Güncelleme Tarihi:
AKFEN Holding, Türkiye’nin artan enerji talebini karşılayabilmek için tamamı yenilenebilir kaynaklardan oluşan yeni bir platform kurdu. Bu alandaki hedeflerini gerçekleştirmek üzere de Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Dünya Bankası kuruluşu IFC (Uluslararası Finans Kurumu) ile ortaklık sözleşmesi imzaladı. Akfen Holding’in davetlisi olarak katıldığımız Londra’daki toplantıda konuşan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, iki bankadan 200 milyon dolar para girişi olduğunu söyleyerek, “Bu yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım yapacağız anlamına gelir. Kısa süre içinde şirketin değeri, şu anda 500 milyon dolarsa, 1-1.5 milyar dolarlara çıkacak demektir. Ve onun arkasından da mutlaka ikinci, üçüncü, dördüncü ortaklar girecekler ve onlar da para koyacaklar. Onların koyacağı paralarla birlikte yeni milyar dolarlık yatırımlar söz konusu olacak. Hedefimiz 5-6 yıl içinde bu şirketi 3 milyar dolar, belki de daha fazla değer ifade edebilecek bir yenilenebilir enerji platformu haline dönüştürmek” dedi.
EBRD VE ICF ORTAK
Türkiye’nin ilk yenilenebilir enerji platformunu tanıtmak ve iki çok uluslu finans kuruluşu ile imzalanan ortaklık anlaşmalarını açıklamak amacıyla 14 Temmuz’da İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen toplantıya Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, EBRD Birinci Başkan Yardımcısı Phil Bennett ve IFC Türkiye Ülke Yöneticisi Aisha Williams katıldı. Toplantıda konuşan Hamdi Akın, şunları söyledi: “Akfen Yenilenebilir Enerji AŞ şirketimizde EBRD ve IFC ile yüzde 16.67’şer oranında ortaklık sözleşmesi imzaladık. Ortaklık kapsamında sağlanacak 200 milyon dolarlık öz kaynak, şirketimiz bünyesinde geliştirilen projeler ile önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi planladığımız yenilenebilir enerji yatırımlarının inşası ve geliştirilmesi için kullanılacak. Amacımız, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak isteyen kurumsal yatırımcıların da ortak olduğu, tamamı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşan, sürdürülebilir üretim yapacak yepyeni ve lider bir platform yaratmak. Bu platforma önümüzdeki dönemde Türkiye’den ve dünyadan yenilenebilir enerjiye yatırım yapan önemli şirketlerin ortak olmalarını sağlamayı hedefliyor ve istiyoruz.”
YARIM PROJELERİ ALABİLİRİZ
YENİLENEBİLİR enerjide ellerindeki 211 MW’lık kurulu kapasiteye son dönemde güneş projelerini de eklediklerini kaydeden Akın, “Önümüzdeki dönemde bu alandaki yatırımlarımızı artırarak ve rüzgâr ile çeşitlendirerek, portföyümüzü büyütmeyi hedefliyoruz. Rüzgârda devletin ihale açmasını bekliyoruz. Ayrıca portföyümüze eklemek üzere baz yük olarak değerlendirilen JES (jeotermal) ve su depolama kapasitesine sahip HES projeleri ile de ilgileniyoruz. Bin MW kurulu güce ulaşmayı hedefliyoruz. Piyasadaki yarım kalmış ya da lisansı alınmış ama üretime geçmemiş olan yine yenilenebilir enerjiyle ilgili bütün yatırmalara da iştirak edebiliriz” dedi.
İSTİKBALİ OLAN ENERJİ
AVRUPA Birliği ülkelerinin birçoğunun hem güneş, hem rüzgâr, hem de hidrolik enerjide Türkiye’nin kat be kat üstüne çıktığını söyleyen Akın, “Son Paris toplantısında zaten artık bu tip fosil yakıtlardan enerji üretiminin dünya üzerinde yasaklanması konusunda ciddi girişimlerden bahsedildi. Bu nedenle yenilenebilir enerjinin istikbalinin parlak olduğunu düşünüyoruz. Biz de istikbale yatırım yapmak istiyoruz. Yani alıcısı olan şirketler yaratmak istiyoruz. Bu şirkete ortak olmak isteyenler varsa, tereddütsüz, ileride para edeceğini, koyduğu parayı belirli bir yıllık getiriyle geri alabileceğini bilmesini istiyoruz. Bu platformdan ciddi anlamda ümitliyiz” dedi.
AMACIMIZ ŞİRKETLE ÖLMEK DEĞİL
AKIN, Türkiye’de kendilerininkine benzer 8-10 tane daha platformun kurulabileceğini belirterek, şöyle devam etti: “3-5 sene içinde halka arz edeceğiz. Buradan hisse alacak olan herkes çevre dostu olan bir hisse olduğuna kesinlikle kanaat getirecek. Bizim esas hedefimiz hem çevreci bir enerji kaynağı yaratmak hem de satılabilir şirketler yaratmak. Bizim işadamı olarak görevimiz bir yatırımı yapıp satmak, oradan gelen parayla da yeni bir yatırım yapmak, istihdam alanları yaratmak. Sonra onu satmak... Bir şirketin sahibi olup onunla beraber ölmek değil. Sahiplikten ziyade ortak olup çıkıyoruz biz.”