Güncelleme Tarihi:
Yavaşoğlu, sektörün çeşitli dönemlerde krizlerden geçmesine karşın ayakta kalmayı başardığını belirtti.
Yavaşoğlu, sektörün genel durumuna ilişkin, şu bilgiyi verdi: "Türk giyim sanayii, dünya giyim ihracatçıları sıralamasında 5. sırada yer alıyor. 10 yıl içinde 4 kriz geçirmesine rağmen, ihracatını 3'e katlayan sektör, aynı dönemde pazar payını binde 3'ten yüzde 4.5'a çıkarmasını bilmiştir.
Yatırımlarını yüzde 300 artırmıştır. Yine son 10 yılda istihdamını yüzde 100'den fazla artırmıştır. Avrupa Birliği'nin hazır giyim tedarikçileri sıralamasında, Çin'den sonra 2. ülke Türkiye'dir."
Türkiye'nin ihracatı içinde, hazır giyim ihracatının payının yüzde 28.5 olduğunu kaydeden Yavaşoğlu, şöyle konuştu: "Kalkınması için dış girdiye bağımlı olan ülkemizde, döviz girişinin önemi artarak devam ederken, tekstil ve konfeksiyon sektörü her yıl yaklaşık 10 milyar dolar döviz girişi sağlamaktadır.
TEKSTİLİN İMALAT SANAYİ İÇİNDEKİ PAYI
Tekstil ve hazır giyim sektörlerinin toplam imalat sanayii içindeki payındaki yüzde 30.60'tır. 3 milyon civarında insan, doğrudan ya da dolaylı olarak tekstil konfeksiyon sektöründe istihdam edilmektedir.
Bu rakam işsizliğin hızlı nüfus artışına bağlı olarak çok yüksek düzeye ulaştığı ülkemizde, sektörün sadece ekonomik değil, sosyal boyuttan da büyük önem taşıdığını göstermektedir."
Yavaşoğlu, tekstil ve konfeksiyon sektörünün gösterdiği hızlı gelişmeye paralel olarak ödediği vergilerle de, kamu harcamaları için kaynak sağlayan önemli bir sektör konumununda olduğunu belirtti.
Yavaşoğlu, sektörün uluslararası rekabette güçlü ve zayıf olduğu yönleri konusunda da şu bilgiyi verdi: "Türk giyim sanayiinin avantajları hızlı teslimat, pazara yakınlık, çevre bilinci, geniş ürün yelpazesi, eğitilmiş girişimci ve yönetici, koleksiyon hazırlıkları, tekstil ve terbiye sanayiinin gelişmiş olması, standardizasyon, haberleşme ve ulaşımda altyapı gücüdür.
Dezavantajları ise güçsüz sermaye yapısı, yüksek faiz, ülke finans kaynaklarının yetersizliği, yüksek işgücü maliyeti, yüksek gelir vergisi ve sigorta primi, istihdamın teşvik görmemesi, eğitilmiş işgücü yetersizliği, kaliteli hammaddenin iç piyasadan tedarik yetersizliği, pahalı enerji, Türkiye'de büyük alıcı ofislerinin yetersizliği, pahalı haberleşme ve ulaşım, elektronik ticaret alyapısının yetersizliği, makinelerin yenilenmesi gereksinimi, markalaşmamak ve ülke imajının zayıflığı olarak sıralanabilir."