Güncelleme Tarihi:
Turhan, dünya ekonomisinde 1990'lı yıllardan bu yana gelişmekte olan ülkelerin gelişmişlerden daha hızlı büyüdüğü bir ortamın bulunduğuna ancak geçen yıl gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının ABD'nin büyüme hızının altında kaldığına dikkati çekti. Gelecek dönemde ülkelerin büyümeyle ilgili performanslarıyla birbirinden ayrışacağına ifade eden Turhan, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde ihtiyaçlarını dikkate alacak şekilde ekonomik kurumlarında yeniden yapılanmaya gitmek durumunda olduğunu vurguladı.
Turhan, İngiltere ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde küresel kriz sonrası birçok kurumun yapısında değişiklikler yapıldığını, fonksiyon ve görevlerinin yeniden tanımlandığını, Türkiye'nin de tecrübelerden faydalanması ve benzer bir yapılandırmayı hayata geçirmesi gerektiğini dile getirdi.
"Ekonomik programımızın merkezine büyümeyi koyarak, yaklaşım biçimimizi kapsamlı biçimde gözden geçirerek yapısal reformlarla desteklenmiş bir yeni ekonomik programla milletimizin karşısına çıkmalıyız" diyen Turhan, serbest piyasa etkinliğinin artırılmasını ve devlet-özel sektör ilişkisinde yeni seçeneklerin değerlendirilmesini öngördüklerini kaydetti. Turhan, "Devletin özel sektöre sadece pasif değil, aktif destek sağladığı, kalkınma bankacılığının, yatırım bankacılığının, sermaye piyasalarının yatırım finansmanda daha önemli roller oynadığı, devlet-özel sektör iş birliğinin altyapı projelerinde başarıyla uygulandığı gibi sanayi sektöründe de belli konularda devreye alınacağı bir yaklaşımı mutlaka değerlendireceğiz" diye konuştu.
Merkez Bankasının da İngiltere ve ABD'deki merkez bankalarına benzer şekilde daha güçlü rol oynayacağı bir pozisyon kazanması gerektiğine işaret eden Turhan, ilgili yasada bazı fonksiyonlar tanımlanmış olsa da bunların yoruma açık olduğunu söyledi.
Yasada, Merkez Bankasının fiyat istikrarı hedefiyle çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam politikasına destek olacağının ifade edildiğini ancak fiyat istikrarıyla büyüme ve istihdam arasında çelişki olup olmadığı konusunun tamamen bir yorum meselesi olduğunu savunan Turhan, Merkez Bankasında görev yaptığı sırada 2009-2010 yıllarında proaktif bir anlayışla politikalar belirlediklerini kaydetti.
Turhan, şunları söyledi:
"Gelenekselin, alışılagelmişin, kalıpların dışında, daha geniş bir perspektifle, analitik bir bakışla ve özellikle dünyada merkez bankalarının son yıllardaki gelişmeleri dikkate alarak tanımlama yapılması halinde yasada değişiklik yapılmaksızın Merkez Bankasının yeni Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayabileceğine inanıyorum. Tıpkı İngiltere ve Avrupa merkez bankalarının yaptığı gibi finansal istikrarla fiyat istikrarı arasında dengeyi sağlarken Merkez Bankası'nın daha güçlü ol oynayacağı bir yapıya doğru yol almamız büyük önem taşıyor. Tabii burada geçmişten tevarüs edilen bazı alışkanlıklar, 1990'lı yılların ekonomi mantığıyla oluşturulmuş kalıplar bizi sınırlamamalı, engellememeli.
Merkez Bankasının araç bağımsızlığından taviz vermeden finansal istikrar ve fiyat istikrarıyla çelişmemek üzere büyüme ve istihdamla ilgili rolünü daha güçlü bir şekilde yerine getirebilmesi için araçlarını, kabiliyetlerini ve kapasitesini geliştirebilmeliyiz. Merkez Bankasının araç kapasitesini artırmak, bazı konulardaki esnekliğini geliştirmek için yasal değişiklik yapılması gerekebilir fakat Merkez Bankasıyla ilgili mutlak suretle aklımızda tutmamız gereken şey, Merkez Bankası'nın hem araç bağımsızlığının hem de fiyat istikrarının öncelikli hedefi olduğu hususlarının tartışma konusu yapılmamasıdır. Bunlar sağlandıktan sonra Avrupa Merkez Bankasının gösterdiği esnekliği bizim Merkez Bankamızın da göstermesi hiç kimse açısından bir sorun olarak da görülmemeli."
Turhan, Merkez Bankasının politikalarını uygularken sadece faiz aracını kullanmasının sağlıklı olmadığını, bu araçların artırılması ve para politikasının yatırımcılar tarafından kolay anlaşılır bir pozisyona getirilmesi gerektiğini kaydetti.