Güncelleme Tarihi:
Domuz kaynaklı olarak dünyada birkaç ülke tarafından üretilen ve gramı 170 dolar olan hayvan kaynaklı kemik tozunun, oluşturulan konsorsiyumla Türkiye'de üretilmeye başlanmasıyla hem milyonlarca doların ülkede kalması sağlanacak hem de "helal" standartlara sahip olması sayesinde başta İslam dünyası olmak üzere çok sayıda ülkeye ihracat yapılacak.
DTİ İmplant Genel Müdürü Talat Buğur, yaptığı açıklamada, kemik tozunun tedavi sürecinde kemik yetersizliği olan bölgelerde doku oluşturmak amacıyla kullanılan bir materyal olduğunu söyledi.
Kemik tozunun özellikle diş hekimliği, ortopedi-travmatoloji, beyin ve omurilik cerrahisi gibi kemikle ilgili alanlarda sıklıkla kullanıldığı bilgisini veren Buğur, "Kemik tozları insan kaynaklı, hayvan kaynaklı ve sentetik olarak üretilebilmektedir. ABD ve sadece birkaç AB ülkesinde hayvan kaynaklı üretim mevcut olup, hayvan kaynaklı üretimin yüzde 95'i domuzdan elde edilmektedir." diye konuştu.
Buğur, 2014 yılı için dünya kemik tozu pazarının 2,35 milyar dolar olduğuna ve 2023 yılında bu pazarın 3,48 milyar dolara ulaşmasının öngörüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Hayvan kaynaklı kemik tozunun ortalama pazar fiyatı gram başına 170 dolar civarındadır. En çok kullanım ABD ve AB ülkelerindedir. Nedeni ekonomik olarak pahalı olması. Bizim geliştireceğimiz ve üreteceğimiz ürünlerle ve özellikle domuz yerine dana kullanımıyla Müslüman ülkelerdeki kullanımı artacaktır."
"TÜRK VE İSLAM DÜNYASI BATI'YA BAĞIMLILIKTAN KURTULACAK"
Türkiye'nin önderliğinde Almanya, Hollanda, Fransa ve İsviçre'deki ortaklarıyla işbirliği yaptıklarını vurgulayan Buğur, "Yüksek teknoloji transferi yaparak dana kaynaklı üretim son teknolojiyle yapılacak olup, gerek ülkemiz gerekse tüm İslam dünyasını bağımlılıktan kurtaracağız." ifadelerini kullandı.
Buğur, helal kemik tozunun üretimine 6 ay içerisinde başlamayı ve 1 yıl içerisinde piyasaya girmeyi hedeflediklerini belirtti.
Üretimin, Avrupa'nın en büyük dental implant (diş implantı) fabrikalarından birisi olan DTİ'nin TÜBİTAK Marmara Teknoloji Serbest Bölgesinde bulunan fabrikasında yapılacağını aktaran Buğur, şunları kaydetti:
"Bizim yüksek teknoloji transferiyle geliştirip üreteceğimiz ürünün şuan piyasada var olanlardan çok daha kaliteli ve farklı bir ürün olacağı inancını uluslararası partnerlerimizle birlikte paylaşmaktayız. Ürünlerin yerlilik oranı yüzde 98'dir. İlk etapta yıllık üretimimiz 50 milyon dolarlık satış bedelini karşılayacak kapasitede olacaktır. Kalite/fiyat oranı en önemli avantajımızdır."
"MİLYONLARCA DOLAR KASADA KALACAK, İHRACAT ARTACAK"
"Bir avucu yarım milyon lira olan ve tamamı ithal edilen bu teknolojik ürünü ülkemizde üreterek milyonlarca doların kasada kalmasını sağlayacak, ihracatı arttıracak ve cari açığın kapatılmasına katkıda bulunacağız. Sadece Türkiye değil, tüm İslam dünyası dışa bağımlılıktan kurtulacak." diyen Buğur, milyarlarca dolarlık pazarı olan bu ürünle ilgili olarak bundan sonra dünya pazarında Türkiye'nin de yer alacağını ve dünyada söz sahibi olacağını vurguladı.
Buğur, burada önemli bir diğer konunun da konsorsiyumdaki ülkelerin Türkiye'ye gerek ekonomik gerekse stratejik açıdan güvenmelerinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Buğur, TÜBİTAK'ın bu projeye baştan sona destek olduğunu dile getirerek, şunları bildirdi:
"TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü ile hem Ar-Ge hem de testlerle ilgili işbirliği içerisindeyiz. Ayrıca, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin'in desteğiyle TÜBİTAK MARTEK Başkanı Orhan Çömlek'in katkılarıyla fabrikamızın fiziksel koşulları hemen tamamlanmıştır. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurum Başkanı Sayın Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar'ın desteğiyle yerli imkanlarla ve yüksek teknoloji kullanılarak üretilecek ürünümüzün hızlı bir şekilde üretimi ve bakanlıkça kullanımının desteklenmesi için çalışmalar başlatılmış olup, Sağlık Bakanlığı Tıbbi Cihaz Kayıt ve Koordinasyon Dairesi Başkanı Sayın Yalçın Soysal da açılış töreninde bakanlığı temsilen yer almışlardır."