Türkiye Asya kaplanı değil Anadolu kedisi
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2011 09:43
Tahminleri aşan hızlı bir büyüme gösteren Türk ekonomisine ilişkin tartışmalar sürüyor.
İngiliz Financial Times gazetesi, yüksek büyümenin, Türkiye’nin özgüvenini artırdığını “ancak yurt dışındaki yatırımcılar ve analistlerce “fazla ısınan ve sert bir iniş riskini taşıyan bir ekonomik sorun vakası olarak değerlendirilen başka bir Türkiye’nin de var olduğu”nu belirterek, “Türkiye, belki bir Asya kaplanından çok bir Anadolu kedisi olabilir ancak ekonomisi kesinlikle ısırıyor” yorumunu yaptı.
Ekonomi gazetesi Financial Times, Türk ekonomisine ilişkin haber analizinde Türk ekonomisinin yüksek büyümesinin sadece Türkiye’nin AB karşısında özgüvenini artırmadığını aynı zamanda Arap dünyasının değişmekte olduğu bir dönemde Türk nüfuzunun potansiyel bir kaynağını oluşturduğunu kaydetti.
Ancak “giderek artan biçimde yurt dışındaki yatırımcılar ve analistlerce fazla ısınan ve sert bir iniş riskini taşıyan bir ekonomik sorun vakası olarak değerlendirilen başka bir Türkiye de var” diyen gazete, bu kaygıları, yetkililerinin yavaşlama tahminlerine rağmen yayınlanan yüksek büyüme verilerinin daha da artırdığını belirtti.
“DEV CARİ AÇIK”
İngiliz gazetesi, IMF, Merrill Lynich ve Goldman Sachs’ın Türk ekonomisine ilişkin karamsar değerlendirme ve tahminlerine dikkat çektiği haberinde özellikle sadece yüzde 15’i doğrudan sermaye akımlarıyla finanse edilen “dev cari açığa” vurgu yaptı.
Türk yetilileri ile kendilerini yurt dışından eleştirenler arasındaki görüş ayrılıklarının merkezinde büyüme ve faiz oranlarına farkla yaklaşımlarının bulunduğuna işaret edildiği haberde Merkez Bankası’nın faiz oranlarını artırmaya “çok isteksiz” olduğunu belirtirken “Tutumunun belki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun vadeli sıfır faiz hedefi ile bir ilgisi var” yorumunu yaptı.
“FAİZ ARTIRMADAKİ GECİKME SERT İNİŞ RİSKİNİ ARTIRIR"
FT, Türk hükümetinin gelecek yıl için sadece yüzde 2 büyümeyi tahmin eden IMF’nin yanılacağına söylediğini, IMF ve birçok yatırım bankasının ise, politika faizinin artırılması çağrısında bulunurken bir gecikmenin “sert iniş” riskini artıracağı uyarısını yaptıklarına dikkat çekerek, “Bu, Türkiye’nin bölge ve ötesinde etkinliğini önemli ölçüde artıran ekonomik başarı öyküsünü bozar” görüşünü öne sürdü.
Ancak bir bankacıya gönderme yaparak, Türk yetkilileri büyük ölçüde yanılsa da ve 2012 yılında büyüme sıfır olursa da yine 2011-2012 dönemi için yıllık yüzde 4 ortalama büyüme sağlanacağı için Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin çoğunu da kıskandırmayı sürdüreceği belirtilen haberde zaten birçok Türk’ün, ekonomideki bu tür oynaklıklara alışık oldukları ve çok iyi idare edebileceklerini söyledikleri, ayrıca hemen hemen hiç kimsenin 2000-2002 ve 2008-2009 dönemlerindeki gibi büyük bir resesyonu beklemediği kaydedildi.
Gazete “Büyük tablo, Türkiye’nin ekonomik ilerlemesinin, belki ne destekçilerin iddia ettiği gibi etkileyici, nede eleştirenlerin söylediği gibi tehlikeli olduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.
“AVANTAJ GENÇ NÜFÜS, DESAVANTAJ İSE DÜŞÜK TASARRUF”
FT, Türkiye’nin orta vadede en güçlü avantajının büyüyen genç nüfusu ve tüketme eğilimi, dezavantajının ise, düşük tasarruf oranı olduğunu vurgularken “Ancak bunlar aynı paranın iki yüzüdür. Çocukların ve gençlerin sayısı artıkça aileler için tasarruf etmek zorlaşıyor” yorumunu yaptı. Gazete şöyle devam etti:
“TÜRKİYE’NİN SİCİLİ O KADAR PARLAK DEĞİL”
“Türkiye’nin geçmişteki sicili bazen öne sürüldüğü gibi o kadar parlak da değil. Dolar bazında kişi başına gelir, son 10 yılda üç kat arttı ancak bunun büyük ölçüde para biriminin değer kazanmasından kaynaklandı. Ayarlanmış yurt içi fiyatlara göre, iyileşme yüzde 60’a yakındır.
Aslında para biriminin değer kazanımları, ülkenin o kadar dış yükümlülüklerinin olmasının nedenlerinden biridir. Bankalar ve şirketlerin önümüzdeki bir yıllık dönemde ödemeleri gereken 130 milyar dolardan fazla borç var.”
Bunun sonucunda, “Türkiye’nin ilk başta göründüğü kadar bir istisna olmayabileceği”ni de savunan FT, “Büyümesi, onun savunucularının söyledikleri gibi başdöndürücü, görünümünde o kadar parlak olmayabilir. Ancak, her ikisi, sadece saygın olmaktan çok ötede, özellikle bu zamanlarda. Türkiye, bir Asya kaplanından çok bir Anadolu kedisi olabilir ancak ekonomisi, kesinlikle ısırıyor” sözlerine ekledi.
Ekonomi gazetesi Financial Times, Türk ekonomisine ilişkin haber analizinde Türk ekonomisinin yüksek büyümesinin sadece Türkiye’nin AB karşısında özgüvenini artırmadığını aynı zamanda Arap dünyasının değişmekte olduğu bir dönemde Türk nüfuzunun potansiyel bir kaynağını oluşturduğunu kaydetti.
Ancak “giderek artan biçimde yurt dışındaki yatırımcılar ve analistlerce fazla ısınan ve sert bir iniş riskini taşıyan bir ekonomik sorun vakası olarak değerlendirilen başka bir Türkiye de var” diyen gazete, bu kaygıları, yetkililerinin yavaşlama tahminlerine rağmen yayınlanan yüksek büyüme verilerinin daha da artırdığını belirtti.
“DEV CARİ AÇIK”
İngiliz gazetesi, IMF, Merrill Lynich ve Goldman Sachs’ın Türk ekonomisine ilişkin karamsar değerlendirme ve tahminlerine dikkat çektiği haberinde özellikle sadece yüzde 15’i doğrudan sermaye akımlarıyla finanse edilen “dev cari açığa” vurgu yaptı.
Türk yetilileri ile kendilerini yurt dışından eleştirenler arasındaki görüş ayrılıklarının merkezinde büyüme ve faiz oranlarına farkla yaklaşımlarının bulunduğuna işaret edildiği haberde Merkez Bankası’nın faiz oranlarını artırmaya “çok isteksiz” olduğunu belirtirken “Tutumunun belki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun vadeli sıfır faiz hedefi ile bir ilgisi var” yorumunu yaptı.
“FAİZ ARTIRMADAKİ GECİKME SERT İNİŞ RİSKİNİ ARTIRIR"
FT, Türk hükümetinin gelecek yıl için sadece yüzde 2 büyümeyi tahmin eden IMF’nin yanılacağına söylediğini, IMF ve birçok yatırım bankasının ise, politika faizinin artırılması çağrısında bulunurken bir gecikmenin “sert iniş” riskini artıracağı uyarısını yaptıklarına dikkat çekerek, “Bu, Türkiye’nin bölge ve ötesinde etkinliğini önemli ölçüde artıran ekonomik başarı öyküsünü bozar” görüşünü öne sürdü.
Ancak bir bankacıya gönderme yaparak, Türk yetkilileri büyük ölçüde yanılsa da ve 2012 yılında büyüme sıfır olursa da yine 2011-2012 dönemi için yıllık yüzde 4 ortalama büyüme sağlanacağı için Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin çoğunu da kıskandırmayı sürdüreceği belirtilen haberde zaten birçok Türk’ün, ekonomideki bu tür oynaklıklara alışık oldukları ve çok iyi idare edebileceklerini söyledikleri, ayrıca hemen hemen hiç kimsenin 2000-2002 ve 2008-2009 dönemlerindeki gibi büyük bir resesyonu beklemediği kaydedildi.
Gazete “Büyük tablo, Türkiye’nin ekonomik ilerlemesinin, belki ne destekçilerin iddia ettiği gibi etkileyici, nede eleştirenlerin söylediği gibi tehlikeli olduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.
“AVANTAJ GENÇ NÜFÜS, DESAVANTAJ İSE DÜŞÜK TASARRUF”
FT, Türkiye’nin orta vadede en güçlü avantajının büyüyen genç nüfusu ve tüketme eğilimi, dezavantajının ise, düşük tasarruf oranı olduğunu vurgularken “Ancak bunlar aynı paranın iki yüzüdür. Çocukların ve gençlerin sayısı artıkça aileler için tasarruf etmek zorlaşıyor” yorumunu yaptı. Gazete şöyle devam etti:
“TÜRKİYE’NİN SİCİLİ O KADAR PARLAK DEĞİL”
“Türkiye’nin geçmişteki sicili bazen öne sürüldüğü gibi o kadar parlak da değil. Dolar bazında kişi başına gelir, son 10 yılda üç kat arttı ancak bunun büyük ölçüde para biriminin değer kazanmasından kaynaklandı. Ayarlanmış yurt içi fiyatlara göre, iyileşme yüzde 60’a yakındır.
Aslında para biriminin değer kazanımları, ülkenin o kadar dış yükümlülüklerinin olmasının nedenlerinden biridir. Bankalar ve şirketlerin önümüzdeki bir yıllık dönemde ödemeleri gereken 130 milyar dolardan fazla borç var.”
Bunun sonucunda, “Türkiye’nin ilk başta göründüğü kadar bir istisna olmayabileceği”ni de savunan FT, “Büyümesi, onun savunucularının söyledikleri gibi başdöndürücü, görünümünde o kadar parlak olmayabilir. Ancak, her ikisi, sadece saygın olmaktan çok ötede, özellikle bu zamanlarda. Türkiye, bir Asya kaplanından çok bir Anadolu kedisi olabilir ancak ekonomisi, kesinlikle ısırıyor” sözlerine ekledi.