Güncelleme Tarihi:
Kızıldağ, yaptığı açıklamada, turizm sektöründe ziyaretçi sayısı ve gelir anlamında gerilemenin devam ettiğini söyledi.
Bütün planları yürürlüğe koyduklarını dile getiren Kızıldağ, "Sezonun başında düşündüğümüz kayıplar verilecek gibi. Umarım temmuz ayı itibarıyla kayıplarımızın en azından bir kısmını telafi edilebilecek bir ortama gireriz." diye konuştu.
Kızıldağ, otellerdeki doluluk oranları ve gecelik fiyatların otele ve bölgeye göre değiştiğini, fakat geçen yıla göre doluluk oranlarında bir gerileme olduğunu kaydetti.
Erken rezervasyonla indirim sürelerinin uzatılmasından, fiyatların belli bir düzeyde tutulmasına kadar pek çok aksiyonların yapıldığını vurgulayan Kızıldağ, "Sektörün canlı kalması ve aktif olması yan sektörler açısından çok önemli. Sektörü canlı tutmak için elimizden geleni yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Turizm sektörünün aktörlerinin çok dinamik olduğunu, çok hızlı hareket ettiğini ve hızlı kararlar alabildiğini anlatan Kızıldağ, "Ancak hakikaten bizlerin elinde olmayan sebeplerle buralara geldik. Şartlar değişirse hızlı bir toparlanma olabilir, ama şu andaki kayıp önemli." şeklinde konuştu.
"AVRUPA'DA KARARSIZ BİR KİTLE VAR"
Kızıldağ, devletin, turizm sektörünün canlanması için tanıtım kampanyalarından uçak desteğine, tur operatörlerine kadar sektöre azımsanmayacak bir destek verdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Avrupa'da hala tatilde nereye gideceğine karar vermemiş kararsız bir kitle var. Bence şu anda ana hedefimiz bu kitleyi tekrar Türkiye'ye getirmek
olmalı. 1-1,5 aylık bir sakin döneme ihtiyacımız var. Bu sakin dönemde de Türkiye'yi dünya medyasında farklı özellikleriyle öne çıkarmak lazım. Kültürüyle, Anadolu'da yaşayan farklı inançlarla, gastronomiyle...vs farklı birtakım tanıtımlarla ön plana çıkarmak lazım."
Bu arada, bazı basın yayın organlarında yer aldığı gibi otel satışlarında bir patlama olmadığını, ekonomide alım ve satımların her zaman yaşanabileceğini ifade eden Kızıldağ, "Bu tür ticari faaliyetler her dönemde olabilir. Bu tür dönemlerde daha fazla olur. Dünyanın her yerinde bu böyle. Önemli olan bir malın el değiştirmesi değil, değerin kaybolmaması. Yani bir ürün 10 değer yaratıyor, satıyorsunuz ve yine 10 değer yaratıyorsa sıkıntı yok. Bu bende olsun, sende olsun önemli değil. Değer kaybediyorsa sorun." değerlendirmesinde bulundu.