Güncelleme Tarihi:
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin öğleden sonraki ilk oturumu TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Sani Şener moderatörlüğünde ‘Yeni Türkiye, Yeni Büyüme Hikayeleri’ konu başlığı ile yapıldı. Programda Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Capital Partners Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hasan Arat, Value Center Kurucusu Richard Barett, Independent Yazarı Simon Calder, LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük konuşma yaptı.
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, holding ve kendisinden bahsetti. Doğan Holding’in Türkiye’nin en büyük medya grubu olduğunu söyleyen Faralyalı, perakende, turizm, enerji gibi farklı sektörlerde de faaliyet gösterdiklerini açıkladı.
FARALYALI: ÜLKE SEVGİSİ HERŞEYİN ÜSTÜNDE ANLAYIŞIYLA BÜYÜDÜK
Daha güçlü bir Türkiye için hayata geçirilen ‘Ortak Değerler Hareketi’ni anlatan Faralyalı, şunları söyledi:
"Ben Türkiye sevdalısı bir ailede büyüdüm. Anneannem Cumhuriyet kadınıydı, maneviyatı çok kuvvetliydi. Anadolu değerlerini içselleştirmişti. Babam da öyle. Ülke sevgisi her şeyin üstünde anlayışıyla büyüdük. 15 sene yurtdışında büyüdüm, çalıştım ama bir gün döneceğim hayalini yaptım. Kendimi buraya ait hissediyordum. Bizim insanımız kimseye benzemiyordu. 2009’da Türkiye’ye döndüm. Gerçekten çok güzel Türkiye vardı. Dünyada çok yükselmeye başlamış, markası iyi yerdeydi. 2009’da dünyadaki rüzgarla kutuplaşma yaşanmaya başladı. Türkiye’de de yaşanmaya başladı. Farklılıklarımızı müştereklerimizden daha fazla konuşmaya başladık. Ortaklığımız kalmamış gibi."
"ARAŞTIRMA KALBİMİ AĞRITTI"
2015’te kutuplaşma araştırması yayınlandığını anlatan Begümhan Doğan Faralyalı, burada Türkiye nüfusunun yüzde 70’nden fazlasının başka bir partiye oy veren biriyle komşu olmak, arkadaş olmak, iş yapmak istemediğini hatta daha ilerisi çocuğunun arkadaş olmasını istemediği gösterdiğini açıkladı. Bu araştırmanın kalbini ağrıttığını belirten Begümhan Doğan Faralyalı, şöyle devam etti:
"Anlamlandırma ihtiyacı olan bir insan olarak biz bu kadar farklı mıyız? Hayallerle geldim. Daha sonra reklam etmeden bir grup arkadaşımız ile ev sohbetlerine gitmeye başladık. O sohbetlerde şunu gördük ne kadar yoksul olursak olalım, bize ait olan hikayeler, zengin-fakir çay ikramı bize ait olan bir şeydi. Simit ikramı vardı. Koskoca ülkeyiz. Başka bir ülkede koca aile olsun biliyor musunuz? Çocuğum, amcam şeklinde hitap ediyor. Çok müşterek var. Farklılık o kadar çok konuştuk ki ortaklık yok hissiyle Doğan Grubu olarak ortak değerler projesi başlattık. Eylül ayında Hürriyet’te umarız görmüşsünüzdür, 20’den fazla toplumdan kabul görmüş kişilere ‘Sahi nedir bizim müştereklerimiz?’ diye sorduk. Üniversitelere gidip soruyoruz. İstanbullu iş kadın Begüm, İzmirli öğretmen Ayşe hanım, Adanalı taksi şoförü Ahmet Bey bir masaya otursak, çocuklarımız için hayallerimiz konusunda müşterek aynı şeyleri istiyoruz ki o büyük bir muhabbet başlattık. Siz de parçası olun. Richard ile değerler araştırması yaptık."
"YENİ TÜRKİYE HİKAYESİNİ DEĞER BAZLI YARATMAKLA BAŞLAMAMIZ GEREKİYOR"
Bu araştırmanın 30’dan fazla ülkede araştırma olarak değerlendirildiğini hatırlatan Begümhan Doğan Faralyalı, 3 soru yönelttiklerini açıkladı. Bunları ‘Kişisel değerleriniz nelerdir?’, ‘Ülkede gördüğünüz değerler nelerdir?’ ve ‘Ülkede görmek istediğiniz değerler nelerdir?’ diye sıraladıklarını belirten Begümhan Doğan Faralyalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bin 800 kişi ile yaptık. İlk soruda ilk sıralarda adalet, ahlak, aile, hoşgörü, dürüstlük alıyor. Ülkede nedir? diye sorduğumuzda içinden geçtiğimiz zor dönemden dolayı pozitif çıkmadı. Terör, işsizlik, cehalet, suç, şiddet ve yoksulluk. Türkiye’de görmek istediğiniz değerler ne diye sorduğumuzda en çok burası heyecanlandırıyor, adalet ahlak güven, saygı huzur. Türkiye’de bütün kadın-erkek, Türk-Kürt, sosyo ekonomik farklı olan herkes, ilk 10 sırada görmek istediği değer bunlar. Adalet, ahlak, güven, saygı, huzur. Bunu heyecan verici buluyorum. Böyle bir toplum görmek istiyorsak, yeni hikayeyi bunun üzerine kurmalıyız. En kritik güven olarak görüyorum. Türkiye’de 10 kişiyi karşındakine güvenir misin deyince 9’u ‘Güvenmem’ diyor. Bunu Danimarka’da sorunca 1 kişi ‘Güvenmiyorum’ diyor. Bu çok enteresan ve üzücü geldi. Danimarkalılar iyi niyet güveni şöyle tanımlıyor: Sosyal sermayenin en önemli unsuru iyi. Danimarka refah seviyesi en yüksek ülkelerden, aynı zamanda en mutlu ülke. Araştırmalar böyle. Ben bunu bağdaştıramadım. Davos’ta Danimarka Maliye Bakanı ile birlikte toplantıdaydım. ‘Siz nasıl ve niye dünyanın en mutlu insanısınız?’ dedim. Tek kelime ile cevap verecek olsam ‘Güven’ derim. Birbirimize ve sisteme güveniyoruz dolayısıyla mutluyuz. Fukuyama Kitabı var. Nasıl ve ne şekilde üretildiği bir toplumda güven artıkça refah çoğalıyor. Yeni Türkiye hikayesini değer bazlı yaratmakla başlamamız gerektiğini, bunun öncesi güven inşa etmemiz gerektiğine inanıyorum."
Bu konuyla ilgili tavsiyede de bulunan Begümhan Doğan Faralyalı, "Bence hepimiz kendi mahallemizden çıkmaya zorlayacağız. Bu ülkenin yüzde 99’u iyi insandır. Korkacak bir şey yok. Birbirimizi dinleyeceğiz. Sevgi ve hoşgörü ile yaklaşacağız. Toplumlar şirketlerden oluşuyor, şirketler insanlardan. İş dünyasının liderleri olarak bize rol düşüyor ‘Güveni kendi şirketlerimizde hayata geçirebiliyor muyuz?’ Ben inanıyorum ki Türkiye’de değerleri ve müşterekleri hatırlayarak, konuşarak, güçlü bir Türkiye hikayesi yaratabiliriz" diye konuştu.
Anadolu Grubu Otomotiv Grup Başkanı Bora Koçak, Türkiye için otomotiv sektörünün öneminden bahsetti. Bundan sonra nereye gidileceği ile ilgili dünyaya ve dünya trendine bakılması gerektiğini vurgulayan Koçak, arzın talebi yarattığını ve kar marjlarının çok düştüğünü kaydetti. Dünyada 2016’da 96 milyon araç üretildiğini belirten Koçak, "Yüzde 87’si binek otomotiv. Bu karsızlığın yarattığı ortamda birleşme satın alma gibi hareketlerle çözüm bulunmaya çalışılıyor. Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1’i, dünyadaki üretimini 1,5’u kadar ürettik. Ne kadar katma değer sağlıyoruz? Türkiye’de ağırlıkta montaj sanayi katma değerin minimum olduğu noktada dünyanın dışına çıkmamıza neden oluyor. Yüzde 40 Türkiye üretimi ticari araç. Katma değer o kadar düşük. Avrupa’nın 6’ncı pazarıyız. Olmamız gereken yere geldik gibi yer var. Otomotiv sektöründe kartlar yeniden karılıyor. Yeniden değişim var. Hacimsel olarak girmese de ayak izlerini net görüyoruz" diye konuştu.
Elektrikli ve otonom araçların öne çıktığını vurgulayan Koçak, bundan sonraki hayatın değişeceğini kaydetti. "Koşan hareketli hedefe gideceksiniz, oraya ateş etmek daha anlamlıdır" diyen Koçak, "Otomotivde elektrikli ve otonom araçlara yatırım yapsak, daha avantajlı yere gideri diye düşünüyorum" dedi.
ARAT: HEPİMİZİN CİDDİ MORALE İHTİYACI VAR
Begümhan Doğan Faralyalı’nın söylemlerine ek olarak moral üzerinde durmak istediğini vurgulayan Arat, "Hepimizin ciddi morale ihtiyacımız var. Bu olmadan gençlerimizi, elemanlarımızı, motive edemeyiz. Maça da çıkamayız. O yüzden moralimizi her zaman iyi tutmamız gerekiyor. Dün Osmangazi Köprüsü’nden gelirken, çok büyük moral kazandım. Şaşırdım, muhteşem yapıt olmuş. Daha önce Bursa’ya gelmenin ne kadar zor Uludağ’da tatilin ne lüks olduğunu konuşurken, dünkü yol şaşırttı, muazzam olmuş. Biz bunu yapınca yaşatmayı da bilmeliyiz" diye konuştu.
Pisa araştırmasının sonuçlarının üzücü olduğunu dile getiren Arat, G20 ülkesi olmasına rağmen 40’ıncı sırada, olunmasının dramatik olduğunu ve eğitim sıkıntısını ortaya koyduğunu kaydetti. Şubat ayında Avrupa Gençlik Oyunları’nı Erzurum’da yaptıklarını ifade eden Arat, "Gelmek istemediler. 36 ülkeden gelenler mükemmel organizasyon ile ülkelerine döndüler. Beşiktaş olayı bir moraldir. Feda stat olmadan birlik ve beraberlikle bugün geldiği nokta mükemmel bir resim veriyor. Moral veriyor" dedi. Arat oturumun sonunda Cahit Sıtkı Taranca’nın memleket isterim şiirini okudu.
BARETT: BİR ŞEYİ ÖLÇTÜĞÜNÜZDE YÖNETEBİLİRSİNİZ
Konuşmasında aşk ve sevginin önemine dikkat çeken Value Center Kurucusu Richard Barett, "Bu odadaki herkes ortak bir mirasa sahip. Odadaki her bireyin genellikle kullanmadığımız, herkesin insani deneyimi olan ruha sahip olduğunu düşünüyorum. Aynı değerleri paylaşıyoruz. Değerler ayırmamalı. Bizi inançlarımız birbirimizden ayırıyor. Ondan dolayı Türkiye’de Begüm Hanım’ın dediğini desteklemeliyiz. Ortak değerlere destek olmalıyız. Farklı liderler ortak değerler bulabileceklerdir. Konuşma şeklimizi değiştirmemiz lazım. Sizin değer verdiğiniz komşunuz için de değer verdiğidir. Binlerce kurumun değerlerini ele almaya çalıştık. Başarı için kurum ve kültürel dönüşüm yapmamız lazım. Rekabet sağlayabileceğimiz yeni bir cephe. Aranızdaki liderlere de sormak isterim. Hanginiz kurumunuzdaki kültüründen sorumlu. Çünkü sizler sorumlusunuz. Başarılı olmak için kendinizi değiştirmeniz lazım. Başarılı bir kurum için değerlerin, başarısının lokomotif olduğu şirketler başarılı olacaktır. Birşeyi ölçtüğünüzde yönetebilirsiniz" dedi.
Brexit hakkında da değerlendirmede bulunan Barett, "Nüfusun bir kısmı unutulduğu için ciddi eşitsizliğe maruz kalınca bunlar oluyor. 2’nci Dünya Savaşı sonrası AB kuruldu. Ciddi ilerleme kaydedildi. Böylelikle nüfusun bir kısmı unutulmaya başlayınca seçkinler zenginleşince, diğer kesimler yoksullaştı. Donald Trump’ı bunlar yarattı. Eşitsizlik meselesini de ele almayı unutmayın" dedi.
İNSANLAR ARASI İLETİŞİM, ETKİLEŞİM AÇISINDAN ULUSLARARASI TURİZM ÖNEMLİ
Independent yazarı Simon Calder, Türkiye’nin kültür ve tarihi ile Avrupalı turistler olarak geldiklerinde kendilerini şanslı hissettiklerini kaydetti. Maalesef Türkiye’yi tehdit eden, istemeyenler olduğunu ifade eden Calder, "Sadece İstanbul için değil, ülke için istenmeyen olaylarla karşılaştık. Olmamasını arzu ettiğimiz olay ama bununla yüzleşmemiz lazım. Tüm bunlara rağmen ülkeyi kalkındırmamız lazım. İnsanlar arası iletişim, etkileşim açısından uluslararası turizm önemli. Genç istihdamını artıracağını biliyorum. Uluslararası tolerans ve saygı gerçekleşecektir. Londra’dan istemediğimiz olay gerçekleşti. Pek çok kişi hayatını kaybetti. Tüm bunlar dolayısıyla bomboş şehir olmasını istemeyiz. Türkiye’de alakalı problemler var ama genel riski değerlendirmemiz lazım İngiliz turistler için suda yaşadıkları kazalar. Bunu unutuyoruz" dedi.
İnsanları geri getirmek için ekonomik olarak teşvikler sağlanabileceğini söyleyen Calder, "Glasgov’dan Londra’ya gidince kişi başı bin liraya tüm yiyecekler konaklamalar ucuz oluyorsa insan çekmeye devam edecektir. Bununla birlikte en pahalı en ucuz şehirlerle yapılan araştırma New York, Paris, İstanbul kesinlikle en ilginç şehirlerden biri olarak çıkıyor. Modern mimarisi ile tadını çıkarabileceğini şehirlerden birisi. Türkiye’nin doğru yaklaşım ile yaklaşmasını söylüyorum" diye konuştu.
VAHAP KÜÇÜK: TÜRK MARKALARINA GÜVENMEK ZORUNDAYIZ
Şirketlerde güvenin her şeyi değiştiren tek şey olduğunu söyleyen LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, "Maliyetler düşer bürokrasi kalkar, hız artar. Bundan dolayı iyi niyet ve güveni şirket misyonunda olması gerektiğini düşürüyorum. Moral hizmet sektöründeysek asla kaybetmemiz gerekiyor. Bardağın boş tarafını görürsek epey şey söyleyebiliriz. Dolu tarafı görenlerdeniz. Eğitim Türkiye’nin okullu olma süresi orta 2 terkti. Bu ülkenin 10 bin dolar üzerinde başka ülke yoktur" diye konuştu.
Türkiye’nin markalaşması gerektiğinin vurgulayan Küçük, "Türkiye’deki birikimimizi artık yurtdışına taşımamız gerekiyor. Özellikle terk ettiğimiz ülkeler, gelişmekte olan pazarlar, yakın coğrafya olarak görüyorum. En gözde markalar oluruz diye ümit ediyorum. Türk markalarına güvenmek zorundayız. Yurtdışına açılmak zorundayız. Şimdiye kadar taş toprak mağazanın yanında e-ticarete yatırım yapmak zorundayız. Geç kaldığımız takdirde maalesef özellikle yeni nesil ‘Y’ kuşağını kaybederiz gelecekte onlarda" dedi.