Güncelleme Tarihi:
Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) Ataşehir'deki yeni binasının açılışı ile çek ve risk raporlarının elektronik ortama taşındığı “E-Rapor Sistemi”nin tanıtımında Babacan, aslında bir bina ve bir elektronik raporlama sisteminin hizmete açılışından bahsedilse de işin özünde Türk ticaret hayatı için bugünden itibaren yepyeni bir dönem başladığını belirtti.
Bankacılık sisteminin toplam büyüklüğünün artık GSYH'ye yetiştiğini, neredeyse toplam ekonomik büyüklük kadar bir bankacılık sistemi oluştuğuna işaret eden Babacan, bunun yanında Türkiye'de bankacılık sistemi dışında da yoğun bir kredilendirme ilişkisi olduğunu, geçen yıl Merkez Bankası'ndan takasta işlem gören çek miktarının 350 milyar liraya ulaştığını, aşağı yukarı yılın her günü 1 milyar liralık çekin işlem gördüğünü dile getirdi.
Ali Babacan, çekle ilgili yapılan tüm yorum, analizlere ve 2012'de hapis cezası kalkmasına karşın 2011 yılına göre toplam kullanılan, Merkez Bankası'ndan işlemden geçen çekin yüzde 18,9 oranında arttığına dikkat çekerek, Türkiye'nin 2012'de 2011'e göre yüzde 18,9 daha fazla çek kullandığını, yaygınlaşmaya devam ettiğini söyledi.
Bankaların kendi kredi risklerini yönetebilmek için önemli bir veri setine sahip olduğunu ve birbirlerine karşı veri paylaşımında daha açık çalıştıklarını, ticari sırrın, bankacılık sırrının ne demek olduğunu bilen bilinçli bir kesim arasında bu bilgilerin paylaşılması gayet doğal olduğunu belirten Babacan, ancak bu bilginin halka nasıl açılacağı, tüccarın, sanayicinin, geniş kitlelerin bunu nasıl daha rahat bir şekilde kullanabileceğinin çok önemli bir konu olduğunu kaydetti.
“Bir yandan bir ihtiyaç ama dikkatli dizayn edilmediği zaman da gerçekten ciddi olumsuz sonuçları da olabilecek bir konu aynı zamanda...” diyen Babacan, bu nedenle son 1 yıldır yoğunlaşan bir şekilde bu konu üzerinde ilgili birimlerin çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
“Şu ana kadar çeklerle, senetlerle ilgili veriler Merkez Bankamız tarafından tutuluyor ve paylaşılıyordu. Bunun yanında Kredi Kayıt Bürosu da bir sivil inisiyatif olarak, bankaların biraraya gelerek oluşturdukları yapı olarak bu verileri de yine sadece bankalarla paylaşmak üzere tutuyordu. Bugünden itibaren bu veriler artık bu veriler artık açılıyor. Açılıyor derken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese, tüm şirketlerimizin kredi sicili artık internetten ilan edilecek bir yapıya da kavuşmuyor. Çünkü ticaret sırrının korunması ilkesine de dikkat etmemiz gerekiyor.”
“Herkes kendi kredi geçmişini eğer isterse 3. bir kişiyle paylaşacak”
Bu işin özünde herkesin kendi şahsi kredi siciliyle ilgili bilginin kendi izni dahilinde 3. kişilerle paylaşılması söz konusu olacağına dikkati çeken Babacan, herkesin kendi kredi geçmişini istemesi halinde 3. bir kişiyle paylaşabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Eğer isterse'nin nasıl formüle edildiği zaten aylardır yoğun çalışılan teknik bir konu. Bir yandan bilgisayarlar üzerinden, öte yandan da cep telefonuna bir kısa mesaj düşecek şekilde işi kolaylaştıracak, basitleştirecek, erişimi rahatlatabilecek bir formatı bulmak gerekiyordu. Bu sebepledir ki Bankalar Birliğimiz, Merkez Bankamız, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz el ele verdi ve beraberce yoğun ama güzel bir çalışmayı tamamlamış oldular. Bu vesileyle TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'na, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Aydın'a, Merkez Bankası Başkanı Başçı'ya ve tüm ekiplerine teşekkür etmek istiyorum. Çünkü kurumlar arasında güzel bir işbirliği olmasaydı, bu sonucu bu kadar kolay elde edemezdik."
Bu bilgilerin bundan sonra çek alan, senet alan ya da herhangi bir şekilde birbirine kredi açan şirketlerin, müteşebbislerin işine çok çok kolaylaştıracağını ifade eden Babacan, şunları aktardı:
“Diyelim ki A kişisi B kişisinin çekini ya da senetini alacak ya da bir şekilde vadeli mal verecek. A kişisi diyecek ki, borçlanacak kişiye ben seni nereden tanıyayım? Sen borcunu öder misin? Ödemez misin? Şimdiye kadar ki sistem daha çok referansla, ya da sorgulatarak ya da sırf çekteki hapis cezası korkusu ile ben çekini alıyım çekini muhakkak öder gibi çalışıyordu. Çekte hapis cezası olduğu dönemde de yılda yüzde 5-6-7 gibi çeklerin döndüğünü her sene izliyorduk biz. Sadece hapis cezası bu iş için yeterli değil.
Çeki verecek kişi, B şahsı diyecek ki A şahsına sen beni incele. Nereden incele? Ben sana şu anda izin veriyorum. Cep telefonu ile ya da internet üzerinden ya da bana bir adres göster, cep numarası göster. Benim bilgilerim dakikalar içerinde, ihtiyatlı konuşuyorum belki de saniyeler içerisinde sana ulaşacak. Sen benim kredi sicilime bak. Ne kadar çek yazmışım? Bunların ne kadarını ödemişim? Ne kadarı dönmüş? Banka ile kredi ilişkim nasıl olmuş? Kredi kartı faturalarımı düzgün ödemiş miyim? Bunların hepsi kredi sicilinde var. Sen buna bak. Bana kredi verecek misin? Çeki mi alacak mısın? Almayacak mısın? Ona göre karar ver. Sistemin özü bu.”
Piyasada hapis korkusu olmadan “sicilim bozulmasın” teşvikiyle çok ciddi bir otokontrol sistemiyle iş yapılacağını, bunun çok önemli bir değişim olduğunu dile getiren Ali Babacan, bu sistemin piyasada çok küçük bir kesimin işini bir miktar zorlaştıracağını fakat geniş kitlelerin işini de büyük ölçüde kolaylaştıracağına değindi. Babacan sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu otokontrol mekanizmasının çok çok olumlu sonuçlar getireceğine inanıyoruz. Kurulmuş olan sistem arkadaşların verdiği bilgiye göre dünyada ilk ve tek. Bizim bankacılık sistemimizin, Merkez Bankamızın teknoloji altyapısı artık dünyada dillere destan. Türkiye'ye ilgi gösteren, Türkiye ile yakından ilgilenen çok sayıda banka var dünyada. Birleşmek istiyorlar, satın almak istiyorlar. Bakıyoruz ki özellikle ilgilendikleri bu alan bilgi işlem teknolojisi.
Tabii ki biz bunu yaptıktan sonra kopya edenler çoğalacaktır. Bize gelip öğrenmeye çalışacaklardır. Herhalde Bankalar Birliğimiz, Kredi Kayıt Büromuz da bu işi belli bir bedel karşılığında öğreteceklerdir. Bedavaya da gitmesin diyoruz bu bilgi birikim. Son birkaç yıldır üzerinde durduğumuz bu proje çok önemli bir proje. Ticaret hayatının içinde olanlar bunu kullandıkça kıymetini daha iyi anlayacak. Piyasada güvenin oturması için, güvenilen tacirlerin sayıca çoğalması için önemli bir vesile olacak. Bir bakıma haklıya hakkını teslim etme sistemi.”