi gibi olumlu göstergeler yaşandığını dile getiren Denizli, “Bunlara rağmen işsizlik, bazı toplum kesimlerinin aşırı fakirleşmesi, bazı sektörlerde küçülmeler, iflaslar, kapanan fabrikalar hepimizin gerçeği” dedi.
Denizli, “temkinli iyimserlik” halinin korunması gerektiğine işaret ederek, “Bizler belirsizlik ortamında kendimiz bir yol bulmak zorundayız. İşletmelerin kapısına, savaş zamanı sirenlerinin bir benzerini çalıp tehlike geçti diyeceği güne kadar kilit vurmayacaksak yolumuza devam etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.