Güncelleme Tarihi:
Sürdürülebilirlik Unilever için ne anlama geliyor?
Bizim için sürdürülebilirlik daha iyi bir dünya için verdiğimiz sözü ifade ediyor. Bu yüzden işimizin odağına sürdürülebilir bir dünya için değer üretimi ve şefkati koyuyoruz. Bugün insanlık iklim krizi, iklim değişikliği kaynaklı olaylar ve eşitsizlikler gibi pek çok sorunla karşı karşıya… Daha iyi bir dünya adına hepimize düşen bir rol var. Bu noktada özel sektörün sorumluluğu her zamankinden büyük. Tüketicinin de beklentisi bu yönde; markaların toplumsal sorunların çözümünde aktif rol almasını bekliyorlar. Biz de bundan 11 yıl önce radikal bir kararla öncü bir rol üstlendik. Bir yandan işimizi büyütürken bir yandan da çevresel etkimizi azaltmanın ve topluma pozitif katkımızı artırmanın mümkün olduğunu ortaya koyduk. Çünkü Dünya Başkanımız Alan Jope’un da söylediği gibi “Sağlıklı bir toplum olmadan sağlıklı bir iş olamaz”. Kat ettiğimiz mesafe ve elde ettiğimiz finansal sonuçlar bunu başardığımızın en büyük göstergesi… Örneğin, dünya çapında fabrikalarımızda sürdürülebilir kaynak kullanımı ve eko-verimlilik uygulamalarımızla 1,2 milyar avro tasarruf ettik. Bu sonuçların iş dünyasına örnek olduğunu ve bugün bu modelin yüzlerce kuruluş tarafından benimsendiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz.
Unilever’in küresel olarak çok büyük ve iddialı hedefleri olduğunu biliyoruz. Türkiye’de neler yaptığınızı ve bunların küresel hedeflere katkısını özetler misiniz?
Türkiye’de her evde bir Unilever ürünü bulunuyor. Bu da değişim yaratma noktasında büyük bir fırsatı işaret ediyor. Şimdiye kadar gurur verici sonuçlar da aldık diyebilirim. 2021 yılında Türkiye’deki büyümemizin yüzde 60’ı sürdürülebilirliği işin merkezine alan amaç odaklı markalarımızdan geliyor. 2010-2021 yılları arasında Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşam Planımız kaynaklı tasarruflarımız 77 milyon TL seviyesinde… Karbon ayak izimiz yüzde 51, plastik ayak izimiz yüzde 11 azaldı. Tüm üretim tesislerimiz 2013 yılından bu yana; depolarımız, dağıtım merkezlerimiz ve ofislerimiz de 2015 yılından bu yana hızlı tüketim sektöründe bir ilk olarak “çöplüğe sıfır atık” statüsünde üretim yapıyor. Türkiye’den dünyaya örnek olan inovasyonlar gerçekleştirdik. Değer zincirimizi, ekosistemimizi “çok paydaşlı” yaklaşımımızla bu sürece dâhil ettik ve etki alanımızı büyüttük. Nihai hedefimiz ise Türkiye’yi bu anlamda örnek bir üs hâline getirmek. Markalarımız da bu çabalara ve sürdürülebilirlik hedeflerimize amaç odaklı, marka söylemini marka eylemine dönüştüren örnek projeleriyle çok değerli katkılarda bulundu. Cif ile 2020’de İBB iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz “Temizken Güzel” projesinde insanların esenliğini ve çevresel etkiyi buluşturan bir işe imza attık. Çalışmaya İstanbul’dan başladık.
‘DENİZDEN 29 TON ATIK TOPLADIK’
Şehrin sosyal yapısına destek vermek için Karaköy ve Eminönü Yaya Alt Geçitlerini ve Zincirlikuyu Metrobüs Durağını yeniledik, Kadıköy rıhtımında Cif Kadıköy Parkı’nı inşa ettik. Bununla birlikte İstanbul Boğazı’nın farklı noktalarına deniz yüzeyindeki atıkları toplayan Cif Çöpkapar adını verdiğimiz bir cihaz yerleştirerek denizden 29 ton atık topladık. Toplanan plastik atıkların geri dönüştürülüp Cif Krem şişelerinde yeniden hayat bulması ise döngüsel ekonomi açısından örnek bir iş oldu. Bir başka iyi örnek OMO… 20 yıla yakın süredir “Kirlenmek Güzeldir” yaklaşımıyla ebeveynlere ilham veren bir marka OMO. Çocukların açık havada keşfederek öğrenmesinin önemine dikkat çekmek için 2018 yılından bu yana gerçekleştirdiği Okul Dışarıda Günü ile 2,5 milyon çocuğun hayatına dokunduk. Çok kısa bir süre önce de ilk aşamada Ümraniye, Üsküdar ve Beykoz Belediyeleri iş birliğiyle gerçekleştirilen “İyilik için Kirlenmek Güzeldir” projemizi duyurduk. Bu proje ile bu ilçelerdeki ilk ve orta öğretim okullarının önüne plastik atıkları toplayacağımız üniteler yerleştiriyoruz. Toplanan plastikleri ise geri dönüştürerek Türkiye’nin bir şehrinde imkânı olmayan çocuklar için oyun parkına dönüştürüyoruz. Bir örnek de Domestos’un 10 yıldır kararlılıkla sürdürdüğü Okul Hijyen Programı. Domestos bugüne kadar ürün bağışları, temizlik malzemesi desteği ve hijyen eğitimleriyle Türkiye’nin 81 ilinde 8 milyon çocuğun okullarda sürdürülebilir hijyen standartlarına sahip olmasına katkı sağladı. Bu proje de yeni adımlarla ve iş birlikleriyle güçlü bir şekilde devam ediyor.
Sorumlu olduğunuz ev bakım kategorisinin etkinizi yönetmek için nasıl çalışmaları var?
Unilever Yaşam Sürdürülebilir Pusulası’nın kalbinde yer alan “sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırma” hedefi; ev bakım, gıda ve kişisel bakım ve güzellik olmak üzere üç kategorimize de ilham veriyor. Cif, Domestos, OMO, Rinso, Yumoş gibi markalarla tanıdığınız Ev Bakım kategorimizin bu hedeflere katkı sağlamak için ortaya koyduğu sürdürülebilir iş stratejisi “Temiz Gelecek”. Tam anlamıyla temizliğin geleceğini yeniden inşa etmekten bahsediyoruz. Gezegenin kaynaklarını tüketmeden, bu gezegeni paylaştığımız tüm canlıların haklarına saygı göstererek ulaşabileceğimiz bir geleceği hedefliyoruz. Özellikle dünyanın en büyük sabun ve çamaşır suyu üreticisi olarak, insan sağlığı açısından değer yaratan ürünler ürettiğimizi düşündüğümüzde böyle büyük ve iddialı hedefler kaçınılmaz.
1 MİLYAR EURO’LUK KAYNAK
Temiz Gelecek kapsamında çok net bir hedefimiz var: 2030 yılına kadar ev ve çamaşır bakım ürünlerimizin formüllerinden fosil yakıtlardan elde edilmiş hammaddeleri, yani yerin altından çıkarılmış karbonu çıkarmak. Çünkü ölçeklendirebilirsek yerde ve yerin üzerinde yeterli miktarda karbon var. Bizim de hedefimiz formüllerimizde tamamen yenilenebilir veya geri dönüştürülmüş ham maddeler kullanmak. Tabii böyle bir değişikliğin sonucunda önemli olan, performansı iyi ve erişilebilir ürünler sunmak. Temiz Gelecek ile başarmak istediğimiz de bu. Burada sihirli dokunuşu getirecek olan ise teknolojideki gelişmeler. Bu yüzden bu 10 yıllık dönüşüm yolculuğunu destekleyecek yenilikçi teknolojilerin ve bileşenlerin araştırma ve geliştirme çalışmaları için küresel olarak 1 milyar Euro’luk bir kaynak ayırdık.
Markaların çalışmalarından, değişim çabanızdan bahsettiniz. Bu değişim çabasından ürünleriniz, üretim süreçleriniz nasıl etkileniyor?
Temiz Gelecek vizyonundan ilham alan ilk ürünleri raflarda görmeye başladık ama ürünlerimizdeki değişimin başlangıcı bu vizyonu açıklamamızdan daha öncesine dayanıyor. Geçtiğimiz 10 yılda şirketimiz Unilever’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda zaten ambalaj ve formüllerimizde önemli bir dönüşüm başlatmıştık. Temiz Gelecek bunu daha odaklı bir hâle getirdi diyebilirim. Öncelikle bu noktada karbon kaynaklarımızı çeşitlendirmemizi sağlayacak olan ve yerin altından çıkan karbona alternatifler ortaya koyan Karbon Gökkuşağı adını verdiğimiz bir yaklaşımımız var. Sadece bu yaklaşımı uygulamanın bile formüllerimizin karbon salımını yüzde 20’ye kadar azaltmamıza yardımcı olacağını düşünüyoruz.
DAHA AZ PLASTİK
Ürünlerimiz de bu çerçevede dönüşüyor. Cif uzun zamandır Power & Shine gibi formülü doğal aktiflerle, Cif Krem gibi bitkisel kaynaklı kir sökücülerle hazırlanan ürünleri tüketicilerle buluşturuyor. Geçtiğimiz yıl da Cif Ultra Serum ürünüyle yine dikkat çekici bir inovasyonu hayata geçirdik. Power & Shine spreylerin 10 kat daha konsantre bir formülünü içeren bu ürün, sprey şişelerinin defalarca kullanılmasını mümkün kılıyor. Böylece yüzde 75 daha az plastik kullanıyoruz ve ürünü yüzde 100 geri dönüştürülebilir şişelerde sunuyoruz. Benzer şekilde OMO da içten dışa bir dönüşümden geçiyor. Bir yandan formüllerinin performansını da koruyarak doğaya duyarlı hâle getiriyor bir yandan da ambalajlarını yeniliyor; yüzde 100 geri dönüştürülebilir sıvı deterjan şişelerinde yüzde 25 geri dönüştürülmüş plastik kullanıyor. Böylece yılda 70 ton birincil plastik kullanımını engelliyor. Farklı ülkelerde de denemelerine başladığımız heyecan verici teknolojiler kullanıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz yıl Çin’de karbon yakalama teknolojisiyle OMO kapsülleri ürettik. Teknolojideki gelişmelerle birlikte gezegenimizin sağlığı açısından daha pek çok inovasyonla önümüzdeki dönemde tüketicilerimizi buluşturmaya devam edeceğiz.