Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2009 00:00
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Hakkı Şafak Ses, “Ülkemizde hiçbir şekilde genetiği değiştirilmiş tohumluk üretimi, ithalatı ve dağıtımı yapılmamaktadır. Ülkemizde yetiştirilen her bitkisel ürünün GDO’dan ari olduğunun bilinmesini isteriz” dedi.
Ses, geçen ay yürürlüğe giren ve kamuoyunda tartışmalara neden olan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliği” ile GDO’lu ürünlerin ithalatının yolunun açılmadığını, aksine bu tür ürünlerin ülkeye girişinde tüm yolların kapatıldığını vurguladı.
Yanlış yorumlandı
Tarım Bakanlığının yönetmeliğinin çok yanlış yorumlandığını vurgulayan Ses, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bilen bilmeyen bu yönetmelikle ilgili konuşuyor. Toplumda bu konuda çok fazla bilgi kirliliği oluştu. Bugüne kadar bu konuda mevzuatın olmaması sanki bu tür ürünlerin ülkemize girişi yasakmış gibi algılandı. Oysa bugüne kadar böyle bir denetim yapılmıyordu. Yönetmelik yasal bir boşluğu doldurdu. Yönetmelik kontrol ve denetim amaçlı bir mevzuat. GDO’lu ürünlerin ülkemize girip girmediğini bilmiyorduk. Bu yönetmeliğe rağmen ülkemize GDO’lu ürün getirene aslında ödül vermek lazım. Henüz başlamamış olan uygulamaları görmeden varsayımlar üzerinden değerlendirmeler yaparak toplumun yanlış yönlendirilmesini doğru bulmuyoruz.”
Ülkemize girmiyor
Türkiye’ye GDO’lu tohumun hiçbir şekilde girmediğini ve bu tür tohumlarla ekim yapılmadığını ifade eden TÜRKTOB Başkanı, “Girmesini de istemiyoruz” dedi. Son günlerde yapılan tartışmalarda sanki Türkiye’de üretilen sebze ve meyve tohumların da GDO’lu gibi gösterildiğini ifade eden Ses, böyle yanlış mesajların verilmesini üretici ve tüketiciyi zorda bıraktığını söyledi. Ses, “Ülkemiz tohumculuğunun en üst organizasyonu olarak şunun altını çizmek istiyoruz; üyelerinden hiç biri hiçbir şekilde GDO’lu çeşit sahibi olarak tohum tescili yaptırmamıştır. Ülkemizde yetiştirilen her türlü bitkisel ürünün GDO’dan ari olduğunun bilinmesini isteriz” diye konuştu.
Henüz zararı bilinmiyor
GDO’nun farklı canlı türleri arasındaki gen transferi anlamına geldiğini ve bu tür teknolojileri gen teknolojisi adı verildiğini belirten Hakkı Şafak Ses, bu tür gen transferlerinin ürüne zarar verip vermediğinin henüz bilinmediğini, bu risklerin her üründe farklı olduğunu söyledi. Ses, “Bu teknolojiyi öğrenelim, ama bu ürünlere temkinli yaklaşalım” dedi.
Tohum pazarımız 1.6 milyar lira
Hakkı Şafak Ses, Türk tohumculuk sektörünün piyasa değerinin 1 milyar 650 milyon lira olduğunu söyledi.
Ses, çeltik, nohut, mercimek, aspir, susam ve yer fıstığında yerli tohum kullanma oranının yüzde 100 olduğunu belirtti.
Ses, yerli tohum oranının ekmeklik buğdayda yüzde 95, makarnalık buğdayda yüzde 98, arpada yüzde 99, ay çiçeğinde yüzde 20, tütünde ise yüzde 85 olduğunu vurguladı.
Sebze çeşitlerinde yüzde 30-70 arasında değişen oranlarda yerli tohum kullanıldığını ifade etti.
Hibritle GDO aynı değil
HİBRİT tohum ile GDO’lu tohumun da karıştırıldığını anlatan Hakkı Şafak Ses, hibrit tohumun melez tohum anlamına geldiğini ve hibrit tohum ile doğada kendiliğinden oluşan melezleştirmenin laboratuvarda yapıldığını, GDO’nun ise farklı iki canlının genlerinin birbirlerine aktarılması anlamına geldiğini söyledi. Ses, “Farklı türden tohumların bir araya getirilmesi yani melezleştirme yapmaya hibrit diyoruz ve bunun hiçbir zararı, tehlikesi yok. Fakat örneğin bir bakterideki geni bir mısır tohumuna aktarırsanız bu GDO olur. Bunları birbirine karıştırmamak gerekir” şeklinde konuştu.