Türk mutfağına seyahate çıkarıyor

ALİ Güngörmüş, Tunceli'nin altı hanelik köyü Pago'dan 10 yaşında Almanya'ya ailesinin yanına geldi. Aylarca okul sıralarında hiç anlamadığı bir dilde dersleri dinledi. Aslında bir başarı öyküsü yaratabilmesi için önünde hiçbir imkanı yoktu. Okulu bitirdiğinde, aşçı mesleği öğrenmek istedi. Ailesi aşçılık kadın işi diye karşı çıktı. Ama şansı bir yerde yaver gitti. Çıraklık mesleğine Münih'in tanınmış bir restoranında başladı. Tezgahtan yetişti. Hamburg'ta açtığı Le Canard restoranında 2006'da mantarlı döneriyle aşçıların generallik rütbesi olan Micheline yıldızını aldı. 2015'te Münih'te creme de la creme denilen elit tabakanın mekanı Fünf Höfe pasajında kendi köyünün adını verdiği Pageou (Pago) restoranı, Gault Millau rehberi tarafından yılın restorancısı seçildi. Alman televizyon kanallarında yemek programlarının tanınmış siması Ali Güngörmüş, bir sürpriz daha yaptı. Bir yıl boyunca Türkiye'yi dolaşıp Türk mutfağı üzerine bilgiler topladı. Bu bilgileri kendi gurme sanatıyla harmanladı. Almanca yazdığı ‘Meine Türkische Küche’ (Benim Türk Mutfağım) adlı kitabıyla Ali Güngörmüş, Alain Ducasse, Gordon Ramsay, Jamie Oliver gibi dünyanın ünlü aşçılarına hodri meydan dedi.

KÖYLÜ KADINLARIN TARİFİ

Kitap, sadece çorbadan, taze otlarla zenginleştirilmiş salata ve mezeye, ev yemeklerinden kebaplara ve balığa varıncaya kadar Türk mutfağının gurme yemek tariflerinden oluşmuyor. Aynı zamanda okuyucuyu Türkiye'ye, orijinal Türk mutfağına seyahate çıkarıyor. Keçi peynirli, pastırmalı mantı tarifini anlatırken, köyünde kadınların pazar günleri buluşup, bu yemeği nasıl hazırladığını, bezelye çorbasını tarif ederken, bu çorbayı köylerinde yetişen yaban bezelyesini toplayarak yaptıklarını ve aroma vermesi için içine bir dal taze nane koyduklarını anlatıyor. Kitapta her tariften önce kullanılan malzemeler hakkında, mezenin, ekmeğin Türk mutfağındaki önemi üzerine ilginç kısa bilgiler veriyor.