AA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2011 12:20
Türk Standartları Enstitüsünce (TSE) kurulması planlanan otomotiv test merkezinin hayata geçirilmesiyle yerli parça üreticileri testler için yurt dışına milyonlarca avro ödemekten kurtulacak.
TSE Başkanı Hulusi Şentürk, TSE'nin Kocaeli'nin Çayırova ilçesinde 350 dönüm arazi üzerindeki yerleşkesinde 9 laboratuvarları bulunduğunu anımsatarak, çoğu mühendis 200'ün üzerinde personelin görev yaptığını söyledi.
Laboratuvarlarda akla gelebilecek her türlü ürünün deneylerinin yapıldığını hatırlatan Şentürk, “Halk arasında 'iğneden ipliğe' diye bir tabir vardır, bu tabir çok zayıf kalıyor. Yediğimiz, içtiğimiz her şeye, kullanılan otomobilin yağından tutun da otomobilin camına, oyuncaktan, bina tesisatlarının kalitesine varana kadar her türlü ürünün testinin yapıldığı bir merkez. Şu ana kadar bizden yaklaşık 58 bin firma belge aldı. Firmaların değişik ürünleri olabiliyor. Kimisinin onlarca ürünü belgelendiriliyor. Bu bile TSE'nin ne kadar geniş bir alana hizmet verdiğinin göstergesidir” dedi.
Şentürk, çok sayıda yatırım planları bulunduğunu belirten Şengül, özellikle kapı ve pencerelerin yangın testlerinin yapılacağı Kayseri Yangın Laboratuvarı'nın inşaatına başlandığını bildirdi.
Yakın zamanda Pendik Yangın ve Akustik Laboratuvarı'nın da devreye gireceğine işaret eden Şentürk, “Bu laboratuvar Kayseri'dekine göre çok daha hacimli ve Türkiye'nin bu alandaki tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede olacak. Burada inşaat malzemelerinin yangın dayanım testleri yapılabilecek” dedi.
Şentürk, laboratuvarın komşu ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede olacağını belirterek, Türkiye'deki laboratuvar test ücretlerinin Avrupa'daki benzer firmaların dörtte biri fiyatında olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de kurulacak olan laboratuvarlara yurt dışından da ciddi anlamda deney için ürün gelmesini beklediklerini kaydeden Şentürk, Otomotiv Test Merkezi'nin kurulması için de çalışmaların sürdüğünü söyledi.
Otomotiv Test Merkezi için Sakarya'nın Karasu ilçesindeki bir alan üzerinde yoğunlaştıklarını, ancak arazi tahsisinin yapılamadığını belirten Şentürk, şunları dile getirdi:
“Arayışlarımızı sürdürüyoruz. Sakarya, Kocaeli, Bursa ekseninde yer arayışımız devam ediyor. Bursa'da iki yer tavsiye edildi. 19 Aralık Pazartesi günü arkadaşlarımız bu iki araziyi inceleyecekler. Uygun bulunması halinde başvurumuzu yapacağız. Türkiye, özellikle otomotiv yedek parça üretiminde dünyanın en güçlü ülkeleri arasında. Ciddi bir yedek parça sanayimiz var. Otomotivi üretmiyoruz ama otomobil aksanının yüzde 80'i ülkemizde üretiliyor ve dışarıya satılıyor.
Bu parçaların geniş kapsamlı testleri Türkiye'de yapılamıyor. Başta Fransa olmak üzere çeşitli ülkelerde testler yapılıyor. Sanayicimiz, bu testlere her yıl onlarca milyon Avro ödemek zorunda kalıyor. Öncelikle bu para Türkiye'de kalacak. Yine bölgemizde, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya'yı kattığımızda böyle bir test merkezi bulunmuyor. Bölgemizin de ihtiyacını karşılayacağımızı ümit ediyoruz. Türkiye kendi otomobilini üretme aşamasında.”
“Otomotiv test merkezi olmayan hiçbir ülke kendi markasını üretemez” diyen Şentürk, TÜrkiye'de ürünlerin Ar-Ge testlerinin yapılacağı bir test merkezinin bulunmadığına işaret etti. Tesisin entegre olacağını ifade eden Şentürk, “Türkiye'de Ar-Ge test merkezi yok. Kuracağımız merkez aynı zamanda Ar-Ge amaçlı da kullanılabilecek. Otomotiv sanayisinin ihtiyaç duyduğu her türlü testin yapılabileceği entegre bir tesis olacak. Yaklaşık 100 milyon
dolar civarında bir yatırım öngörüyoruz. İleriki aşamalarda ihtiyaç duyuldukça yatırım genişleyecektir” ifadesini kullandı.
Helal gıda çalışmaları
Ankara'daki gıda laboratuvarı için çalışmaların sürdürüldüğüne işaret eden Şentürk, insanların yediklerine ve içtiklerine daha dikkat eder hale geldiklerini bildirdi.
Helal gıdalar konusunda ciddi testlere ihtiyaç bulunduğuna dikkati çeken Şentürk, şöyle devam etti:
“Helal gıda' deyince insanlar sadece dini hükümlere göre helal, haram diye bakıyor. Oysa gıdanın insan sağlığına zararlı olup olmaması da helal gıdayla alakalıdır. Sadece kesimin İslami usullere göre yapılmış olması, içinde alkol ya da domuz bulunmaması onun helal olduğu anlamına gelmiyor. Helal olabilmesi için insan sağlığına uygun olması gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığımızla ortak çalışıyoruz. Teknik yönünü, yani gıda standartlarına uygunluk yönünden testleri ve denetimini yapıyoruz. İslami yönden uygunluk incelemesi de Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yapılıyor. Her iki kurulca ortak bir görüş çıkarsa helal belgesi veriyoruz. Belgeyi firmalara değil, ürünler için veriyoruz.”
Gıda dışında helal ürün belgelendirme çalışmaları yürütmediklerini belirten Şentürk, dünyada tekstil, kozmetik ve helal ürünlerle ilgili yoğun çalışmalar olduğunu belirtti. Türkiye'de helal gıdayla ilgili çalışmalara başladıklarını, önceliği de ihracatçılara verdiklerini anlatan Şentürk, şöyle konuştu:
“Kozmetik ve tekstil ileri aşamalarda düşünülebilir ancak şu anda bunu kaldırabilecek altyapımız yok. TSE olarak ticaret peşinde değiliz. 'Para gelsin' diye belge verme peşinde değiliz. Altyapımızın olmadığı bir alana giremeyiz. Bir konuya girdiğinizde Türk sanayicisinin uyum kabiliyetine bakmak gerekir. Helal gıdaya rahatlıkla girdik, çünkü Türkiye'de üreticimizin büyük bölümü helal gıda üretme kabiliyetinde ama kozmetik farklı bir alan. Biyolojik ve kimyasal olarak ileri testler gerektiriyor. Kimi kozmetik ürünlerinde cenin kullanılıyor, bırakın dini hükümleri, insan tabiatının kabul edemeyeceği şeyler. Bunların hepsini testlerde ortaya çıkarabilecek altyapıya sahip olmamız lazım.”
“Bu milli bir kurum, kimsenin şahsi kurumu değil”
Şentürk, son günlerde TSE aleyhinde çeşitli
haberler yayımlandığına dikkati çekerek, “TSE milli bir kuruluştur. TSE var olduğu sürece Türkiye'de sanayici ve tüketim pazarının sömürülmesi önlenmiş oluyor. Çünkü TSE fiyatları regüle ediyor. Hizmet vermediğimiz alanda belgelendirme ve deney ücretleri astronomik yüksektir ama hizmet verdiğimiz alanda fiyatlar aşağıya çekiliyor. TSE'nin ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunun herkes bilincinde olmalı, kurumumuz yıpratılmamalı” diye konuştu.
“Her kurumda mutlaka eksik, yanlış yapan insanlar çıkabilir” diyen Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“İçimizden de eksik, yanlış yapan çıkabilir, çıkarsa da Denetim Rehberlik Merkezimiz var. Orada soruşturmalar yapıp gerekli cezaları veriyoruz ama 3-5 kişinin yapacağı bir yanlışı dallandırıp budaklandırarak koskoca bir kurumu töhmet altında bırakmak, yabancı belgelendirme kuruluşlarına 'buyur gel Türkiye pazarı sizin olsun' demekle aynıdır. Bu bir gaflettir, hatta Türk insanının istihdamı açısından ihanete varacak tehlikeler arz etmektedir. Muadillerim Avrupa'da 50-60 bin insan, ben bin 600 kişi çalıştırıyorum. Ben büyür, 50 bin kişi çalıştırırsam 50 bin Türk mühendisi ekmek yiyecektir. 'Beni pazarda küçültürseniz Avrupalı mühendisler Türkiye'de ekmek yiyecek' demektir. O yüzden TSE'nin eksikleri varsa bize elbette ulaştırılsın ama kurum yıpratılmasın. Bu milli bir kurum, kimsenin şahsi kurumu değil. Bu milletin menfaati için kurulmuştur, dolayısıyla TSE'nin kurumsal itibarını zedeleyici, başta medya olmak üzere herkesten hassasiyet bekliyoruz.”