Güncelleme Tarihi:
İstanbul Sanayi Odası (İSO) dün Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı ağırladı. Erkan, İSO Meslek Komiteleri Toplantısı’nda İstanbullu sanayicilere bir sunum yaptı. Toplantıda İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın konuşmasındaki ifadeler de dikkat çekiciydi. Toplantının odak noktasını ise enflasyon ve TL’nin değeri oluşturdu.
NE ÇOK DEĞERLİ NE DEĞERSİZ TL
İSO Başkanı Bahçıvan, son yıllarda ülkede rasyonel ekonomi politikalarından uzaklaşılmış olmasının ortaya çıkardığı ciddi sorunlar ve tahribatlar yarattığını, bunun üretim hayatını ve sanayicileri olumsuz etkilediğini belirtti. “Geçmiş dönemlerden sarkan olumsuzluklar, iş hayatımızda hala bazı açılardan varlığını koruyor” diyen Bahçıvan, gerek Türkiye ekonomisi gerekse sanayi ve sanayici için en önemli güvencenin finansal istikrar olduğunun altını çizdi.
Sanayiciler olarak döviz kuru konusundaki duruşlarının net olduğunu belirten Bahçıvan, şunları söyledi: “Biz TL’nin değerinin düşmesine dönük ve yüksek volatilite konusunda hassasız. Fakat bazen TL’yi gereğinden fazla değerli kılan Merkez Bankası politikalarının da Türk reel sektörünün rekabet gücünü nasıl azalttığını yakından biliyoruz. Kısacası biz TL’nin gereğinden fazla değerli kılınmasına da, TL’nin değerinin gereğinden fazla düşürülmesine de karşıyız. Umuyoruz ki önümüzdeki dönemde fon girişlerinde hız artacak. Böylece bu süreç Merkez Bankamızın rezerv artış politikasıyla da desteklenerek, kurlardaki aşırı volatilitenin önüne geçebilecek desteklerin oluşmasına kaynak sağlayacaktır.”
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da konuşmasında enflasyon hedeflerine vurgu yaptı.
ENFLASYON 2024’ÜN İKİNCİ YARISI GERİLER
“Enflasyonun ana eğiliminde bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri enflasyondaki gerilemenin devam ettiğini işaret ediyor. Enflasyon tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024 yılının ikinci yarısında gerileyecek” diyen Erkan, şöyle devam etti: “Türk Lirası’na geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz. Piyasalarda öngörülebilirlik arttı. Rezervlerde de aynı şekilde artış gözlemleniyor. Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk Lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz.”
Erkan, konuşmasında “Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir” ifadelerine yer verdi.
Enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün önemli olduğunu dile getiren Erkan, “Enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için bu üç kavram çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür” dedi.
ERKAN’IN SANAYİCİYE MESAJLARI
* “Finansal istikrarın sağlanmasının nihai çıktısı oynaklığı düşük, sürdürülebilir büyümedir.
* Enflasyonla mücadelenin ön koşulu kararlılıktır. Önceliğin dezenflasyon olması önemlidir.
* Sürdürülebilir büyüme için Türkiye’nin düşük enflasyon istikrarından taviz verme lüksü yok.
* Attığımız adımlarla büyükşehirlerdeki kiralarda yavaşlama eğilimi görüyoruz.
* Döviz kurundaki istikrarın da katkısıyla aylık enflasyon üzerindeki şoklar azalarak maliyetlere ilişkin öngörülebilir artacaktır.
* Başlangıç koşullarının oluşmaya başladığını gördüğümüz emlak fiyatlarının enflasyonun gerisinde kalmaya başlayan artışları ve yeni kiralık fiyatlarında yatay seyir de döviz kuruyla birlikte enflasyon beklentilerinin daha da iyileşmesine yol açacak.
* Dezenflasyon öngörülebilirliği artırarak sanayimizin potansiyelinin gerektirdiği uzun vadeli kaynakların oluşmasını sağlayacaktır. Böylelikle, reel sektör yatırımlarının ve teknolojik adaptasyonun ekonomik büyümeye olan katkısının kalıcı olarak artmasını hedefliyoruz.
* Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algı, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine ciddi engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla, fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır.
* Aldığımız seçici kredi tedbirleri sonucunda, temmuz ayından itibaren bireysel kredilerde normalleşme başlamıştır.
* Reel sektöre Türk Lirası cinsinden kredi akışının toparlanmasıyla ticari kredi büyümesi dengeli ve sürekli bir yapıya kavuşmuştur.