Güncelleme Tarihi:
HÜKÜMETİN, enerji tasarrufu sağlamak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla üzerinde çalıştığı ‘hurda traktör’ teşvik paketinde ‘nesil’ çatışması yaşanıyor. Geçen yıl açıklanan proje ile, Türkiye’de bulunan 1.5 milyonu aşkın traktörün yarıdan fazlası değiştirilecek.
Hükümetin bunun için çiftçilere teşvik vereceği beklentisi ise, traktör üreticilerini bir yandan heyecanlandırırken, bir yandan da, teşvikin nasıl olacağı konusunda bazı kaygıları gündeme getiriyor. Türkiye traktör pazarına 4 yıldır yüzde 50’den fazla Pazar payıyla liderlik eden Türk Traktör’ün Genel Müdürü Marco Votta, “Çiftçiye, verilecek parasal teşvik Türk traktör sektörünün geleceği açısından çok önemli. Eğer paket doğru hazırlanırsa Türkiye, Çin ve Hindistan’ı geride bırakarak dünyanın en büyük traktör ihracatçısı ülke olabilir. Ama eğer yanlış yapılırsa da o zaman küçük üreticiler artacak olan ithalat nedeniyle yok olabilir” dedi.
ÇİN VE HİNDİSTAN’I GEÇERİZ
Kaygılarını kamu yetkililerine aktardıklarını kaydeden Votta, şunları anlattı: “Türkiye’de şu anda ağırlıklı olarak 1 ve 2’inci nesil traktörler kullanılıyor. Üzerinde çalışılan pakette hurda traktörlerin yerine 3’üncü nesil traktör alınması için parasal teşvik verileceği belirtiliyor. Oysa dünya en son teknoloji ürünü olan 4’üncü nesil traktöre geçiyor. Türkiye de ihracatta da avantaj sağlamak için direk olarak en son nesil traktörlerin alınmasını teşvik etmeli. Bu konuda deneyim kazanan Türk üreticiler, halen üçüncü nesil traktör üreten Çin ve Hindistan’ı geride bırakabilir.”
KÜÇÜK ÜRETİCİ DAYANAMAYABİLİR
Avrupa ve ABD’nin 2014’ten itibaren 4’üncü nesil traktörleri zorunlu hale getireceğini belirten Votta, teşvikle ilgili tartışmaların 2013’te başlatılması yönünde ilerlediğini söyledi. Votta, “Teşvik 2013 yerine 2014’te başlatılsın ve en yeni nesil traktörlerin alımı için kullanılsın. Şu anda teşvik ne aşamada bilemiyoruz. Ama umarım, en yeni nesil için kullanılır” diye konuştu. Türk Traktör’ün 59 yıllık bir şirket olduğunu ve Türkiye’nin ilk traktör ihracatını gerçekleştirdiğini hatırlatan Votta, “25 ülkeye ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebiliyoruz. Yeni nesil traktör kullanımının zorunlu hale getirilmesi elbette sektöre büyük katkı yapacak. 600-750 bin civarında traktörün değişmesi gerektiği anlamına geliyor. Ancak bu sürecin çok iyi planlanması gerekiyor. Aksi halde ucuz ithalat artar, gerektiği kadar kapasitesini artıramayan küçük üretici ise dayanamayabilir, yok olabilir” dedi.
Dünya pazarına yön verebilir
ŞU an tartışılan haliyle teşvik paketinin hazırlanması durumunda, ihracat yapan üreticilerin iç pazara eski ve dış pazara yönelik olarak da yeni teknolojiyle üretim yapmaları gerekebileceğini kaydeden Marco Votta, şöyle konuştu: “Türkiye direkt çevreyi en az kirleten, enerji tasarruflu son nesil traktörlerin ülke çapında kullanılmasını teşvik edebilir. 4’üncü nesil dediğimiz en son teknoloji ürünü traktörlerin fiyatı 3-4 bin Euro daha fazla. Ama bu fark zamanla azalacak. Bunu şimdi yapmazsa Türkiye’nin dünya ile arasındaki teknoloji farkı artacak. Oysa Türkiye pazara yön verebilir, dünyada en büyük traktör ihracatçısı ülke olabilir. Hükümetin alacağı karar çok önemli.”
Japonya’ya ilk kez traktör sattık
90’ın üzerinde ülkeye traktör ihraç ettiklerini belirten Marco Votta, “Türkiye’nin ilk ihracat gerçekleştiren traktör markasıyız. ABD’ye de ilk ihracatı biz yaptık. Şimdi de bir ilki daha gerçekleştirerek, Japonya’ya traktör sattık. Geçtiğimiz Ocak ayında ilk satışımızı yaparak, Japonya’ya 400 adet traktör sattık. Japonya gibi son derece titiz bir ülkeye traktör ihraç etmek sektörün geleceği açısından çok önemli. Çünkü Japonlar bu konuda çok titizler. Bu Türkiye olarak bizim geldiğimiz seviyeyi gösteriyor ki bu çok önemli” diye konuştu. Votta, ABD’nin Türk Traktör için en büyük ihracat pazarı olduğunu belirtirken, son yıllarda Afrika’ya olan ihracatlarını da artırdıklarına dikkat çekti. Afrika pazarının yıllık 25 bin adet civarında olduğunu kaydeden Votta, “Bunun yüzde 10’u yani 2 bin 500 adetlik satışı bize ait” dedi.