Güncelleme Tarihi:
İstif Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği’nin (İSDER) Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri ve Makine Tanıcım Grubu’nun (MTG) ana sponsorluğunda gerçekleştirdiği Avrupa Birliği İstifleme, Vinç, Kaldırma ve Depolama Ekipmanları Federasyonu (FEM) Kongresi, aralarında Amerika, Japonya, Kore, Çin, Rusya, Kuzey Afrika ve Avrupa Birliği ülkelerinden, dünyanın önde gelen 80 CEO ve 140 üst düzey yöneticisini buluşturdu.
FEM Kongresi’nin Başkanlar Forumu’nda konuşan İSDER Başkanı Rızanur Meral, Türkiye’nin son dönemdeki değişimi ve gelecek vizyonu hakkında görüşlerini dile getirdi. Son dönemde doğu ülkelerinin ekonomik yapısının güçlendiğine dikkat çeken Meral, bu ekonomik dönüşümün politik yapının da değişiminde etkili olacağını söyledi.
Türkiye’nin doğu ve batı arasındaki bir kapı görevi gördüğünü aktaran Meral, “Doğu artık ekonominin güç kaynağı, pazarın kritik faktörlerini, yükselen ve dinamik sektörlerin varlığı, ucuz, nitelikli ve disiplinli işgücü ile enerji kaynaklarına yakınlığı Türkiye’yi bölgenin gücü haline getirecektir. Türkiye 2002 yılından bu yana dikkat çekici bir büyüme sergiliyor. Özellikle son yıllarda Türkiye bölgede toplumsal ve tarihsel bağlarını güçlendirerek yükselmiştir. Türkiye’nin yükselen ekonomiler açısından avantajlı konuma getiren birçok avantajı bulunuyor. Bölgedeki bağlarımızı ve tarihsel tabanımız, genç demografik yapı ve yükselen pazarlara coğrafi yakınlık gibi birçok avantajımız bulunuyor. Türkiye çok geniş bir ulaşım ağının ortasında bulunuyor. Avrupa, Asya ve Afrika’ya sadece 1-3 saat uzaklıkta yer alıyor” diye konuştu.
Türkiye listede 13’üncü sıraya yükselecek
IMF’nin Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu ekonomileri üzerinde yaptığı araştırmaya değinen Meral, rapora göre Batı ekonomilerinin 15 yıl içinde değişeceğini, Türkiye’nin ise 2026 yılında kişi başına düşen milli gelir açısından dünyada 13’üncü sıraya yükseleceğini tahmininde bulunulduğunu kaydetti. Meral, “2050 yılında ise dünyanın en büyük 10 ekonomisi değişecek. İlk 3’te Çin, ABD ve Hindistan yer alırken, listede Brezilya, Meksika, İngiltere, Türkiye ve Japonya yer alacak Fransa, Almanya ve Kanada ise ilk 10’un dışında kalacak” dedi.
Kaosa geçit vermeyiz
Amerikan Stratejik Araştırma Enstitüsü Stratfor’a göre, 2010-2020 arasındaki dönemde Türkiye’nin bölgenin dominant gücü haline geleceği görüşünün sunulduğunu belirten Meral, ancak bir kaos ortamının bu atmosferi bozabileceğini söyledi. Meral, “Türkiye bu ortamı koruyabilmek için çok büyük bir mücadele veriyor ve özellikle demokrasiyi korumak için uğraş veriyor. Türkiye 2002 yılından bu yana değişim için çalışıyor. Global barış gücü misyonuyla hareket erek, komşularımızla ‘sıfır problem’ stratejisini yürüterek milletler arası diyalog kurmanın yollarını bulduk” dedi.
Üretimin % 60’ı dev ekonomilere ihraç ediliyor
FEM Kongresi’nin ana sponsoru olan Makine Tanıtım Grubu Başkan Yardımcısı Serol Acarkan, yaptığı konuşmada makine olmadan sanayinin gelişemeyeceğini vurgulayarak, sektörün yatırım için mal tedarik ederek ve diğer sanayi sektörleriyle koordinasyon kurarak ülkelerin ekonomik gelişmelerinde çok önemli rol oynadığını belirtti.
Stratejik bir sektör olan makine sektörünün teknolojik gelişmeyi desteklediğini aktaran Acarkan, “Bütün sektörlerin rekabeti makine sektörünün gelişimine bağlıdır. Dünya ticaretinin yüzde 12’sini oluşturan makine sektörü 1.9 trilyon dolarlık hacme sahiptir. Makine sektörü Türkiye’nin sanayileşmesinde ana güç olmuştur. Türkiye’nin makine ihracatı 10 milyar doları aşmıştır. Üretimin yüzde 60’ı Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, ABD gibi önde gelen ekonomilere ihraç ediliyor. Bugün Türkiye makine sektörünün ürettiği kaliteli mallar 200 ülkeye ihraç ediliyor” diye konuştu.
Türk makine sektörünün dünyada ihracatta 29’uncu, ithalatta ise 25’inci sırada yer aldığını anlatan Acarkan, Türkiye’nin dünya makine ihracatında yüzde 0.5’lik paya sahip olduğunu söyledi. Acarkan, Türkiye’nin Avrupa’nın 6’ıncı büyük makine üreticisi olduğuna işaret ederek, 1998-2008 yılları arasında makine ihracat hacminin 10 kat arttığını ve 10 milyar dolara ulaştığını vurguladı.
Makine ve aksamları sektörünün ihracat ve ithalatta 3’üncü sırada yer aldığını kaydeden Acarkan, “Yerli ürün kullanımı, müşteri memnuniyeti, stratejik pazarlara yakınlık, eğitimli, genç işgücü, tasarım ve makine üretimindeki deneyim sayesinde birçok ülkeden daha avantajlı konumdayız. 2023 yılında Türkiye 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Bu hedefin 100 milyarı makine ihracatı oluşturacaktır. Global krizin ardından 2009’un son çeyreğinde birçok sanayi sil baştan yaratıldı. Makine sektörü 2010 ve sonrası için iyimserdir. 2010’un ilk 8 ayında Türkiye makine ihracatı yüzde 15 arttı ve 6.5 milyar dolara ulaştı. Türkiye sanayisinin kendisini ispatlamak için fırsatı vardır. Türkiye yatırım yapmak için çok iyi bir ülkedir. Türk makine ve aksamları sektörü çalışmak için iyi bir ortaktır“ diye konuştu.