Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’de inşaat, enerji ve havacılık alanlarında faaliyet gösteren Senas Group’un patronu Fahrettin Tanınmış, Yıldız Teknik mezunu bir elektrik mühendisi olarak yıllarca memurluk, Karadeniz Teknik’te öğretim üyeliği yaptı. Başta Doğu Anadolu olmak üzere ülkenin bir çok yerinde enerji nakil hatları taahhüt projeler tamamladı. Türkiye’nin ilk rüzgar santrallarınının uygulama projelerini hayata geçirdi. Beton elektrik direkleri ve prefabrik sistemler üretti. İnşaat sektöründe de sanayi yapıları ve lojistik binalarda uzmanlaştı. Yenilenebilir enerjiye de merak saran Fahrettin Tanınmış, enerji üretmek için çaba harcarken, ağır bürokrasiyle karşılaştı. 2.5 yıl lisans beklemekten sıkılan Tanınmış, Almanya’da ‘solar sistemleri’ incelemek için gittiği bir fuarda Alman Enerji Ajansı’nın standında ‘sıfır bürokrasi yüzde 90 mali destekli’ proje imkanı keşfedince bu ülkede güneş santralı kurma kararı aldı. 2 ay 10 günde ilk güneş santralını Doğu Berlin’de kuran Tanınmış, şimdi aynı bölgede ikinci santral için projeleri tamamlamak üzere. Senas Group geçen yıl 40 milyon lira ciro yaptı ve şu anda Libya başta olmak üzere inşaat işinde yurt dışında yeni projelerle ilgileniyor.
Okurken ticarete başladı
Fahrettin Tanınmış, şöyle başlıyor anlatmaya: “Trabzonluyuz ama ben Fındıkzade’de doğdum, büyüdüm. Babam Ali Rıza Bey Türkiye’nin ilk tekstil mühendislerinden biriydi. 1948’de devlet 2 kişiyi tekstil mühendisi olmaları için birini Rusya’ya, ötekini İngiltere’ye göndermiş. Babam İngiltere’ye giden öğrenciydi. Kendisi devlet bursu ile okudu ve 20 yıl kadar mecburi hizmet kapsamında İstanbul’da kurulan Tekstil Sanat Okulu’nda hocalık yaptı. Ben de küçük yaşta İstanbul şartlarında ticarete başladım. Yıldız Teknik’te akşam bölümünde elektrik mühendisliği okudum. Orada okurken, Kocamustafapaşa’da bir elektrik-züccaciye dükkanı açtım. Okul bitinceye kadar bu dükkanı işlettim. Elektrik mühendisi olunca da TEK’te çalışmaya başladım. 1975’te de Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldum. 1980’e kadar devam ettim. Anarşinin zirve yaptığı, sınıfta Jandarma’yla beraber ders yaptığımız günlerde de üniversiteyi bıraktım ve kendi adıma taahhüt işlerine başladım.”
İş hayatına atılınca 10 yıl kadar Doğu Anadolu’da Van, Muş, Bitlis, Hakkari dağlarındaki köylere elektrik hatları çektiklerini anlatan Fahrettin Tanınmış, “Van’dan başlayıp gölün etrafından tekrar Van’a dönen bir hat kurduk mesela. 1990’da orada da ortam bozulunca İstanbul’a geldim” diyor. Tanınmış, şöyle devam ediyor: “Her şey ana işimizin bir parçası olarak ekleniyordu. Sonra büyük endüstriyel binalar inşa etmeye başladık. Bu konuda son olarak lojistik merkez inşaatlarında uzmanlaştık. Hatta kendimize de 30 milyon dolarlık bir yatırımla Gebze’de bir lojistik merkez kuruyoruz. Demir Sabancı için 60 bin metrekarelik, DHL’e 80 bin metrekarelik lojistik merkezler kurduk. Bu alanda uzmanız ve bugüne kadar 200 bin metrekarelik inşaat tamamladık.”
Uçmaya başladım 4 uçak alıp pilot okullarına kiraladım
SENAS Group Başkanı Fahrettin Tanınmış, bir başka ilginç girişimini şöyle anlattı: “Küçük yaştan beri uçma merakım vardı. 2000 senesinde pilotluk eğitimi aldım ve uçmaya da başladım. Bu sektördeki insan kaynağı açığını yakında gördüm. Özellikle de pilot açığı çok büyük problem. Ancak ne yazık ki 6-7 tane pilot yetiştiren okul var ve hepsi yine devletin koyduğu takozlarlar yüzünden zordalar. Oysa THY’de 350’den fazla yabancı pilot çalışıyor. THY şimdi 120 yeni uçak alıyor ve sadece bunlar için 1600 pilot lazım. Ben de bu konudaki eğitim potensiyeli gördüğüm için eğitim amaçlı 4 uçak aldım ve pilot okullarına kiraladım. Şimdi kendi okulumuz için çalışıyoruz. Bu konudaki bürokrasiyi aşarsak kenid okulumuz olacak.”
Almanya’ya masal gibi bir yatırım hikâyesi
ENERJİ sektörünün her tarafındaki tecrübenin de etkisiyle yenilenebilir enerji alanına girdiklerini söyleyen Fahrettin Tanınmış, şöyle konuşuyor: “Doğu Berlin’de elektrik üretip (500 kilowatsaatlik güneş santralı), Almanya’ya satıyoruz. Bizde yenilenebilir enerjide çok büyük laflar söyleniyor ama bürokrasi geçit vermiyor. Başımızdan masal gibi bir yatırım tecrübesi geçti. 2009 Mayıs’ında Almanya’da bir fuara gitmiştim. Alman Güneş Enstitüsü pavyonuna girdim. Sohbet sırasında ‘burada santral kurabilir miyiz’ dedim. ‘Tabii ki’ dediler. Çok basit bir prosedür anlattılar, önce inanamadım. Türkiye’de 2.5 senedir lisans bekliyordum. 2009’un 20 Eylül’ünde şirketi kurdum, Doğu Berlin’de işi tamamladık. 1 saatte lisansımı verdiler. Şirket kurmakla, elektriği vermem arasında 2 ay 10 gün geçmişti. 3 milyon Euro’luk yatırım oldu. 20 yıl alım garantili, sabit fiyat 42.85 Euro/cent’ten enerji satıyorum. Türkiye’de verdikleri 5 Euro/cent. Bu öz sermaye ile 4 santral daha kurabiliyoruz, her projenin yüzde 90’ı için kredi hazır. İkinci santral için belediyeye ait bir yeri önerdik 1 günde kiralama kararı çıkardılar. Vallahi tek tanıdığım da yoktu.”
Organik içecekle Almanya Rusya ve Çin’de birinci oldu
ORGANİK meyveden sıkma, ekolojik, katkısız meyve suyu üreten Türk firması Elite Naturel, ABD’den Avustralya’ya Japonya’dan Avrupa’ya kadar bir çok ülkeye ihracat yapıyor. Bilinen çeşitler dışında nar, karadut, siyah üzüm, kavun, karpuz, armut, ayva, yaban mersini gibi lezzetlerle Türkiye’nin yanı sıra yurtdışındaki marketlerde de yerini alan Elite Naturel’in yüzde 100 doğal, organik meyveden sıkma ürünleri, bazı Avrupa ülkelerinde de eczanelerde satılıyor. Yılda yaklaşık 5 bin ton üretim yapan firma bunun 2 bin 500 tonunu ihraç ediyor. Elite Naturel Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Eşmekaya, “Organik ifadesi moda oldu. Piyasada organik denilen bir çok ürünün sertifikası yok. İnsanlar organik ürün alırken sertifikasını sormalı” dedi ve şunları söyledi: “ABD’de bir yarışmada kavun suyuyla, Almanya’da nar suyuyla, Rusya’da nar ve karadut suyuyla birincilik aldık. Çin’de inovasyon alanında birinci olduk. Bu yıl Dubai’deki bir yarışmada da nar suyuyla birincilik kazandık. Amerikalılar; nar, armut ve ayva suyunu, Almanlar; karadut ve gül şerbetini, uzakdoğu ülkeleri ise yeşilçay, asai üzümü, yaban mersini karışımlı ürünleri çok seviyor.”
DİĞER HABERLER
Petrol zengini olacak Gana için iş konseyi kuruyoruz
ABD First Lady’si Michelle Obama’nın anavatanı Gana, 2007 yılında keşfedilen 3 milyar varil petrol kaynakları ile dikkat çekerken Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Afrika İş Konseyleri de, Gana’da faaliyetlerini artırmak ve potansiyelden faydalanmak için yeni bir iş konseyi kuruyor. Geçen yıl ağustos ayında ABD Başkanı Barack Obama 400 Amerikalı şirket yöneticisiyle Gana’yı ziyaret etmiş, bölgedeki Amerikalı şirketlerin faaliyetlerinde büyük artış görülmütü. Türk-Gana iş konseyi kurulmasına ilişkin iyi niyet anlaşması DEİK ile Gana Ticaret ve Sanayi Odası arasında imzalandı. DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, “Keşfedilen petrol şu ana kadar kullanılmış değil. Fakirlikle boğuşan halk için yaşam kaynağı olacak. Türk işadamlarını Gana’ya taşıyacağız. Burada yapacak çok iş olacak” dedi.
Danet’e ‘helal gıda’ sertifikası
AFYONLU kırmızı et üreticisi Danet, ‘helal sertifikası’ aldı. Firma bu sertifika ile ihracatını artırmak istiyor. ISO 9001 ve ISO 22000 belgelerine de sahip olan Danet, hayvan kesiminin İslami usullere uygun yapıldığını belgelemenin önemli olduğunu düşünüyor. Danet Genel Müdürü Sait Uluçay, Gıda ve İhtiyaç Malzemeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) tarafından verilen helal gıda sertifikasıyla ‘helal pazarına’ ihracata odaklanacaklarını belirterek, “Danet olarak bugüne kadar zaten kesim ve işleme konusunda, İslami usullere uygun çalışma hassasiyetimizi en üst düzeyde tutuk. Bu sertifika ile de bunu tescil ettirdik. Bundan böyle başta Orta Doğu ve Orta Asya olmak üzere tüm dünya müslümanları ve dini hassasiyeti olan tüketiciler için tercih edilen bir marka olacağız. Sertifikamızı veren kuruluş aynı zamanda Dünya Helal Konseyi’nin de üyesidir” dedi.
20 dönüme altın çilek dikti, 150 gramını 4 liraya satıyor
YAKLAŞIK 5 ay önce AK Parti Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen’in, altın çilekle ilgili açıklamalarını gazetelerden okuyan ve 20 dönüme altın çilek diken Ankara Beypazarı’ndaki çiftçi Durmuş Erdoğan şimdi ürünün 150 gramını 4 liraya satıyor. Erdoğan, “6 bin liraya 32 bin altın çilek fidesi aldım, diktim 1 hafta önce de ürünü toplamaya başladım. 20 dönüm arazideki tüm ürünleri toplamaya başladığımızda günde yaklaşık 100 kilogram altın çilek elde edeceğiz” dedi. Türkiye’de altın çileğin kurusunun uzun süredir satışının yapıldığını ancak sadece bu ürünü bilen kişilerin satın aldığını ifade eden Durmuş Erdoğan şöyle konuştu: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kuruyemişçide altın çilek yemesi, talebi patlattı. Bu ürünün bitkisinin uzunluğu şu anda 2 metreye ulaştı. Ürünün dik tutulması önemli, bunu da tarlaya diktiğimiz demir ve kerestelere bitkiyi bağlayarak yapıyoruz. Alttan başlayarak yetişen ürünleri topluyoruz ve tarlada özel 150 gramlık ambalajı 4 liraya satıyoruz. Sanıyorum seneye çok sayıda çiftinin umudu olacak. Çünkü ben bu ürünü diktiğim zaman ilçede kimse ilgilenmezken şimdi herkes bu ürünü araştırıyor. Ancak bu ürünün nisan ayında dikilmesi gerekir ki temmuz ayı sonunda başlayan hasadı, kasıma kadar alabilelim.”
İtalyan gastronomi öğrencileri Karaköy Güllüoğlu’nu inceledi
KARAKÖY Güllüoğlu, gastronomi turizminde önemli bir durak oluyor. Karaköy Güllüoğlu’nu, İtalya’da Bra’da bulunan Slow Food’a bağlı “Universita Delle Scienze Gastronomiche” öğrencileri de ziyaret etti. Baklavanın inceliklerini ve sırlarını öğrenmek için Karaköy Güllüoğlu üretim tesisini ziyaret eden İtalyan gastronomi öğrencieri, Nadir Güllü’den, İstanbul’daki yemek kültürünü, baklavada kullanılan hammaddelerin özelliklerini, üretim safhasından çatala kadar hikayesini dinledi. Aralarında Alman, Avustralyalı ve Amerikalılar da bulunan çoğunluğu İtalyan 14 kişilik öğrenci grubunun lideri Charles Clover, “Bir çok ülkenin yerel lezzetlerini keşfetmek üzere geziler ve staj organizasyonları tertip ediyoruz. En renklisini Karaköy Güllüoğlu’nda yaşadık. Baklavacılık hakikaten çok zor ve itina isteyen bir meslek. Bu kadar lezzetlisini yapabilir miyiz, bilemiyoruz” dedi. Nadir Güllü de, “Lezzetlerimizi keşfedip, deneyen ve araştırmalar yaparak yazılar yazan, belgesel filmler çeken yabancıların sayısında ciddi artışlar var” diye konuştu.