Güncelleme Tarihi:
Mardin sessiz sedasız kabuk değiştiriyor. Dünün toprak ağaları bugünün sanayicisi kimliğine bürünüyor. Sanayi, kentin tarım ve ticarete dayalı geleneksel iktisadi yapısı içinde kendine her geçen gün genişleyen bir yer açıyor. Şimdiye kadar sermaye birikimini Batı illerinde yatırıma dönüştüren Mardinli ‘‘eve dönüş’’ün ilk işaretlerini veriyor. Kentle duygusal bağı olmayan Batı kökenli yatırımcılar da, sayıları halen bir elin parmaklarını geçmese de, Mardin'in kıpırdanma sürecinde yerlerini alıyorlar.
Mardin'in tarım ağırlıklı ekonomisi, kentin ayakları altında uçsuz bucaksız uzanan Yukarı Mezopotamya ovasının zenginliğine dayanıyor. 1997 sayımına göre, toplam nüfusu 639 bin olan kentte iktisaden faal 212 bin kişi yaşıyor. Bunların yüzde 68'i tarım sektöründe çalışıyor. Kentin toplam arazisinin yüzde 43'ü tarım arazisi olarak kullanılıyor. 385 bin hektarlık bu arazinin sadece yüzde 7.4'ü sulanabiliyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tamamlandığında bu oranın yüzde 45.6'ya tırmanması bekleniyor. Sulanabilir tarım arazisinin böylece 175 bin hektarı aşacak olması, GAP suyunun kente başdöndürücü bir bereket getireceğini müjdeliyor. İsrail'in 400 bin hektarlık sulanabilir arazisiyle tarım üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alması, Mardin'in potansiyelini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Son beş yıl içinde giderek artan sanayi yatırımları, önümüzdeki 8-10 yıl içinde GAP suyunun devreye girmesiyle topraklarından bereket fışkıracak Mardin'in tarıma dayalı sanayide sahip olduğu büyük potansiyelin sağlam temellerini atıyor. Sanayileşmenin temel taşlarını da yıllardır tarlalarında buğday biçerken, bir gün kendi buğdaylarını işleyebilecekleri un fabrikasına sahip olma hayalleri kuran Mardinli çiftçiler oluşturuyor.
Mardin'in TÜSİAD'I MARSİAD
Her 10 sanayiciden 8'inin çiftçi kökenli olduğu Mardin'de toprak sahipliği ve feodal bağlar hala toplumsal yapının temel direği olma özelliğini koruyor. Ancak bu temel direk artık içinden sanayi yatırımlarına yönelen bir kuşak çıkarıyor.
Bunun en iyi örneklerinden biri Duyan aşireti. Aşiret lideri Hacı Şakir Duyan, biz Batı kentlerinde doğanların sadece filmlerde gördüğü ağalık rolünün gerçek hayatta da hakkını veren karizmatik bir kişilik. Öğle yemeğinde Hürriyet ekibi ve yerel sanayicileri ağırlıyor, yemek sonrası ise bir alacak-verecek davasının taraflarını dinliyor. Misafirlerini uğurladıktan sonra da 10 bin dönümü aşan arazisi üzerinde kurulu bir köyde, bir kız kaçırma olayının kan davasına dönüşmesini engellemek üzere yola çıkıyor. Oğlu Şeyhmus Duyan, her ne kadar ‘‘Mardin'in TÜSİAD'ı’’ MARSİAD'ın başkanı olsa da babasının yanında sofraya oturmuyor. Yer sofrasında oturan babasının hemen ardında ayakta durarak saygısını ifade ediyor.
Mardin'de toplumsal hayata damgasını vuran aşiret ritüelleri çabuk çözülecek gibi görünmese de, oğullarından birini Ankara'ya milletvekili olarak gönderen Hacı Şakir Duyan'ın yuvada kalmayı seçen oğulları ve yeğenleri sanayi yatırımlarıyla kentin üretim biçiminde köklü değişikliği filizlendiriyorlar.
Bu köklü değişimin en çarpıcı yansıması, Hacı Şakir Duyan'ın kız kaçırma olayının kan davasına dönüşmesini engellemek için apar topar yola çıktığı gün MARSİAD Başkanı oğlu Şeyhmus Duyan'ın Türkiye'nin önde gelen danışmanlık firmalarından biriyle yaptığı görüşmede söylemini ‘‘bilgi çağı’’ üzerine kurması.
BİLGİ HER ŞEYİN BAŞI
Duyan ailesinin şimdiye kadar beş fabrikadan oluşan sanayi yatırımlarını araştırmadan, okumadan, bilgi edinmeden el yordamıyla yaptığını anlatan Şeyhmus Duyan, ‘‘Çağ bilgi çağı. Bilgi her şeyin başı. Bilgi çağının nimetlerinden yararlanabilseydik, şu anki atılımımızın 100 katını gerçekleştirirdik. Bize bilgi lazım. Hem de bilginin en yenisi en ilerisi lazım. Aksi takdirde Mardin'de son birkaç yılda yakaladığımız bu kıpırdanmayı sürdürmekte zorlanacağız’’ diyor.
Eskiden Ankara'ya ya atama ya da tayin isteği için giden Mardinliler'in Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kapısını çaldığı günü hatırlıyor. Ellerinde projelerle dolu bir dosya ile çıkıyorlar Demirel'in karşısına. Cumhurbaşkanlığı köşkünde henüz birinci ayını dolduran Demirel, ‘‘Ooo Mardinliler 50 yıldır ilk defa dosya ile geliyor. Bakalım dosyada ne var?’’ diyor. Dosyadan ‘‘Mardin Serbest Ticaret Bölgesi’’nin projesi çıkıyor. Demirel, serbest bölge talebiyle sırada bekleyen 56 il daha olmasına rağmen, Mardinliler'in ilk ‘‘dosyalı ziyareti’’nin şerefine bu isteği kırmıyor. Bakanlar Kurulu bir ay içinde Mardin'e serbest bölge iznini çıkarıyor.
Demirel'in Mardinliler'e cumhurbaşkanlığı hediyesi olan serbest ticaret bölgesi 1995'te açılarak, 1992'de hizmete giren Mardin Organize Sanayi Bölgesi'ni başlattığı hamleyi tamamlıyor.
Terör korkusu, işsizlik, geri kalmışlık derken birer birer Batıya göç eden hemşehrilerinin yerini dolduran Mardinliler, ticarette riski göze aldılar. Teşvik tedbirlerinin getirdiği imkanları kullandılar. Özelleştirme programı ile kamu hisselerini aldıkları tesisleri modernize ederek ilde sanayinin gelişmesini sağladılar.
GÖÇ ETMEYENLER KAZANDI
Risk alıp kazanan Mardinli girişimcilerin tipik örneği Karaboğalar. Çok kalabalık olan ailenin parçalanmaması için göç etmeyip, 10 bin dönüm arazilerinin olduğu Mardin'de kalmayı tercih ettiler. 1970'li yılların sonunda bir kamyon ve bir TIR ile başladıkları nakliyecilikten çok para kazandılar. İran-Irak savaşının yarattığı talep patlamasına yetişmek için 12 kamyondan oluşan bir nakliye filosuyla büyük riskler alıp, sınır ötesinde kimsenin gitmeyi göze alamadığı yerlere mal taşıdılar. Sermaye birikimlerini sağladıkları nakliyecilikte şirketleşmek yerine 1988'de sanayiye kayarak İl Özel İdaresi'nin un fabrikasını beş yıllığına kiraladılar. Özelleştirme programında olan yem fabrikasını satın aldılar. Güneydoğu gibi riskli bir yerde yatırım yaptıkları için devlet tarafından adeta cezalandırıldılar. 1997 yılına kadar hiçbir devlet kredisinden faylanamadılar, kamu bankaları gayrimenkullerine teminat mektubu vermedi. Kamu bankalarının yıllarca sadece cari hesap ve memur maaş ödemeleri için mesai yaptığı, geçen yıla kadar kambiyo hizmetinin verilmediği Mardin'de ‘‘Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Mutlaka değişir’’ inancıyla mücadele verdiler. Bu mücadeleleri sırasında tek kuruşluk devlet kredisi kullanmamalarına rağmen en çok ‘‘Türkiye'nin parasını Güneydoğu yiyor’’ denmesine içerlediler. Bir de Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan topraklarına teminat mektubu alamamanın burukluğunu yaşadılar. Ancak Mardinli girişimcilerin pek çoğunun karşılaştığı bu güçlükler Karaboğalar'ı yıldırmadı. Gıda, tekstil ve makine sektörlerine ararda yaptıkları yatırımlarla büyüdüler. ‘‘Devletten destek görseydik, bugün 50 kat daha büyük olurdu’’ dedikleri Karaboğa Şirketler Grubu 500 aileye de geçim kapısı sağlıyor.
ÖNÜMÜZ AÇIK AMA...
‘‘Burası kalkınmadan Batı rahat edemez’’ diyen MARSİAD Başkanı Şeyhmus Duyan, ‘‘Son beş yıl içinde devleti salladık, bazı taşları düşürdük. Terör korkusu oldu, yılmadık. Mardin'i bugünlere getirdik. Önümüz açık ama Mardin tek başına ayakta duruyor. Biz Mardinli girişimciler olarak devlete elimizi uzatıyoruz ama tutan olmuyor. Sonra da güneydoğunun maliyeti bütün Türkiye'ye çıkıyor’’ dedikten sonra devletten isteklerini şöyle sıralıyor:
İşletme kredisi sıkıntısı çeken üretime hazır tesislerin nakit ihtiyaçlarının giderilmesi.
Tesislerin rekabet gücünün artırılması için üretim ve hammadde girdilerinin navlun bedellerinin devlet tarafından suspanse edilmesi.
Mardin Havaalanı yapımının bir an önce bitirilmesi.
Mardin Serbest Ticaret Bölgesi'ne ait birinci sınıf gümrük müdürlüğünün kurulması
İki kilometre uzaklıktaki doğal gaz boru hattının Mardin Serbest Ticaret Bölgesi arazisine kadar çekilerek, sanayicinin kullanımına sunulması.
Nusaybin sınır kapısının uluslararası ticarete açılması. Suriye ile olan ticaretimizi geliştirmek için hükümetler nezdinde gerekli girişimlerin yapılması. Bu konuda il valiliğine daha fazla yetki sağlanması.
Nusaybin'de halen kapalı olan Dinçer doğalgaz kuyularının açılıp, verimli hale getirilmesi. Bölgede yeniden petrol arama çalışmalarının başlatılması.
Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin Mardin'e de yönlendirilmesi.
Irak'a uygulanan ambargo kapsamında serbest ticarete kapalı olan Habur sınır kapısının açılması konusunda girişimleri hızlandırılması. Halen sınır ticareti kapsamında yapılan ihracatta araç. geçişlerinin iller bazında eşit hale getirilmesi.