Güncelleme Tarihi:
İşte Jale Özgentürk'ün yazısındaki o bölüm:
KENDİ HAPİSTE, İSMİ BÜYÜYOR!
"MARKA yaratırken kendi ismini kullanmak doğru mu değil mi? Bu soruya kuşkusuz yerli yabancı çok sayıda başarılı örnekle yanıt vermek mümkün...
Bir markaya kendi ismini vermek önemli bir taahhütte bulunmak demek. Yani iddialı ve sorumluluğu büyük bir iş.
Ben ilginç bir örnekten söz etmek istiyorum bugün. Gaziantepli Güllü ailesi baklava denilince ilk akla gelen ailelerden biri. Tarihi 1800’lere kadar uzanıyor. Babaları Mustafa Güllü’nün ölümünden sonra üç kardeş Nadir, Faruk ve Nejat birbirinden koparak farklı bir yolculuğa çıktı. Nadir Güllü, bugün Karaköy Güllüoğlu markasıyla dünyada tanınan bir baklavacı oldu. Tek şubeden vazgeçmedi.
Güllüoğlu markasını Nejat kullanırken, Faruk Güllü ise kendi ismini markası olarak seçti.
Zincir mağazalarla büyümeye başlayan Faruk Güllüoğlu, 2016’da FETÖ’ye finansman sağladığı iddiasıyla tutuklandı. Bir süredir hapiste olan Faruk Güllüoğlu’nun şirketi de ocak ayında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçti.
İlk günler hileli satış ve suçlamalar nedeniyle bayiliklerin iptal edilmeye başlandığı marka, sonradan TMSF’nin atadığı kayyum yönetimiyle bu dönemde atağa geçti.
Son zamanlarda yeni şubeler açılıyor, yeni imalat merkezleri oluşturuluyor. Mağaza sayısı da 71’e yaklaştı. TMSF yönetimi markanın büyüyeceğini ve yeni mağazalar açılacağını da belirtiyor. Piyasadan aldığım bilgilere göre çalışanlar memnun, maaşlarını alıyor, Tedarikçi de memnun, paralarını tahsil edebiliyor. Şirket eskisinden daha sağlam adımlarla ilerlerken mahkeme sonuçlanmadan şirketin satılması da düşünülmüyor.
Yani Faruk Güllüoğlu içerdeyken, markası da ismi de büyüyor!"
Yazının tamamı için tıklayın