Güncelleme Tarihi:
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı ve Eureko Sigorta CEO’su Can Akın Çağlar, Türkiye’deki tüm finansal yükün bankacılığın üzerinde kaldığını, sigortacılığın gelişmesi halinde ekonominin de gelişmesine büyük katkı sağlayacağını söyledi. Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) değerlendiren Can Akın Çağlar, programda, banka dışı finans piyasalarının gelişmesine değinildiğini belirterek, “Bir sigortacı olarak söylüyorum, Türkiye’deki bütün finansal yük bankacılığın üzerinde. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Program’da, bankacılığın dışındaki sektörlerin hızla büyütülmesi gerektiğini açıkladı ki, biz bundan hem heyecan duyuyoruz hem de fırsat olarak görüyoruz” dedi.
MEVDUATI DEVLETE VERİYORUZ
Can Akın Çağlar, toplam finansal büyüklüğün yüzde 88’ini bankacılığın oluşturduğunu, ikinci büyük sektörün de sigortacılık olduğunu ifade ederek, sigortacılığın payının yüzde 4 olduğunu kaydetti. 160 milyar TL aktif büyüklük ile uzun vadeli fon üreten bir sektör olduklarını söyleyen Çağlar, “Elimizde 133 milyar TL fon var ve çoğunluğunu uzun vadeli devlet tahvillerinde, banka mevduatlarında kullanıyoruz. Dolayısıyla mevduat üreten, ülkenin kalkınmasına katkı sağlayan bir sektörüz. Bizim hızlı biçimde büyümemiz lazım” dedi.
Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyüklüğümüz yüzde 4 değil, yüzde 20-25’ler civarında olsaydı; 650 milyar TL fon biriktiriyor olurduk. En son mevduatların toplamı 2 trilyonun üzerinde, aşağı yukarı dörtte birine ulaşmış olurduk. Bizim mevduatlarımızın farkı şu; her an ihtiyaç duymuyoruz, uzun vadeli yatırımlarda kullanıyoruz. Bu da ekonominin kalkınmasına katkı yapıyor. Sadece bizim değil diğer finansal piyasaların da büyümesi lazım. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda görev yaptığım dönemlerde, bütün yükün bankacılığın üzerinde olmaması, paylaştırılması gerektiğini konuşurduk. Banka deyince krediyi biliyoruz, mevduatı toplayıp krediye çeviriyoruz. Türev enstrümanlarını Türk bankacılığının da biliyor olması lazım.”
EKONOMİNİN TEMİNATIYIZ
Can Akın Çağlar, iklim değişikliklerinin yarattığı hasarlara da değinerek, sigortanın toplumsal dayanışma olduğunu ve iklim değişikliğinin yarattığı zararın ancak sigorta ile çözüleceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sigorta, ekonominin sürdürülebilirliğinin teminatıdır. Bugün sigortacılık büyüyemedi, pazar payı sadece yüzde 4 diye eleştiriyoruz ama gayri safi milli hasılanın 35 katı kadar teminat da sağlıyoruz. Benim hep söylediğim bir şey var. Türkiye’nin yaşadığı 2001 krizinin arkasından acaba 99 depremini doğru analiz ettik mi? O dönem, Türkiye’nin üretim üssü olan Adapazarı ve civarında yeterince sigorta kapsamına sahip olunsaydı, yaralar çok daha hızlı sarılsaydı belki de 2001 krizine girmeyecektik. Bizim artık katastrofik risk dediğimiz sellere, depremlere önem vermemiz gerekiyor.”
‘YENİ SİGORTA PROGRAMI’
CAN Akın Çağlar, Yeni Ekonomi Programı’nın açıklandığı şu günlerde ‘Yeni Sigortacılık Programı’ adı altında bir program geliştirmek istediklerini belirterek, şunları söyledi: “Bunun için yol haritamızı belirledik. Ekim ayında sonra kamunun, reel sektörün, Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin de katılacağı büyük bir arama konferansı yapacağız. Hem bireysel emekliliği hem de diğer sigortaları konuşacağız. Yeni Sigortacılık Programını ki, bunun adına da YSP diyebiliriz, ortaya koyacağız. Bunun için de yoğun çalışıyoruz, çıktılarını yılsonuna doğru paylaşmaya başlarız. Sigorta sektörünü büyütmek zorundayız, çünkü yüzde 4’lük pazar payı bize yakışmıyor.”
BES’TE BARDAĞIN YARISINI DOLDURDUK
Can Akın Çağlar, Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) otomatik katılım uygulamasına da değinerek, şu açıklamaları yaptı: “Otomatik BES’te gelinen noktayı çok da küçümsememek lazım, ben başarı olarak görüyorum. Sistemden yüzde 60-65 gibi çıkışlara bakıp moralimiz bozuluyor ama Türkiye’de hiç olmayan bir şeyi yaptık, bardağın yarısını doldurduk. 86 milyar TL’lik tasarruf biriktirdik, 7 milyon insanımız tasarruf alışkanlığına kavuştu. Ama bizim bazı şeyleri de zorlamamız lazım. Zorlanmazsak tasarruf etmiyoruz. Bizim otomatik BES’i bir şekilde zorunlu yapmamız lazım ki, toplum tasarruf etsin. Üç yıl çıkılmaması gerekiyorsa gerçekten de çıkılmasın.”