TİSK'den gelir vergisi için öneriler

TİSK, Vergi Konseyi tarafından hazırlanan gelir vergisi sisteminin oluşturulması çalışmaları ara raporuna ilişkin görüş ve önerilerini sundu. TİSK, mevcut vergi sistemimizde sık sık yeni düzenlemeler yapıldığını ve sistemin adeta geçici maddelerle ile yürütüldüğünü savunarak, bu durumun belirsizlikleri artırdığına ve vergi mükelleflerinin sisteme yönelik güvenini azalttığına işaret etti.

TİSK'in, hazırlanan taslak raporda var olan sorunları çözmeye yönelik önerilere katıldığı belirtilirken, ancak taslak raporda yer alan bazı noktalara ilişkin farklılaşmalara gidilmesi gerektiği görüşünü ortaya koydu.

“SERMAYE KAZANÇLARI İLE DİĞERLERİ AYRILSIN”

Sermaye kazançları ile diğer kazançlar arasında net bir ayrım yapılmasını isteyen TİSK, vergi oranlarının düşürülmesi ile vergi kaçağının azaltılacağını, kayıtdışının kayda alınacağını ve bunun sonucunda vergi hasılatının artacağını bildirdi.
TİSK'e göre, Gelir Vergisi Kanununda yer alan esnaf muaflığının kaldırılması, basit ve şeffaf vergilendirme açısından önem arz ediyor.

İndirilebilir ve kanunen kabul edilmeyen giderlerin günün koşullarına uydurulmasını da isteyen TİSK, burada AB düzenlemelerinin temel alınmasını talep etti. Kıdem tazminatı ödeme gün sayısının 15 güne indirilmesi konusunda öneri getirilmesini de isteyen TİSK, basit usulde vergilendirmenin kaldırılmasının da kamu vicdanı açısından önemli bir ilerleme olacağını belirtti.

ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERE YATIRIM İNDİRİMİ

TİSK'in öneriler demetinde, özellikle orta ölçekli işletmeler açısından yatırım indirimi kolaylığını sağlayacak yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunduğu vurgulandı.

Telif hakları konusunda planlanan düzenlemenin Türkiye'de sıkıntı çekilen yaratıcılığa yönelik faaliyetleri engelleyecek nitelikte olduğu da vurgulanırken, mevcut düzenlemenin korunmasının daha anlamlı olacağı ifade edildi.

KAYITDIŞI

Mükellefleri kayıt dışılığa yönelten nedenlerin en başında istihdam üzerinden ödenen vergi ve soysal güvenlik kesintilerinin yüksekliğinin geldiğini belirten TİSK; “Dolayısıyla istihdam üzerinden ödenen vergi oranlarında ve sosyal güvenlik kesintilerinde indirim yapılmadığı sürece, kayıtdışılığın azaltılması kanaatimizce mümkün değildir” görüşüne yer verdi.

Bu bakımdan, söz konusu kanun değişikliği yapılırken, Gelir Vergisi oranlarında da indirim yapılmasının, hedeflerin gerçekleştirilmesi için vazgeçilmez bir gereklilik olduğu vurgulandı.

“VERGİ İADESİ KALSIN”

Söz konusu çalışma ile kaldırılması düşünülen özel gider indirimine (vergi iadesi) değinilen öneriler demetinde, “Vergi iadesi uygulaması ne kadar eleştirilse de belge düzeninin sağlanması ve vergi toplanmasında önemli bir uygulama olduğu, bu nedenle kaldırılmasının beklenen sonuçları sağlamada etkili olmayacağını düşünmekteyiz” denildi.
Vergi iadesi uygulamasına başlandıktan sonra, Vergi İdaresinin, zaman içinde iadeye konu harcamaların kapsamında yaptığı daraltmaların, iade kapsamında olmayan sektörlerde kayıtdışılığı artırdığı da vurgulanarak, bu sonucun vergi iadesi uygulamasının başarısız olduğu anlamına geldiği kaydedildi.

VERGİ ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ

Vergi gelirlerinin yetersizliğinin, ekonomideki payı sınırlı olan kayıtlı kesim üzerindeki vergi yükünün de anormal boyutlara yükselmesine neden olduğunu savunan TİSK, “Çözüm için vergi oranlarını düşürmek ve kayıtdışı ekonomiyi kayda alıcı tedbirleri etkin biçimde uygulamak, vergi tabanını genişleterek vergi hasılatını artırmak gereklidir” değerlendirmesinde bulundu.

Genel yatırım indiriminin kaldırılmasıyla yatırımı ve istihdamı teşvik eden düzenlemelere ihtiyacın ortaya çıktığı da vurgulanırken, “Aynı şekilde ülkemizde sermaye birikimini ve doğrudan yabancı yatırım girişini özendiren müesseseler de sisteme dahil edilmelidir” denildi.
Temel vergi yasalarının bütünüyle yeniden yazılmasının gerekli olduğu belirtilen önerilir demetinde, yatırımı, istihdamı ve yabancı sermaye girişini özendiren etkili müesseselere ihtiyaç olduğu vurgulandı.

“İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ YÜKLER AZALTILMALI”

İstihdam üzerindeki mali yüklerin azaltılmasının zorunlu olduğu da ifade edilirken, Raporda girişimciliğin özendirilmesi ve desteklenmesine yönelik somut adımlara yeterince raslanmadığı belirtildi ve vergi güvenlik müesseselerine de yer verilmesi istenildi.

Ücret vergilemesinde gelir tanımının doğru yapılması da talep edilirken, iş yerinde üretilen ve değeri sınırlı olan malların işçiye verilmesinin vergilenmemesi talep edildi.

Fiilen ödenmeyen SSK primlerinin, vergi uygulamasında gider yazılamamasının tahakkuk ilkesine aykırı olduğu vurgulanan önerilerde, şahıs sigorta primleri ve bireysel emeklilik sistemine ilişkin ödenen primlerin limitsiz indirilebilmesi, işverence ödenen sağlık sigorta primlerinin tamamının vergiden düşülebilmesi gerektiği savunuldu.

“ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ UYGULANSIN”

Asgari geçim indiriminin tüm mükellefler için uygulanması ve tutarının gerçekçi belirlenmesini de isteyen TİSK, “Verginin tabana yayılması ve vergi dilimlerinin artırılarak vergi oranlarının düşürülmesi sağlanmalı” dedi.
Vergi sisteminde, verilmesi gereken tüm beyannamelerin aynı ayın aynı gününde verilmesinin sağlanması da talep edilirken, yeni, esnek bir vergi sisteminin sağlanması gereğine vurgu yapıldı.

“UZUN VADEDE, ASGARİ ÜCRET VERGİ DIŞI KALMALI”

Asgari ücret üzerindeki vergi yükünün azaltılmasını ve uzun vadede asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını da öneren TİSK, ücretlilere yönelik özel indiriminin yeniden yürürlüğe konulması talebinde de bulundu.
TİSK, sendikalara 1 Ocak 2006 tarihinden önce tanınan ve faiz gelirinden stopaj kesilmemesi yönündeki muafiyete ilişkin uygulamanın, yeni hazırlanacak Vergi Kanununa alınmasını da istedi.

Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili tüm yasal düzenlemelere kolay ve hızlı bir şekilde ulaşılabilmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı sitesinde Gelir Vergisi Kanunu kitabı yayınlanması da TİSK'in öneriler demetinde kendine yer bulurken,bundan sonra yapılacak tüm değişikliklerin işlenerek, internet sitesinde kitabın en güncel halinin bulundurulması istendi.