Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2010 16:22
Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, vakfı kurmaya kara verdikleri dönemin ekonomik kriz dönemine denk geldiğini ve internetin dünyada konuşulmaya başlandığı dönemlerde Türkiye'nin “kısır” ülke gündemleriyle uğraştığını kaydetti.
TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, vakıf yöneticileriyle birlikte Galata'daki evinde bir araya geldiği bazı gazetecilerle vakfın kuruluşu ve Türkiye'de internet, bilişim kültürünün oluşmaya başladığı dönemleri paylaştı.
“Koalisyonlar devriydi. Türkiye'de interneti bilen kimse yoktu, çok az kişi biliyordu. Bambaşka şeyler konuşmak istiyorduk ama kısır gündeme takıldı kaldı. Müthiş gelişmeler oluyor, internet diye bir nesne çıktı. Faydalı olduğunu biliyorduk. Duyurmamız gerekiyordu, Ankara'ya anlatmamız lazımdı ve Mart 95'te vakfın temeli atıldı.
Vakfı nisan 1995'te, bugün geriye bakınca, kayıp yıllar olarak görülen 1990'larda kurduklarını kaydeden Eczacıbaşı, o dönemde, ekonomideki verimsizlik ve savurganlığın had safhaya ulaştığını, enflasyonun dizginlenemeyecek gibi göründüğünü, bir yabancı derecelendirme kuruluşunun, Türkiye'nin
kredi notunu düşürünce İMKB'de panik yaşandığını anımsattı.
Arka arkaya iki tane ağır devalüasyon yaşandığını, bu koşullarda çok sayıda işletmenin iflas ettiğini, çok sayıda kalifiye elemanın işsiz kaldığını ve Türk ekonomisinin sadece 1994'te yüzde 6 küçüldüğünü ve aynı yıl enflasyonda rekora ulaşıldığını belirten Faruk Eczacıbaşı, o dönemde Çiller hükümetinin 5 Nisan 1994 kararlarının ekonomiye orta vadeli dahi olsa bir istikrar sağlayamadığını anlattı.
16 Nisan 1995'te 1 milyon liralık banknotların piyasaya çıktığını ve kendilerinin vakfı kurmaya karar verdiklerinde ekonominin tepetaklak aşağıya doğru gittiğini belirten Eczacıbaşı, buna karşılık yurt dışında daha yeni yeni ayağa kalkmaya başlayan internetin, arka arkaya yeni ürün ve servisleri piyasaya sürmekte olduğunu, bu servislerin çoğunun daha çok acemice olduğunu ama çok ilgi topladığını ve dünya medyasında yer aldığını kaydetti.
“Biz ise hala kısır ülke gündemiyle uğraşıyorduk” diyen Eczacıbaşı, o dönemde tek amaçlarının, oradan oraya savrulan ve yalpalayan bir Türkiye'den akılcı bir şekilde bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanan, böylece ekonomisini ve yaşam biçimini çağdaş dünyayla entegre biçimde yürüten bir Türkiye'ye dönüşümü sağlayacak ve hızlandıracak bir fikir ve uygulama ortamı yaratmak olduğunu dile getirdi.
E-TÜRKİYEEzcacıbaşı, “Bu sene çok önemli bir aşama gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte daha doğrusu Köşk'te E-Türkiye ödüllerini TÜSİAD ile birlikte verme şansını bulduk. Bu bizim için çok önemli bir onur. Bürokrasi bizim E-Türkiye ödüllerine çok güzel sahip çıktı. Herhalde özel sektörün kamuya verdiği karşılıksız, beklentisi olmadan verdiği tek ödül. Bizim için çok önemli oldu. Bürokrasi için de çok önemli destek oldu” dedi.
ÖFKE VE İŞSİZLİK
İşsizlikte ilgili olarak da Ezcacıbaşı, “Ben Almanları çok iyi tanırım, Alman eğitiminden geçtim. Sanat, edebiyat, felsefe, aydınlanmacılık, ilk iki veya üçte olmuştur her zaman... Benim için en ilerici en progresive ülke oldu, Luther'den, Protestanlık'tan başladı. Almanya faşist olamaz diye düşünülmesi lazım, Karl Max Almanya'dan çıktı.
Neden faşist oldu?
Bence iki nedeni var, işsizlik ve birinci dünya savaşını kaybetmenin verdiği öfke... Öfke ve işsizlik bu iki unsur bir araya geldiği zaman olabilecek en korkunç şeyler oluyor ve şu anda Türkiye dahil bir çok ülkede öfke ve işsizlik bir arada...” diye konuştu.
İLK ADIM 2001'DE ATILDI
Vakfa halen 117 kurum ve 178 kişinin üye olduğunu, Türkiye'de e dönüşümün çekirdeği sayılacak ilk adımı mart 2001'de dönemin 57. hükümetinin atmasına yardımcı olduklarını belirten Faruk Eczacıbaşı, AB müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye ulusal programı belgesine “Hükümetimiz, AB çerçevesinde başlatılan ve yürütülmekte olan e Avrupa girişimini desteklemekte ve bu girişime katkıda bulunmak istemektedir. Türkiye'de bilgi toplumunu oluşturmak amacıyla e Türkiye girişimini başlatıp yönlendirmeyi ve AB'deki çalışmalarla eşgüdüm sağlayacak bir kurumsal yapıyı ilgili sektör, akademik çevreler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde oluşturmayı hedeflemektedir” ifadesini eklediklerini bildirdi.
Eczacıbaşı, bu paragrafla Türkiye'nin, AB'de bilgi toplumuna yönelik girişimlere ayak uyduracağını ve bunları Türk mevzuatına alacağını ilk kez vadetmiş olduğunu, adı 2001'de e Türkiye olan, 2002'den sonra e dönüşüm Türkiye eylem planına dönüşen ve 2006'da bilgi toplumu stratejisi eylem planı olarak ilan edilen süreçte faal olduklarını belirtti.
2003-2008 arasında çalışan e dönüşüm Türkile icra kurulunda yer aldıklarını, hükümetlerin e devlet girişimlerini desteklemek amacıyla TÜSİAD'la 2003'ten bu yana e Türkiye ödüllerini verdiklerini aktaran Eczacıbaşı, “Burada amaç, devlet hizmetini web üzerinden vatandaşa etkileşimli bir şekilde sunmak isteyen kamu kurum ve kuruluşlarını teşvik...”dedi.
İnternete dayalı bir yaşam düzeni için gerekli yasal düzenlemelerin nasıl bir hukuksal altyapı olması gerektiğini yorumlayan İngilizce ve Türkçe bir “Beyaz Kitap”hazırladıklarını belirten Eczacıbaşı, vakfın faaliyetlerini anlattı.
Türkiye'de ilk kez bir bilişim ansiklopedisi hazırladıklarını, ilk kez bilgisayar bilimleri ve mühendisliği alanında Türkçe akademik makalelerin yer aldığı hakemli dergi hazırladıklarını ve iki sayı yayımlandığını ifade eden Eczacıbaşı, Türkiye'nin küresel rekabet ortamında ancak AR-GE ve inavosyonla atağa kalkacağına inançlarını, şubat 2007'den bu yana her ay yayımladıkları bilgi çağı dergisinde uzmanların görüşlerini aktararak “ısrarla” vurguladıklarını belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “bilgi devriminde hataya düşülmesine izin vermeyeceğiz” sözlerini vakıf olarak paylaştıklarını belirten Eczacıbaşı, “Gerçekten daha fazla zaman kaybetme şansımız kalmamıştır” dedi.
Türkiye'yi artık milli gelirini insani gelişmişliğe dönüştüremeyen ülkeler arasında görmek istemediklerini belirten Faruk Eczacıbaşı, e imza uygulamasına da değindi.
Eczacıbaşı, e güven'in bugüne kadar mobil ve konvansiyel olmak üzere yaklaşık 150 bin sertifika ürettiğini, Türkiye'de ise toplam 250-300 bin arasında sertifika üretildiğini, e imzanın uygulanmasının binlerce ağacı kesilmekten kurtardığını kaydetti.