Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2001 00:00
ANKARABAŞKENTTE Erdal Sağlam ile birlikte dolaşırken aklımıza takılan soruları ekonomi kurmaylarına yöneltmek fırsatını yakaladık... Önce izninizle genel gözlemimizi aktaralım: Bürokrasi tünelin sonundaki ışığı yakaladığı inancını taşıyor. Herkes için temennimiz hálá alacakaranlık tünelde yeni bir yol kazasına uğramamamız...* * *
Döviz kuru rejiminde Bakan Kemal Derviş'in temmuz ayı sonunda Stanley Fischer'in de katıldığı bir tartışma zeminine gerek duymasının faturası
Merkez Bankası'na çıkıyor. İstanbul Derviş'in de ikircikli bir dengeye oturduğunu düşünerek kurda kontrollü seyrin Merkez Bankası politikasındaki zaafiyetten kaynaklandığına inanıyor.Oysa Merkez Bankası'nın Bakan Derviş'in fikrinden bağımsız politikası belli... Kemal Derviş gögüslediği ağır eleştiriler karşısında ara sıra sendelese de dalgalı kurdan taviz verilmeyecek. Merkez Bankası'nın kura müdahalesinin yeni rejimin oturmasını ve piyasa tarafından benimsenmesini geciktirdiği ekonomi yönetiminin tamamının paylaştığı hákim görüş...Bu gözlükle bakıldığında Merkez Bankası'nın haftada iki gün 60 milyon
dolar satmak yerine, her iş gününde 20 milyon dolarlık ihale açmasını yeni sisteme alıştırma süreci olarak düşünmek mümkün. Yeni ihale sisteminde piyasaya satılan döviz miktarı azaldığı için fiyatın geçici olarak yükseldiği varsayılıyor.Dövizde şimdilik 1 milyon 350-1 milyon 450 bin lira aralığında gözlenen dalga boyunun giderek azalacağı ve bir süre sonra piyasanın oturacağı umuluyor. * * *Ancak gözüken o ki, bütçe hazırlıkları öncesinde ekonomik büyüme kuru geride bırakan gündem maddesi...Kemal Derviş'in gelecek yılki büyüme hedefini yüzde 4 ve üstü olarak ilanı ekonominin bu yılı eksi yüzde 6 dolayında bir küçülmeyle kapatacağı varsayımına bağlı...2002 büyümesinin temeli yine rekabetçi kura dayanacak... Çünkü;Türkiye tekstil ihracatında Güneydoğu Asya ülkelerinin rekabet gücünü yakalamak üzere, portföy yatırımları için Rusya ile kıyaslanacak derecede ucuzladı.Yüksek kur iç piyasada ithal ikamesi aracı gibi çalıştı, yerli üretimine yaradı.Ne var ki ekonomik büyüme talep artışına bağlı olduğuna göre... Talebin ve piyasaların açılması zorunlu olarak bekletilen zamları da beraberinde getirecek... Zam yağmurunun yaratacağı enflasyon baskısı ekonomi yönetimini korkutmuyor desek yalan olur.Büyüme-enflasyon kavşağında yine döviz akımının miktar ve takvimi önemli rol oynayacak. Büyüme motorunun çalışması için gerekli yakıt a) yabancı yatırımla, b) döviz yatırımcısının artık erteleyemeyeceği tüketimi için TL'ye geçip harcamaya başlamasıyla, c) patronların ve bankaların yurtdışındaki kaynaklarını üretim için kullanmaya iknası ile sağlanabilir...(Kemal Derviş ekonomik büyüme için gelecek yıl programın gelir ve gider hedeflerinden taviz verilmeyeceğini aksi halde faizdeki risk priminin yükseleceğini işadamlarına anlattı.)Dolayısıyla büyümenin ön koşulu döviz girişi karşılığında piyasaya sürülecek TL'nin yaratacağı şişkinliğin enflasyonist baskısını da hesaba katmak gerekecek... (Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesine geçme niyeti belki de bu gerekçeyle izah edilebilir.)* * *Buraya kadar sizlere ekonomi yönetiminin kağıt üzerinde tutarlı gözüken oyun planını aktardık...Ancak yazının hemen başında belirttiğimiz gibi geçilen tünelde yol kazasına uğrama riski ortadan kalkmadı...Örneğin gelecek hafta Meclis komisyonunda ele alınacak Anayasa değişikliği konusunda koalisyon partiler arasında varılan uzlaşma kamuoyuna yansıdığı ölçüde sağlam gözükmüyor. Yine bütçe hazırlığı sırasında Derviş ve ekonomi yönetiminin gögüslemesi gereken muhtemel ciddi baskılar endişe yaratıyor... Bu siyasi risklerin yanı sıra IMF pazarlığı her anlamda çetin geçeceğe benziyor.* * *Önümüzdeki sonbahar aylarında Kemal Derviş'in siyasi koordinatlarının tespit ve ilanı da yüksek ihtimaldir. İlk geldiği günlere göre ciddi itibar kaybına uğrayan Derviş'in artık ne yapmayı düşündüğü kadar nasıl yapmayı tasarladığı da dikkate alınırsa potansiyel siyasi gücü ekonomik beklentileri şekillendiren ana kriter sayılacak.
button