Güncelleme Tarihi:
PETDER'in ilk çeyreğe ilişkin sektör raporuna göre, küresel ekonomik krizin reel sektörler üzerindeki olumsuz etkileri, 2009 yılı ocak-mart döneminde yakıt ve madeni yağ tüketimlerinin azalmasına neden oldu. Petrol ürünleri arasında en büyük tüketim gerilemesi yüzde 32,2 oranıyla madeni yağda gerçekleşti.
Sektörün dinamosu olan motorin tüketimi, yüzde 5,1 azalarak, toplam motorin tüketimi 3,4 milyon ton olarak gerçekleşti. Motorin tüketiminin özellikle ocak ve kısmen şubat ayında doğal gaz sıkıntısı gerekçesiyle enerji santrallerine yapılan satışlar nedeniyle, sektördeki gerçek daralmayı “bir miktar eksik” yansıttığı tahmin ediliyor.
Endüstriyel ve ticari faaliyetlerin önemli göstergesi olan kırsal motorin (kükürt oranı 50 ile 1000 ppm arasında olan motorin) tüketimi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,3 azalarak, 2,59 milyon metreküpe geriledi, yeni nesil dizel araçların kullandığı düşük kükürtlü motorin yüzde 10,8 arttı.
Rapora göre, son dört yıldır hızlı azalma eğilimindeki benzin tüketimi, 2009 ocak-mart döneminde de yüzde 3,1 ile devam etti. Otogaz LPG tüketimi yaklaşık yüzde 3,7 artışla 457 bin tona ulaştı.
Sektörde en önemli daralma madeni yağ ürünlerinde gözlendi. Sektör raporunda yer alan şirketlerin pazarın yüzde 80'ini temsil eden bilgilere göre, madeni yağ sektörü yılın ilk üç ayında yüzde 32,2 daraldı. Sınai faaliyetlerin önemli göstergesi olan madeni yağ sektöründeki bu daralma, küresel finans krizinin otomotiv sektörüne olan doğrudan etkisi ve madeni yağda artan ÖTV nedeniyle ortaya çıktı. Rapora göre, akaryakıt ve LPG tüketiminin azalmasıyla birlikte sektörden
sağlanan dolaylı vergi gelirleri (ÖTV KDV), yüzde 11,4 azalarak 7,2 milyar lira oldu. Aynı dönemdeki akaryakıt ve LPG'deki toplam işlem hacmi de yüzde 8,7 azalarak yaklaşık 14 milyar lira olarak hesaplandı.
Raporda, 2009 yılı ilk çeyreğinin önemli sektörel gelişmelerine de değinilirken, Rekabet Kurumunun bayilik anlaşmalarındaki grup muafiyetinin 5 yıl ile sınırlanmasına ilişkin kararı ve ulusal marker uygulamasında kanun maddesindeki tanımlamadan kaynaklanan sorunlar, sektörün en önemli gündem maddeleri olarak yer aldı.
TOPLAM OTOMOTİV YAKITLARI TÜKETİMİ YÜZDE 3,9 AZALDI
Eski teknolojiyle üretilmiş araçlarda süper benzine ikame olarak kullanılan katkılı kurşunsuz benzin tüketiminde önceki yıllarda başlayan azalma eğilimi, 2009 ocak-mart döneminde yüzde 43,5 ile devam etti ve ürünün tüketimi, 16 bin metreküp olarak gerçekleşti.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca (EPDK) yayımlanan Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası 2008 Yılı Sektör Raporu ve piyasa verilerinin birlikte hesaplanması sonucunda otogaz LPG tüketiminin 2008 yılı ilk çeyreğine göre yaklaşık yüzde 3,7 oranında artarak, 457 bin ton, dökme, tüplü ve otogazdan oluşan toplam LPG tüketiminin yüzde 4,4 azalarak 757 bin ton olarak gerçekleştiği tahmin edildi.
Yılın ilk çeyreğinde, benzinler, motorinler ve LPG otogazın toplamı olarak ifade edilen toplam otomotiv yakıtları tüketimi, geçtiğimiz yıl aynı döneme göre yüzde 3,9 azalarak, 3,85 milyon ton oldu.
Siyah ürün (fuel oil ve kalyak) tüketimi, 2008 yılı aynı dönemine göre yüzde 0,5 artarak yaklaşık 846 bin ton, benzinler, motorinler, gazyağı, kalorifer yakıtı ve fuel oilden oluşan toplam akaryakıt tüketimi yüzde 3,9 oranında azalarak, yaklaşık 4,24 milyon ton olarak gerçekleşti.
Rapora göre, 2009 yılı ocak-mart döneminde akaryakıt tüketiminden sağlanan dolaylı vergilerin (KDV ve ÖTV) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 oranında azalarak 6,1 milyar liraya ulaştığı, LPG tüketiminden elde edilen dolaylı vergiler toplamının yaklaşık 1,1 milyar lira olduğu hesaplandı.
Akaryakıt (siyah ve beyaz ürünler) tüketim miktarının yüzde 3,9 oranında azalmasına karşılık, akaryakıt sektörünün toplam işlem hacmi yüzde 8,7 oranında azalarak, yaklaşık 11 milyar lira oldu. Bu azalma, petrol fiyatlarındaki düşüşün bir sonucu olarak ortaya çıktı.
“REKABET KURUMU KARARLARI, YILIN HAYATİ OLACAĞINI GÖSTERİYOR”
Raporda yer alan 2009 yılı ocak-mart dönemi genel değerlendirmesinde, 2008 yılı sonunda başlayan küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin, reel sektörleri takiben 2009 yılı başında akaryakıt ve LPG sektörlerinde önemli ölçüde tüketim azalması ve kredi sorunlarıyla kendini gösterdiği belirtildi.
2008'de Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan “Akaryakıt Sektör Raporu”nun, sektörde rekabet ihlali olarak yorumlanacak durumun olmadığı tespitini yaparken, rekabet konusunda mevzuattan kaynaklanan yapısal engellere dikkat çektiğine işaret edildi.
Bu gelişmeleri takiben bu yıl mart ayında Rekabet Kurumunun, intifa veya kira şerhiyle uzun süreli anlaşma yapılan akaryakıt ve LPG istasyonlarının sözleşme sürelerinin rekabet etmeme yükümlülüğü açısından 5 yılı aşamayacağı hakkındaki kararı yayımladığı hatırlatılan değerlendirmede, sektör dinamiklerini derinden etkileyecek olan bu karara ilişkin gerekçeli kararın ve uygulama kılavuzunun, Rekabet Kurumunca yayınlanmasının beklendiği ifade edildi.
Dünyadaki ekonomik krizin, Türkiye üzerindeki olumsuz etkilerin giderek daha da derinleştiği bir dönemde 2009 yılının ilk aylarında daralmaya devam eden iç talep ve Rekabet Kurumunun uzun süreli intifa ve kira sözleşmeleriyle ilgili kararlarının, 2009 yılının sektör açısından son derece önemli ve hayati bir yıl olacağını gösterdiği vurgulandı.
“SEKTÖRDEKİ DARALMA RAKAMLARA YANSIYANDAN FAZLA”
Raporda, 2009 yılı ocak-mart dönemi sektördeki gelişmelere değinilirken, 2007 yılında uygulamaya başlanan ulusal markerın, gelinen aşamada kaçak ve kayıt dışı sorunların önlenmesinde ciddi ve yararlı bir araç olarak önemli katkı sağladığı belirtildi.
Yaşanan tecrübeler ışığında sadece ulusal marker seviyesine dayalı kaçak petrol tanımlamasının sorunlara ve tamamen yasalara uygun olan bazı akaryakıtların kaçak olarak adlandırılmasına yol açabildiğinin görüldüğüne işaret edilerek, şöyle denildi:
“2008 yılında yapılan saha denetimleri sırasında denetimiyle görevli resmi personelin saha denetim cihazlarıyla yaptığı ölçümlerde rafineri ve dağıtıcı terminallerinde alınan olumlu sonuçlar, resmi tutanak altına alınmış olması ve bu tutanaklar doğrultusunda ticari faaliyet devam ettirilmiş olmasına rağmen birkaç ay sonra şahit numuneler üzerinde yapılan ikinci testlerin farklı sonuç vermesi, sektörde bu konudaki endişelerin haklılığını ortaya koymaktadır. Bu ve benzeri sorunların rafineri ve dağıtım şirketlerinin hemen tamamında yaşanmış olması sadece marker seviyesine dayalı bir kaçak petrol tanımlamasının sektörde ciddi sorunlara yol açacağının önemli bir göstergesidir. Bu nedenle Petrol Piyasası Kanunundaki kaçak petrol tanımının tek başına ulusal marker seviyesine dayalı olmaktan çıkarılıp ilave deliller ile güçlendirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.”
Raporda, 2005 yılından itibaren başlayan liberalleşme sürecinde petrol ve LPG piyasalarında büyük gelişmeler sağlandığı görüşüne yer verilerek, özellikle kaçak ve kayıt dışı faaliyetlere ilişkin alınan tedbirler sonucunda kayıt dışında önemli azalma görüldüğüne dikkat çekildi.
Kayıt dışıyla mücadele amacıyla oluşan mevzuat yoğunluğunun operasyonel anlamda zorluklar yarattığına değinilen raporda, bu açıdan süreç değerlendirildiğinde, özellikle ithalat sürecinde yaşanan gecikmeler nedeniyle önemli maliyetlerin ortaya çıktığı kaydedildi.
Son 4 yıldır büyüyen ve 2008 yılında duraklayan otomotiv yakıtları pazarının 2009 yılı ilk çeyreğinde daralmaya başladığı ve bu daralmanın 2009 yılının en azından ikinci çeyreğinde de devam edeceği tahmin edildiği vurgulanan raporda, şu değerlendirmeye yer verildi:
“2009 yılı ilk üç aylık döneminde küresel finans krizinin Türkiye'ye etkilerinin reel sektörlerde yoğun olarak hissedilmeye başlamıştır. Reel sektörlerdeki yavaşlama da doğrudan akaryakıt tüketimini etkileyerek benzinlerde yüzde 3,1, motorinlerde yüzde 5,1 daralmaya neden olmuştur. Son yıllarda sürekli artan, 2008 yılında bir önceki yıl ile aynı düzeyde kalan toplam akaryakıt tüketimi 2009 ocak-mart döneminde yüzde 3,9 azalmıştır. Bu azalma büyük ölçüde küresel ekonomik krizin petrol sektörü üzerindeki olumsuz etkisi olarak yorumlanmaktadır. Diğer taraftan, ocak ve şubat aylarında enerji santrallerine doğal gaz kesintisi nedeniyle yapılan motorin ve fuel oil satışları nedeniyle sektördeki gerçek daralmanın rakamlara yansıyandan daha fazla olduğu ifade edilmelidir. Enerji santrallerinde doğal gazın yerine tüketilen motorin ve fuel oilin etkisinin dikkate alınması halinde ise gerçekte toplam motorin tüketiminin yüzde 6-7 dolayında, toplam akaryakıt tüketiminin ise yüzde 5-6 aralığında azalmış olacağı tahmin edilmektedir.”