Güncelleme Tarihi:
Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) tarafından Paris Louvre Müzesinde düzenlenen EFQM Ödül törenine katılan Fahrenbach, Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Herman Butz ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ'ye bağlı Bursa Dizel Fabrikasının hem “Büyük Ölçekli Operasyonel Birimler” kategorisinde “EFQM Mükemmellik Ödülü”ne hem de “Başarı Ödülü”ne layık görülmesinden büyük mutluluk ve gurur duyduğunu belirtti.
Bursa'daki fabrikanın uzun yıllardır kalite konusunda çalışmalar yaptığını ve bu ödülü hak ettiğini ifade eden Fehrenbach, Bosch Bursa'nın genç bir ekipten oluştuğunu, ekibin buna rağmen çok istikrarlı olduğunu söyledi. Fehrenbach, Bursa fabrikasının sadece Bosch Avrupa için değil firmanın bütün dünyadaki tesisleri için örnek haline geldiğini kaydetti.
Fehrenbach, dünyada başarılı olabilmek için kalitenin çok önemli olduğunu, Bosch Bursa'nın da bunu çok erken anladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
BOSCH BURSA'NIN BAŞARISI
“Geçen yıllarda çok büyüdük. Yeni müşterileri Bursa'ya getirdik. Bu kalite odaklılığı, Bursa ve Bosch için büyük önem taşıyor. Aynı zamanda 5 bin kişi çalıştıran bir firma, sadece Türkiye için değil Bosch için de önemli bir lokasyon. 1995 yılından itibaren Bosch ciddi bir karar verdi; en modern, en teknolojik ve en ileri teknoloji ürünlerini Bursa'ya getirdi. Bu kararın verilmesini Almanya'dakiler çok fazla anlamadılar. Kafalarda, 'Acaba Türkiye bu kadar genç kadrosuyla, bu kadar kaliteli ve zor bir ürünü bizim kalite standartlarımıza göre üretebilir mi, üretemez mi?' diye sorular oluştu. Ama Bursa çok kısa sürede özellikle kalite konusunda Bosch standartlarını gerçekleştirdi.”
Bosch Bursa'nın başarısı nedeniyle yeni işlerini, özellikle hidrolik ve pinomatik piyasasında lider pozisyonunda olan Bosch Rexroth'u Bursa'ya getirdiklerini anlatan Fehrenbach, şöyle devam etti:
“Biz önümüzdeki yıl içinde benzin püskürtme sistemlerini de Türkiye'de üretmeye başlayacağız. Ben Türkiye ve bizim Türkiye'deki ekibimizden büyük bir gurur duyuyorum. Bosch olarak bugün Türkiye'de 8 bin 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. Bu gösteriyor ki, Türkiye Bosch için büyük bir önem taşıyor. Eminim ki Bosch Türkiye bundan sonra da başarıyla gelişecek.”
Fehrenbach, dizel püskürtme sistemlerini sadece Bursa'da değil dünyanın çeşitli yerlerindeki tesislerinde de ürettiklerine dikkati çekti. Bu yeni ürünü ilave olarak Bursa'ya getirmenin, Bursa Dizel Fabrikasının başarısı olduğunu anlatan Fehrenbach, “Dizel sistemi bu kadar başarılı olmasaydı, benzin püskürtme sistemlerini Bursa'ya getirmezdik” diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ ve BOSCH
Franz Fehrenbach, bir gazetecinin ekonomik krizden Bosch'u nasıl etkilediği yönündeki sorusu üzerine, krizden doğal olarak Bosch'un da etkilendiğini belirtti.
Otomotiv üretiminin azaltılmasının yaklaşık 1.5 yıl önce ABD'de başladığını anımsatan Fehrenbach, “Fakat Bosch olarak bu etkiyi hem Avrupa'nın büyümesi hem de Asya'nın büyümesiyle gayet iyi tolere edebiliyorduk. Şimdi Avrupa piyasasında bir durgunluk var. Asya'da özellikle Çin ve Hindistan hızlı büyümüyor artık. Dolayısıyla bizim global istihdamımıza bakarsak bir azaltma var. Gerekli önlemleri almak zorundayız” diye konuştu.
Fehrenbach, dünya piyasalarını etkisi altına alan krizin reel sektörden kaynaklanmadığını ifade etti. ABD'de emlak piyasasında başlayan krizin daha sonra finans piyasasına geçtiğini belirten Fehrenbach, EFQM gibi bir modelin finans sektöründe bulunmadığını, bu tür bir modelin çoğunlukla reel sektörde uygulandığını, bu veya benzer bir modelin finans sektörü için de biraz düzenlenerek kullanılabileceğini kaydetti.
“REEL SEKTÖR BU DURUMDAN KESİNLİKLE ZARAR GÖRECEK”
Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Herman Butz da, Türkiye'deki iş kanunları ve sistemlerinin böyle krizlere bir tepki vermek için yeterli esnekliğe sahip olmadığını öne sürerek, şunları söyledi:
“Türkiye'nin finans sektörü diğer ülkelere göre daha farklı bir durumda, daha iyi bir durumda demek istemiyorum. Türkiye'deki finans sektörü büyük bir ihtimalle, o kadar yoğun bir zorluk yaşamayabilir. Reel ve özellikle ihracat yapan sektörlere ve özellikle bizim sektörümüz otomotive bakarsak durum biraz farklı. Araba satışlarına bakıldığında sadece son 2-3 haftada satışlar hemen hemen sıfırlandı. Bu sadece Türkiye'de değil bütün dünyada böyle. Dolayısıyla reel sektör bu durumdan kesinlikle zarar görecek.”
Butz, işçi ve işverenler olarak kendilerinin aynı teknede yer aldıklarını, bu teknenin ya batacağını ya da yol almaya devam edeceğini dile getirerek, “Başta bunu herkesin anlaması gerekiyor. Biz Türkiye'de yeterli esnekliği bulabilirsek o zaman hem işçi hem işveren olarak daha rahat bir hayat yaşayabiliriz” diye konuştu.