Güncelleme Tarihi:
“TURİZM sezonu açıldı” cümlesi çoğumuza deniz-kum-güneş üçlüsünü çağrıştırır. Lakin son yıllarda farklı seyahat anlayışlarının ortaya çıkmasıyla, turizm sektörü de yeni kavramlarla tanışıyor. Bunlardan biri de “sürdürülebilir turizm”. Yani doğal ve toplumsal değerlerin korunmasını ön plana çıkaran, doğal, biyolojik, ekolojik, kültürel ve toplumsal bir turizm anlayışı… Birleşmiş Milletler (BM), 2017’yi “Uluslararası kalkınma için sürdürülebilir turizm yılı” ilan etti. BM’ye göre 2015’te uluslararası seyahat eden turist sayısı 1.2 milyar oldu. 2000 yılında bu rakam 674 milyondu. 2030’a gelene kadar, uluslararası seyahat eden 1.8 milyar kişi olması bekleniyor.
TURİZMDE SON TREND
Dünyanın en büyük ve en hızlı gelişen sektörlerinden olan turizm, başta insan olmak üzere tüm canlılar ve çevre üzerinde hem olumlu, hem de olumsuz sonuçlar üretebilir. Gelişime katkıda bulunabilir, zarar verebilir. Dünyanın ekolojik sistemindeki sorunların fark edilmesiyle artık turizm konusunda da hassasiyet arttı ve kitle halinde ve paket şeklinde seyahat edilen modellerin dışında yeni bakış açıları ortaya çıktı. Ekoturizm, tarımsal turizm, gastronomi turizmi, kültür turizmi, kırsal turizm bunların hepsi sürdürülebilir turizm çeşitlerine örnekler. Küçük kasaba ve köy turizmi gibi alternatifler artık daha revaçta. Örneğin, İtalya’ya gelen turistlerin yaklaşık 10’da 1’i Toskana bölgesini ziyaret ederken, bölgeye özgü ürünleri tüketiyor ve o bölgenin yaşam biçimine uyum sağlayarak, alışılmış kent yaşamının etkisini hafifletmeye çalışıyor.
10 YIL ÖNCE BAŞLADI
Sektör temsilcileri, Türkiye’de kum- güneş turizminin yanı sıra sürdürülebilir turizm potansiyelinin de canlandırılması gerektiğini söylüyor. 10 yıl önce başlayan “Gelecek Turizmde” projesi bu bağlamda örnek teşkil ediyor. Sürdürülebilir turizm modelleri yaratarak yerel kalkınmaya destek olmayı amaçlayan proje Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla, ilk olarak Doğu Anadolu’da başlamış. Bugün tüm ülkeyi kapsıyor. Her yıl üç projeye, fon desteğinin yanı sıra eğitim, planlama, teknik destek, iletişim ve danışmanlık gibi uygulama destekleri veriliyor, projelerin uygulanabilir ve sürdürülebilir olmaları sağlanıyor.
BU YIL İÇİN SEÇİLEN 3 PROJE
‘Kuşlar Sizi Çağırıyor’: Denizli’nin önemli değerleri arasında yer alan Buldan Yayla Gölü’nün sahip olduğu 300 kuş türü, zengin biyolojik çeşitliliği ve ekoturizm potansiyeline dikkat çeken proje ile yayla gölüne ilişkin farkındalığın oluşturulması hedefleniyor.
‘Likya Yolunda Bir Tarih Molası’: Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan Likya Yolu, her yıl çok sayıda turist tarafından tercih ediliyor. Projeyle üç farklı Likya yolu yürüyüş rotasının Demre’nin Hoyran ve Kapaklı köylerinde birleşmesi hedefleniyor. Böylece bölgenin ziyaretçilerin dinlenebileceği ve alternatif rota seçebileceği bir merkez haline getirilmesi planlanıyor.
‘Dört Mevsim Foça’: Doğal ve tarihi değerleri ile farklı koruma statülerine sahip olan ve adını Akdeniz foklarından alan Foça’da, temel geçim kaynağı turizmin dört mevsime yayılması hedefleniyor.
ÜÇ TEMEL PRENSİBİ VAR
DÜNYADA turist sayısındaki artış nedeniyle sürdürülebilir turizmin giderek daha önemli hale geldiği vurgulanırken, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü bu anlayışı şu üç temel prensibe dayandırıyor: 1) Çevre dostu uygulamalar, 2) Doğal ve kültürel mirasın korunması, 3) Yerel personel istihdam ederek, yerel ürünleri satın alarak ve hayır işi yaparak yerel toplulukların desteklenmesi.