Tolga TANIŞ / WASHINGTON
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2016 15:56
FBI, 2010’da iki Amerikalıya 6 milyon Euro kaptıran ama şikâyetçi olmayan International Hospital’ın kurucusu Arap asıllı Türk işadamı Said Haifawi’yi dolandırdığı iddia edilen kişileri yakaladı. Adı iddianamede gizli tutulan Haifawi dolandırılan kişinin kendisi olduğunu Hürriyet’e doğruladı. Şimdiye kadar neden mahkemeye gitmemesine ilişkin ise “İstedim ama çok zor olacağını söylediler” cevabını verdi.
AMERİKAN Federal Soruşturma Bürosu (FBI), yatırım vaadiyle Türkiye’de tanınmış bir işadamının beş yıl önce tam 6 milyon Euro’sunu (20 milyon TL) alıp hiçbir yatırım yapmayan ancak meblağın büyüklüğüne rağmen olayla ilgili haklarında şimdiye kadar hiçbir şikâyet olmayan iki Amerikalıyı yakaladı. İşadamının ismi iddianamede gizli tutuldu, Amerikan Adalet Bakanlığı, Hürriyet’e bu konuda bilgi verilmeyeceğini açıkladı. Ancak geçen hafta tutuksuz yargılanmasına karar verilen zanlılardan birinin şartlı salıverilme belgesinde, zanlının temas kurması yasaklanan isimleri kontrol ettiğimizde olay aydınlığa kavuştu. Türkiye’deki ilk özel hastaneyi kuran Türk vatandaşı Dr. Said Haifawi, parayı zanlılara kendisinin gönderdiğini kabul etti.
ORTADA BİR TERSLİK VA
RHaifawi, ‘hayatında ilk kez’ dolandırıldığını söylerken, şimdiye kadar parasının tek kuruşunu geri alamadığı halde neden mahkemeye gitmediği sorusuna
ise “Çok istedim ama işte, bu büyük olay, kaç milyon
dolar, dediler” diyerek başkalarının kendisini durdurduğunu söyledi. 77 yaşındaki Haifawi’yi 2010’da zanlılarla tanıştıran, sonrasında olayla ilgili Haifawi’yle sürekli temasta olan, İstanbul’da danışmanlık yapan Mehmet Şevki Can (61) ise mahkemeye gidilmemesini şöyle açıkladı: “Said Bey, bana, ‘Ya Şevki ne yapalım’ dedi. ‘Ortada bir terslik var Said Abi, bir şeyler yapmamız lazım’ dedim. Bir şeyler yapmamız lazım ama Amerika’da bir dava açmanın ne kadar zor olduğunu sen biliyor musun? Kaç tane eyalet var. Paranın bir kısmı İngiltere’ye gitti, bu bizim boyumuzu aşar. Yani iyi niyetle biraz beklesek, daha iyi olur gibi bir sürece girdik.”
SURİYE’DE HASTANE YATIRIMI
Haifawi’nin dolandırılmasıyla sonuçlanan olaylar, 2009’da başladı. Suriye’deki iç savaşın patlak vermesinden önce Esad Rejimi’nin ülkedeki sağlık sistemini özel sektör yatırımına açmaya hazırlandığı sırada Türkiye’de de 1989’da ilk özel hastane International Hospital’ı kuran Haifawi, Suriye’de bir hastane kurma projesi geliştirdi. Bunun için Suriye’de tanıdığı doktorlarla temas kurdu. Projeyi ilerlettiği bir sırada da, Haifawi’nin görüştüğü Can, Haifawi’ye 2002’de Türkiye’deki bir işkadını aracılığıyla tanıştığı Amerikalı yatırımcı Laura Lee Sorsby’den (62) bahsetti. Ve Haifawi, 2010 başında Suriye’deki hastane projesi için Sorsby’yle beraber çalışmaya karar verdi. Ancak olmadı.
Haifawi o güne kadar 100 bin doların üzerinde para harcadığı halde Can’ın ifadesine göre 2010 Mayıs-Haziran civarında Sorsby Suriye’de bir yatırıma girmeyeceğini söyledi. Fakat ABD’nin Avrupa Ordusu eski komutanı emekli Orgeneral Wesley Clark, eski Arkansas Valisi Jim Guy Tucker gibi Clintonlara yakın isimlerle kurduğu ilişkiler ve bu kişileri Haifawi’ye de takdim etmesiyle kısa zamanda Haifawi’nin güvenini kazanan Sorsby’nin asıl hamlesi bundan sonra geldi.
GÜÇLÜ POLİTİK BAĞLANTILAR
Zira Sorsby, hastane olmasa da, sahibi olduğu Can Am International şirketi aracılığıyla Haifawi’yle daha büyük yatırımlar için ortaklık görüşmeye hazır
olduğunu söyledi. Ve işte tam bu sırada, Sorsby’nin aralarında Can Am’ın ortağı yaptığı
Mehmet Şevki Can’ın da bulunduğu bir grup yatırımcı ve arsa sahibiyle 2010 Temmuz’unda Ankara’da bir alışveriş merkezi inşa etmek için kurduğu şirket gündeme geldi. Haifawi, tüm bu güçlü sosyal ilişkilerin üzerine, ABN Amro Bankası’ndan alınmış gibi gösterilen, daha sonra sahte olduğu anlaşılan 1 milyar dolarlık teminat mektubunu da görünce kabul etti. Ve Sorsby’yle, Sorsby’nin ABD’den tanıdığı, projeye dahil edilen Kansaslı iaşadamı Nagy Shehata’ya (55) alışveriş merkezi projesinin ilk aşamadaki harcamalarının karşılanması için iki parti halinde 6 milyon
Euro transfer etti. 26 Ekim 2010’da Shehata’nın şirketi Premier Investment Group’a 4 milyon Euro, 10 Kasım 2010’da da Sorsby’nin bir avukatına 2 milyon Euro. İşlem tamamlanmıştı.
FBI, 1 yıl önce temasa geçtiSADİ Haifawi, parayı yollamadan, Shehata ve Sorsby’yle bir sözleşme imzalamıştı. Buna göre alışveriş merkezi inşaatı para transferinin üzerinden iki ay geçtikten sonra başlamazsa, parasını geri alacaktı. Ama iki ay geçti. İki yıl geçti. Para hiçbir zaman geri ödenmedi. Ve Sorsby, Can’ın anlatımına göre beş yıl boyunca her seferinde çeşitli bahanelerle Haifawi’yi geçiştirdi. Parayı geri almak için beş yıldır çaba sarf ettiğini belirten Can, Sorsby’nin şirketi Can Am’da ortak olarak gözükmesini ise “Ereğli Demir Çelik hissesi sahibi olmak gibi. Tek yetkili Laura Hanım’dı” diyerek açıkladı. Tüm çabalar sonuçsuz kaldı. İş mahkemeye de intikal etmediğinden hiçbir ilerleme sağlanmadı. Ta ki geçen seneye kadar. Çünkü Haifawi, dolandırıldığı gerekçesiyle şikâyetçi olmadığı halde, FBI yaklaşık bir yıl önce Haifawi’yle temasa geçti. Olayı araştırmasının ardından da Shehata ve Sorsby’yi bir Türk yatırımcısını dolandırdıkları suçlamasıyla 17 Aralık 2015’te gözaltına aldı. Shehata ve Sorsby hakkında hazırlanan iddianamede, zanlıların aldıkları parayı şahsi harcamaları için kullandıklarının tespit edildiği belirtilerek en az 20 yıl hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Ben şikâyet etmedim
60’lı yıllarda Türkiye’de eczacılık okuduktan sonra İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde sağlık sektöründe yatırımlarda bulunan, 80’lerde de dönemin başbakanı Turgut Özal’ın davetiyle Türkiye’ye gelip ülkenin ilk özel hastanesini kuran Said Haifawi, konuyla ilgili Hürriyet’e şunları söyledi: “Ticari hayatımda her zaman basiretli ve dürüst olmaya çalıştım. Açıkçası bunun hiçbir zararını da görmemiştim ve karşımdakine de bu şekilde güvendim. İşin aslı, güvenim ve iyi niyetim suiistimal edildi. Gönderdiğim bu parayı hiçbir şekilde geri alamadım. Ve yatırım da zaten yapılmadı. Ben şikâyet etmedim. (Şikâyet etmeyi) çok istedim ama işte bu büyük olay, kaç milyon dolar, dediler. Şu an olay FBI’a intikal etti. Tabii ki Türkiye’de de bu işe karışanlar varsa ortaya çıkacak. Ancak duyumlarımız, bu kişilerin başka işlere de karıştığı ve piyasayı büyük meblağlarda dolandırdığı yönünde. Gördüğümüz zarardan dolayı üzgünüz.”
Haifawi’nin adınısaklamaya çalıştılar
AMERİKAN Adalet Bakanlığı, hem Laura Lee Sorsby hem de Nagy Shehata hakkında hazırlanan iddianamelerde Said Haifawi’nin adını gizli tuttu. Olayın
17 Aralık’ta duyulmasında sonra Hürriyet’e bilgi veren
Kansas Eyalet Savcılığı Sözcüsü Jim Cross da, “Sanıklar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Jüri yargılaması 22 Şubat’ta Kansas’ta. Adalet Bakanlığı, sizinle mağdurun ismini paylaşmamızı yasaklıyor” diyerek detay vermeyi reddetti. Ancak mahkeme kayıtlarını incelerken, Sorsby’nin 7 Ocak 2016’daki salıverilme kararında görüşmesi yasak isimlerden birinin Said Haifawi olduğunu fark ettiğimizde, olay aydınlığa kavuştu. Mahkemenin Sorsby’ye Shehata ve Haifawi dışında görüşme yasağı getirdiği diğer iki isim ise Sorsby’nin daha önce avukatlığını yapan ve Can’a göre Haifawi’nin 2 milyon Euro’yu transfer ettiği kişi olan Keith Dunbar ile offshore şirketleri konusunda uzman Perulu işadamı Alejandro Lavalle oldu.
ttanis@hurriyet.com.tr