Güncelleme Tarihi:
ALTINBAŞ Ailesi’nin 3’üncü kuşak temsilcisi Fatoş Altınbaş yeni bir mücevher markası kurdu. Markasına Osmanlı’da ‘miras’ anlamına gelen Mevaris adını koyan Fatoş Altınbaş, görünenin aksine sürekli kendini yenileyen ve eğitim hayatının içinde olan bir portre. Fatoş Altınbaş’la son dönemde yeni çıkardığı mücevher markası Mevaris’i konuştuk. Fatoş Altınbaş, Mevaris’i dünyaya açılan bir mücevher markası haline getirmeyi hedefliyor.
Aileniz çok uzun zamandır mücevher sektöründe. Siz işin içinde büyümüş olmalısınız…
Ben kendimi bildiğimden beri bu işi yapıyor ailem. Ben de hep yaz tatillerinde iş yerlerimize giderdim. Çocukluğumda hem Kapalıçarşı’da hem de Kıbrıs’ta mağazalarımız vardı. Ailem hep iyi bir eğitim almamız için bizi yönlendirdi. Benim de iyi bir eğitim hayatım oldu.
Babanız, amcalarınız işin içinde. Ailede kadınlar çalışmıyor mu?
Annem çalışmadı. Bizim kuşakta değişti durum. Ailemde hem eğitim hem de iş hayatında cinsiyet ayrımcılığı yapılmadı. Kapalıçarşı erkek egemen bir ortam ama babam Ali Altınbaş hiç bunu konu etmezdi. Cinsiyet eşitliği fikriyle büyüdüm. Üniversitede Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okudum, MBA yaptım daha sonra değerli taşlar üzerine Londra’da GIA’da eğitim aldım. 2 yıl Altınbaş Mücevherat’ta çalıştım. Kıymetli taşlar hep ilgimi çekti. Ama mücevherin ticari kısmı ya da tasarımı benim ilgimi çekmedi. Tasarım işi çok farklı bir boyut.
Aile şirketinde çalışmayı düşünmediniz mi?
Aile anayasamız var. 5 yıl farklı bir şirkette çalıştıktan sonra aile üyeleri şirkete gelebiliyor. Çok geniş bir aileyiz. Ancak aile şirketlerinin yönetim kurullarında sorumluluklarımız var. Ben evlilik ve çocuk sahibi olmamla birlikte biraz işten uzaklaştım.
Bu arada iki kızınız oldu...
Evet. Esnek çalışma saatlerine ihtiyacım vardı. Kızlarım biraz büyüdüklerinde Antropoloji doktorası yapmak istedim. Okumayı, kültürleri araştırmayı hep severdim. Yeditepe Üniversitesi’nde doktora yaptım. Bana da çok iyi geldi. Altınbaş Üniversitesi de yeni kurulmuştu. Doktoramı tamamladıktan sonra akademik kariyerime devam ettim.
Mücevher işiyle ilgilenmeye devam etmeniz nasıl oldu?
Taşlar, mücevherler ve özellikle Kapalıçarşı’nın gizemli dünyası bana hep cazip geldi. Doktoram ‘Kapalıçarşı’da El Yapımı Mücevherat Ustaları, Bir Dönüşüm Hikayesi’ başlıklıydı, bu çalışmamı da kitap olarak yayınlamıştım. Tüm yaptıklarım ‘Kapalıçarşı’nın Taşları’ kitabının oluşmasına vesile oldu. 24 taş ustasıyla yüzyüze görüştüm, atölyelerinde sohbet ettim. Hikayeler beni çok etkiledi. Aile olarak bu işlerin içinde olduğumuz için de başka boyutlarını biliyor, artıları eksileri de görüyordum. Kitap için Fransız fotoğraf sanatçısı Chloe Le Drezen ile çalıştık. Eski ve yeniyi, ustalıkla teknolojiyi çok iyi anlattığımızı düşünüyorum.
Çok başarılı ustalar olmasına, bu topraklarda köklü işler yapılmasına rağmen Türkiye’nin uluslararası boyutta bir mücevher markası olamadı. Sizce neden?
Haklısınız. Türkiye, İtalya’dan sonra dünyadaki en büyük ikinci mücevher üreticisiyken maalesef tasarım ve markalaşma sürecinde oldukça gerilerde. Kapalıçarşı’da 1461’den beri çoğunluğu Ermeni ustalar tarafından sürdürülen 560 yıllık mücevher ustalığı geleneği de ustaların kendi deyimleriyle ‘tarihe karışmak üzere’. Bu yüzden de bu kitabı yazdım. Hem ustalar çok büyük bir saygıyı hakediyor hem de yaptıkları işler gelecek kuşaklara ışık tutmalı. Kitap için görüşmeler yaptığım ustaların bir kısmı işlerine devam edemiyor ya da çok küçük atölyelerde çalışıyorlardı. Hepsinin ortak sıkıntısı da çırak yetiştirememekti. Bunlar mesleğin geleceği açısından çok düşündürücü.
Sektör yeni teknolojilere teslim oluyor gibi olsa da hala tasarım ve ustalıkla çok başarılı yol alanlar var…
Değişim var, makineleşme, bilgi sistemleri ve tasarım alışkanlıklarındaki değişimler sektörü etkiledi. Ama Sevan Nişanyan gibi başarılı isimler de çıkıyor.
Mevaris nasıl doğdu?
Osmanlıca’da ‘miras’ demek. Bu iş bana aileden miras, ayrıca da mücevher ustalarıyla konuştuğumda en çok bu mirasa sahip çıkılması gerektiğini düşündüm. Kitap için konuştuğum ustalar arasından 6 ustayla, Altınbaş Üniversitesi’nde bu alanda okuyan gençleri bir araya getirerek bu mirasa sahip çıkan bir marka kurduk. Mevaris’in ilk koleksiyonu yaratıcılıklarına devam eden 6 ustanın ürünlerinden oluştu. Mevaris’in şu ana kadar 2 koleksiyonu var. İlk koleksiyon tamamen Kapalıçarşı ihtişamından ilham alınarak hayat bulan ağır bir koleksiyon. Büyük yakut, zümrüt, tanzanit, elmas ve pırlanta gibi değerli taşlardan oluşuyor. İkinci koleksiyon Moonlight... Bu koleksiyon ilhamını neredeyse her kadim gelenekte ve kültürde yeri olan ve yeni başlangıçların habercisi sayılan ‘yeni ay’ motifinden aldı. Siyah ve beyaz pırlanta ile elmastan oluşuyor. Ve bu koleksiyonu genç tasarımcılar hazırladı.
Mevaris’i kurduğunuzda aileniz nasıl tepki verdi?
“Gelip bizim içimizde yapsaydın” dediler ama yapmak istediklerimi anlatınca destek oldular. Ailemin desteği, bu konudaki bilgi birikimi olmasa zaten bunu yapamazdım. Ancak benim Mevaris’le ilgili hayallerim farklı.
2020’DE HEDEF LONDRA
Nedir bu hayaller?
Kapalıçarşı mücevherinin dünyada hak ettiği yerde olmasını istiyorum. Mevaris’in yurtdışına açılmasını sağlamaya çalışacağım. İlk adımda Londra’da olmak istiyoruz. 2020’de Londra’da bir mağaza için çalışıyorum. Kapalıçarşı’nın mirası ve modern yüzünü yurtdışına taşımayı çok istiyorum. Yakında Londra’da mağazamız olacak. Bu da beni heyecanlandırıyor. Çıktığımız yok kolay da değil, hatta çok zor bunu biliyorum. Ancak son dönemde yol alan markaların nasıl çıktığına bakarsanız, “biz neden yapmayalım” da diyoruz.
Günümüzde çok tasarımcı var. Özellikle sosyal ağlar sayesinde kısa zamanda yol alan markalar da oldu dediğiniz gibi. Son dönemde bu kadar çok takı markasının ve tasarımcının çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence girişimcilik, yenilikler her zaman desteklenmeli. Kadınların da çalışma hayatında yol alması çok önemli. Mücevher markası ve takı markası diye ayırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Ben tasarımcı değilim, herkesin de tasarım yapabileceğine inanmıyorum. Ben iyi tasarımları anladığımı düşünüyorum. Bu işin ustalarına saygım büyük. Takı markası evet çok var ama mücevher markası az sayıda.
Sizin tasarımlarınız yok diye anlıyorum…
Aynen ben iyi tasarımdan ve iyi, kaliteli mücevherden anlarım. Ancak tasarımcı değilim. Bence herkes de tasarım yapamaz. Çok özel bir iş. Bu yetenek gerektiriyor. Tasarımların nasıl imalata geçebileceğini biliyorum.
FATOŞ ALTINBAŞ KİMDİR?
İstanbul doğumlu olan Fatoş Altınbaş Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okudu. MBA programımı Milano’da Politecnico di Milano Üniversitesi’nde tamamladı. Londra’da kıymetli taşlar değerlendirme enstitüsü GIA’de eğitim programına katıldı. Doktorasını Yeditepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nden aldı. Şimdiye kadar 3 kitap yayınladı. Halen Altınbaş Ailesine ait vakıf bünyesinde yer alan Altınbaş Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders veriyor. Aynı zamanda aile şirketlerinde yönetim kurulu üyeliği görevlerini devam ettiriyor. Fatoş Altınbaş 2 kız çocuk annesi.