Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2009 00:00
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, küresel ekonomin kademeli ve yavaş, Türkiye’nin daha hızlı toparlanacağını savunurken, iç talebin etkisiyle yılın son çeyreğinde büyümeye geçilebileceğini söyledi. Yılmaz, bu değerlendirmesini iyimser bulanlara, "150 kilometre hızla yokuş aşağı giden bir otomobilin hızı 140’a düştüğü zaman aşağı doğru gitmiyor anlamına gelmez" yanıtını verdi.
KÜRESEL krize karşı son zamanlarda ortaya çıkan ’göreli iyimserliği’ erken bulan
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, dünya ekonomilerindeki toparlanmanın kademeli ve yavaş olacağını söyledi. Yılmaz, Türkiye ekonomisinde ise toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini savundu. Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Finans Kulüp geleneksel toplantılarına uzun bir aradan sonra Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile birlikte başladı. Konuşmasında yaşanan krizi küresel boyutu ve Türkiye’ye etkilerini ele alan Yılmaz, son haftalarda ortaya çıkan ’göreli iyimserliğe’ dikkat çekti.
Kademeli ve yavaş olacakBuna karşılık küresel ekonomide toparlanmanın ne zaman başlayacağı konusunun belirsizliğini koruduğuna dikkat çeken Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı: "Beklentimiz önümüzdeki dönemde dünya toparlanmasının kademeli ve yavaş olacağı şeklinde. Mevcut ortamda uluslararası
kredi piyasalarındaki sorunların devam ettiği ve küresel ekonomide henüz belirgin bir toparlanma gözlenmediğine ilişkin değerlendirmemiz geçerliliğini koruyor."
Yılmaz, küresel krizin kısa sürede sona erebileceğine yönelik söylemlere ’ihtiyatla yaklaşılmalı’ dedi. Yılmaz, şunları söyledi: "Son dönemde politika faizlerindeki indirimler ve alınan mali tedbirler sonrasında, içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde ülkemizde yurtiçi talebin göreli olarak istikrar kazanabileceğini ve son çeyrekten itibaren büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngörmekteyiz. Türkiye ekonomisinde toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini düşünüyoruz."
Otomobil aşağı gidiyor
Konuşmasını öncekilerden farklı olarak daha iyimser bulan dinleyicilere "yokuş aşağı giden otomobil’ örneği veren Yılmaz, şöyle konuştu: "Ortaya koyduğum perspektif enflasyon raporunda söylediğimiz görünümün dışında değil. 150 kilometre hızla yokuş aşağı giden bir otomobilin hızı 140’a düştüğü zaman aşağı doğru gitmiyor anlamına gelmez. Aşağı doğru gidişte bir azalma var. Söylediğimiz o."
Türkiye’yi krizden daha hızlı çıkaracak 2 neden
DURMUŞ Yılmaz, Türkiye’nin krizden daha erken çıkaracak öngörüsünü, "Finansal sistemin sağlam ve istikrarlı yapısı" ve "Hane halkının borçluluk oranının düşük bir düzeyde olması" ile açıkladı. Yılmaz, bu krizden çıkışın yavaş ve kademeli olacağını, kısa vadede toplam talepte belirgin bir ivmelenme yaşanmasını beklemediklerini söyledi.
İndirim etkisini en erken 3 ayda gösterir
MERKEZ Bankası gösterge faizlerinde yapılan 7.5 puanlık indirimin iktisadi faaliyetteki aşırı dalgalanmaların şiddetinin hafifletilmesine önemli ölçüde yardımcı olduğunu söyleyen Durmuş Yılmaz, şu değerlendirmeleri yaptı:
Faiz indirimi kararlarının ekonomik faaliyetleri etkilemesi 3-9 ay zaman alıyor. Yani bugün yaptığımız indirim en erken 3 ayda etkili olur. Fiyatlara yansıması 18-24 ay arasında olur.Kredi faiz oranları Lehman Brother’s’ın battığı, dünyada likiditenin kuruduğu günün altında. Ama olması gereken seviyede değil. Bu işler zorlamayla olmaz. Kredi faizlerini piyasa belirler.
Bize düşen görev, mümkün olduğu kadar bankalarımızın kredi vermesini sağlayacak likiditeyi yerinde ve zamanında vermek. Bunu yapıyoruz. Bugün hálá likidite sorunundan söz ediliyor. Bankalar tavuk gibi yumurtanın üstünde, yani likiditenin üstünde oturuyor.
Faizi erken düşürseydik kriz daha derin olurdu
DURMUŞ Yılmaz, "Faiz indirimlerinde geç kalındı" eleştirelerine ilişkin "İleriye gidip geriye bakarak bunu söyleyerler olacaktır, bu eleştiri hep yapılacak" derken, şöyle konuştu: "Merkez Bankası politika faiz kararlarını elinde bulunan verilere bakarak yapıyor. Merkez Bankası iddia edildiği gibi, o dönemdeki verilerden hareketle yaptığı politikaların tersini yapsaydı, faiz oranları indirimine başlasaydı biz bu günkü yaşadığımız krizi çok çok daha derin yaşayacaktık. Maliyeti çok daha yüksek olacaktı."
’IMF ile anlaşma olmazsa’ya karşılık B planı hazır
DURMUŞ Yılmaz, "IMF ile anlaşma olmaması halinde bir B Planınız var mı ve faiz artırma ihtimali söz konusu olabilir mi" sorusuna karşılık, şu yanıtı verdi: "Bu konuda 30 Nisan 2009 tarihli toplantımızda söylediğimiz görüşleri koruyoruz. Kamu borcunun milli gelire oranı önemli. Kamu borcunun milli gelire oranı azalıyorsa ve siz bunu kontrol altında tutabiliyorsanız bu durum ekonomiye olan güveni artırıyor. Merkez Bankası’nın, politika yapıcısının mutlaka bir ’B’ planının olması gerekir diye düşünüyorum."
Ekonomi talepteki canlanmayla toparlanacak
TÜRKİYE’ye ilişkin, "Yılın ikinci çeyreğinde ülkemizde yurtiçi talebin göreli olarak istikrar kazanacak ve son çeyrekten itibaren büyüme pozitif rakamlara geçecek" öngörüsünde bulunan Durmuş Yılmaz, "Türkiye ekonomisinde toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini düşünüyoruz" dedi. Bunun gerekçesini de son dönemde politika faizlerindeki indirimler ve alınan mali tedbirlerle açıklayan Yılmaz, ihracatla ilgili bir soru üzerine "Biz iç taleple canlanmalı demiyoruz, sadece bunu görüyoruz" diye konuştu. Yılmaz, özel sektörün yatırım harcamalarında hızlı toparlanma beklenmediğini, işsizlik oranındaki olumsuz seyrin 2009 boyunca süreceğini, tarım dışı istihdam göstergelerindeki toparlanmanın toplam talebe kıyasla daha gecikmeli gerçekleşeceğini düşündüklerini söyledi.