Güncelleme Tarihi:
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü yaptığı toplantıda, “İstanbul turizmi için fırsatlar nelerdir? Tehditler nelerdir? Turizmde yeni arayışlar neler olacaktır? Sürdürülebilir Turizm Yönetimi nasıl olmalıdır” gibi konular gündeme geldi.
Umut Oran: Turizm, Türkiye’nin yüz akıdır
Türkiye’nin tanıtımında turizmin önemli bir rol oynadığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, şunları söyledi:
“Turizm, Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biridir. Sektörün bir araya gelerek ileriye yönelik görüşlerini paylamasından büyük mutluluk duydum. Sektör temsilcilerinin, birliklerin, derneklerin, sivil tolum kuruluşlarının, yönetimde olan arkadaşlarımızın bir araya gelerek görüşlerini paylaşması, demokrasimizin gelişmesi için de çok önemlidir. Örgütlü toplum olduğumuzda demokrasimiz gelişir, adil rekabet ortamı oluşur. Böylece, ülkemizde zenginlik, mutluluk, refah artar. Turizm, Türkiye’nin yüz akıdır. 2010 yılında, ülkemize 28 milyon turist gelip, 20 milyar dolara yakın döviz girdisi bıraktı. Elbette, turizmde yapacağımız daha çok işler var. 2023 yılı vizyonunda, 50 milyon turist, 60 milyar dolar gelir hedefi bulunuyor. Bunu yakalamamız için, turizmde kümelenme çalışmalarını gerçekleştirmeliyiz” dedi.
Serhan Süzer: İstanbul’da, taksiler yeniden yapılandırılmalıdır
Turistin uçaktan indikten sonra, ilk olarak taksiye bindiğini ve zaman zaman bindikleri taksilerde sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Süzer Holding İcra Kurulu Üyesi Serhan Süzer, şunları söyledi:
“Turizmi, talep ve arz olarak 2 başlığa bölebiliriz. İstanbul’a olan talep noktasında, bu yıl 8 milyona yakın turisti ağırlayacağız. Kent olarak, 20 ile 25 milyon turisti ağırlayacak kapasitemiz bulunuyor. Özetle, kente olan talebin sürdürülebilirliği noktasında, sistematik bir tanıtım-pazarlama ağı yaratılmalıdır. Destinasyonların markalaşmasına, büyük önem verilmelidir. İstanbul, Kapadokya, Mardin gibi markalaşacak çok güzel destinasyonlarımız vardır. Arz tarafında ise, turizme yönelik yeni ürünler çıkarılmalıdır. İstanbul’a geldiğinde Tarihi Yarımadayı gezen bir turiste, başka ürünler de sunulmalıdır ki, bir daha kente gelmeyi gündemine alsın. Sorunlara baktığımızda basit gibi gözüküyor ancak, bu kentteki en büyük sorunlardan biri taksici sorunudur. Uçaktan inen bir turist, ilk önce taksiye biniyor. Zaman zaman yaşadıkları sıkıntılar da, ülkemiz imajına büyük zarar veriyor. Bu nedenle kentteki taksiler, yeniden yapılandırılmalıdır” dedi.
Faruk Boyacı: Yükselen pazarları nasıl yönetmeliyiz, bu konuda stratejileri hazırlamalıyız
Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkan Yardımcısı Faruk Boyacı, şunları söyledi: “Anadolu’da şıkır, şıkır oteller yapılıyor. Turizmin böylesine iyi gittiği bir dönemde, teşvik gerektiğini düşünmüyorum. Önümüzde yükselen bir Hindistan ve Asya-Pasifik ülkeleri turizmi var, ona paralel olarak da durağanlığa geçecek bir Avrupa ülkeleri gözüküyor. Bu süreçte, pazarı nasıl çeşitlendireceğiz, ona bakmamız lazımdır. Önümüzdeki süreçte, bizi bekleyecek en önemli yapısal sorunlardan birisi de, havalimanı kapasitesi yetersiz olabilir” diye konuştu.
Sevda Yılgaz: İstanbul Açık Hava Müzesidir
İstanbul’un bir Açık Hava Müzesi olduğunu kaydeden Antik Hotel Genel Müdürü Sevda Yılgaz, şunları söyledi:
“Turizm, son yıllarda Türkiye’nin çok başarılı olduğu alanlardan birisidir. Öncelikle turizmde cesaretli yatırımcılara teşekkür ederken, insanla başlayan ve insanla biten bu süreçte, kalifiye insan kaynağının önemi çok büyüktür. Hizmeti ön plana çıkartacak, kalifiye insan kaynağımız olmalıdır ve hizmet eden insan kaynağımızın da mutlu olması gerekir, zira turizm mutluluktur. Dünyanın alışagelmiş ürünleriyle turizme doyduğu bir dönemden sonra, çeşitliliği geliştirerek, kentimiz için tarih, kongre, sanat, kültür gibi tüm çeşitliliği sunarak, sürdürülebilir turizm yapabiliriz. Özetle, İstanbul, Roma, Bizans, Osmanlı ile bir açık hava müzesi gibidir. Bu ‘Müze Şehrin’ sokaklarında, küçücük bir tarihi taşı bile koruyup, onları insanların daha rahat algılamasını sağlamalıyız. Tarihi yarımadanın her metrekaresini açık müze olacak şekilde planlarsak, Dünya Başkenti İstanbul, tüm Türkiye’nin lokomotifi olmaya devam edecektir. İstanbul’da, yoğunluktan bazı kaybolan değerlerin farkına varamıyoruz. Turizmde alternatifler üreterek, yolumuza devam etmeliyiz. Yoğunluk içinde, değerlerimizi yok etmemeye çaba göstermeliyiz. Mesela, Çemberlitaş tramvay durağı, çok değerli Çemberlitaş Sütununu katletmiştir, başka yer yokmuş gibi tam dibine durak yapılmıştır. Yine, Beyazıt Meydanı Kral Yolu Divan Yolu’dur, bugün otopark halini almıştır ve burada ağaçlar budanmaz, gece ışıklar yanmaz, yürümeye korkarsınız ki, Mercan’a Süleymaniye’ye sahile gidilecek bir aks oluşturur. Ben 25 yıldır sektördeyim. 25 yıldır aynı sorunları konuşuyoruz, önerileri tekrarlıyoruz. Turizmden daha çabuk yapacak bir şey olmayan ülkemizde, umuyorum ki artık daha çabuk yol alırız” diye konuştu.
Bahattin Yücel: İstanbul’un yatak kapasitesi, 250 bine çıkarılmalıdır
Turizmde yükseliş grafiği sergileyen İstanbul’un, yatak kapasitesinin 250 bine çıkarılması gerektiğini anlatan Turizm Araştırmaları Derneği (TURAD) Başkanı Bahattin Yücel, şunları söyledi:
“Son yıllarda, İstanbul turizmi ciddi bir yükseliş grafiği çiziyor ve bu yükseliş önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecektir. Kentin, şuan 100 bini geçen yatak kapasitesinin, önümüzdeki yıllara ilişkin 250 bine çıkarılması lazımdır. Bu da, ilave 150 bin yeni yatak demektir. Yatırımlardaki negatif konu, arsa maliyetinin bu denli yüksek olduğu bir ortamda, yapılacak tesislerde, yatırımın geri dönüş süresinin uzun olmasıdır. Diğer bir konu da, turistler ülkemize ağırlıklı olarak havayolu ile gelmektedir. Bu nedenle de, turizm açısından, havayolu ulaşımı çok önemlidir. Örneğin, Atatürk Havalimanı’nın büyüyecek bir kapasite alanı yoktur, Sabiha Gökçen Havalimanı ise henüz kapasitenin üzerine çıkmadı. Özetle, artan turist sayısına paralel olarak, havalimanı kapasitemiz yeterli olmalıdır. Türk turizmini değerlendirdiğimizde, belgeli belgesiz 1.2 milyon yatağımız bulunuyor. Bu yatakların %70’i, Antalya ve Muğla civarında yer alıyor. Aslına bakarsanız Türkiye, batı ülkelerinin ekonomik sıcak tatil bölgesi rolünü üstlenmiştir. Bizler, turizmde acaba gelen sayısını mı arttırmalıyız?, geliri mi arttırmalıyız?, bu konuyu da iyice değerlendirmeliyiz. Deniz, güneş, kum turizm üçgenini yanı sıra, turizm çeşitliliğini arttırmaya devam etmeliyiz. Bir de global pazarlardaki olası krizleri göz önüne alarak, yoğun olarak birkaç ülke ve pazarlar yerine, dünya genelinde hedeflediğimiz pazarlardaki tanıtımlarımızı arttırmalıyız” dedi.