Güncelleme Tarihi:
TTGV Genel Sekreteri Mete Çakmakcı, AA muhabirinin girişimcilik ekosistemine ve vakfın çalışmalarına ilişkin sorularını cevapladı.
TTGV'nin 1991 yılında kamu ve özel sektör iş birliği ile Türkiye’de özel sektörün inovasyon ve teknoloji geliştirme alanlarındaki girişimlerine destek sağlamak üzere kanunla kurulmuş bir ilk ve tek vakıf olduğunu anlatan Çakmakcı, "Kuruluşumuzdan bu yana geçen 27 yılda bin 500’ün üzerinde teknoloji geliştirme projesi için kamu ve öz kaynaklarımızı kullanarak 500 milyon doları aşan finansal destek sağladık. Sağladığımız finansal desteğin yüzde 88’i KOBİ ölçeğindeki firmalarımız tarafından kullanıldı. Projelerin başarıyla tamamlanma durumu da yüzde 98 oldu. Son yıllarda ise inovasyonu ve 27 yıllık tecrübelerimize göre uygulayıcı tarafındaki ihtiyacı anlayarak, özel sektörün yenilikçi çalışmaları için katma değer sağlayan bir çözüm ortağı olmayı amaç edindik." diye konuştu.
"ÇEVRE PERFORMANSINI İYİLEŞTİRECEK BİR HIZLANDIRICI PROGRAMI HAYATA GEÇİRECEĞİZ"
Çakmakcı, bu yıl 3 yeni programı devreye aldıklarını ifade ederek, tematik alanlarda faaliyet gösteren girişimlere odaklandıklarını söyledi.
Bu yıl dijital sağlık alanında geçerli bir iş planı olan nitelikli girişimlere pazara giriş süreçlerini hızlandırmak üzere girişim bazında 1 yıl süreyle 50 bin dolar tutarında bir bütçe ile destek sağladıklarını anlatan Çakmakcı, diğer taraftan teknolojik tabanlı fikirlere, araştırmalara ve projelere alternatif bir finansman kaynağı olarak bağış bazlı kitle fonlama platformunu da hayata geçirdiklerini kaydetti.
Çok yakında yeni bir finansal destek programını daha başlatacaklarını belirten Çakmakcı, "Özel sektörün çevre performansını iyileştirecek, rekabetçiliğini artıracak ve hepsinden önemlisi teknolojisini yerli kaynaklarla geliştirmesini sağlayacak bir hızlandırıcı programımızı hayata geçireceğiz. Bu desteklerimizde odağımız küçük ve daha ziyade orta ölçekli KOBİ’ler olacak." bilgilerini verdi.
"HEM EĞİTİM HEM DE SAHA UYGULAMALARI YAPIYORUZ"
TTGV'nin inovasyon kültürünün gelişmesi için hem firmalar hem de topluluklar ölçeğinde inovasyon kapasite geliştirme programlarını paydaş kurumlarla işbirliği içerisinde yürüttüğünü aktaran Çakmakcı, şunları söyledi:
"İnovasyon süreçleri ve teknoloji/ürün yönetimi alanlarında iyi uygulamaların yaygınlaşmasını ve bu alanda insan kaynağının yetiştirilmesini amaçlayan bir program yürütüyoruz. Geçen yıl ve bu yıl Anadolu’daki farklı şehirlerde bu konuda birçok atölye çalışmasını firmalarımızla ve iş birliği kuruluşlarıyla gerçekleştirdik.
Benzer bir şekilde Anadolu’daki kümelerimizin teknoloji ihtiyaç analizlerini de 5 yıldır Ekonomi Bakanlığı kaynağı programı üzerinden yapıyoruz. Diğer taraftan bölgesel ajanslarla iş birliği sayesinde hem eğitim hem de kapasite geliştirme analiz ve saha uygulamaları yapıyoruz. En son Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bölgesindeki 14 farklı şehir için bölgesel kapasite geliştirme programını DAP idaresi ile başarıyla tamamladık.
Yarını İnşa Et programı ise geleceğin teknolojilerine yönelik ihtiyaç duyulacak özellikleri şimdiden lise çağındaki çocuklarımıza kazandırmaya yönelik bir sosyal sorumluluk projemiz. Bugüne kadar ağırlıklı olarak kendi öz kaynaklarımızla yürüttüğümüz 2017-2018 öğretim yılı içerisinde 10 şehirde 169 okulda 460 öğretmen rehberliğinde 4 bin 490 öğrenci ile teknoloji tabanlı 566 proje geliştirilen programı önümüzdeki dönem özel sektörden gelecek teknoloji bağışları ve bölgesel kuruluşların iş birliği ve desteği ile devam ettirmeyi düşünüyoruz."
"TEKNOLOJİ ÜRETEN TÜRKİYE' VİZYONUYLA ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ"
Çakmakcı, günümüzde ilkokula başlayan öğrencilerin yüzde 65’inin dijital dönüşümün etkisiyle bugün mevcut olmayan mesleklerde çalışacağını hatırlatarak, bugün dünyadaki 16-25 yaş arasındaki gençlerin dörtte birini temsil eden yaklaşık 300 milyon gencin ne bir işe sahip ne de bir eğitim programına kayıtlı durumda olduğunu kaydetti.
Dünya Ekonomik Forumunun "İstihdamın Geleceği" araştırmasına göre 2020 yılında geçerli olacak mesleklerin farklı beceriler gerektireceğini anlatan Çakmakcı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Baktığımız zaman 2020 yılında dünyadaki gençlerin yüzde 36’sı kompleks problem çözme becerileri, yüzde 17’si isabetli karar verme ve sistem analizi gibi sistemsel yetenekler, yüzde 12’si ise kodlama, veri analizi ve güvenliği ve akıllı üretimin ihtiyacı olacak dikey uzmanlıklar olacak.
Bu alanlarda meydana gelen gelişmeler yeni iş alanları ve mesleklerin ortaya çıkmasını sağlayacak. 2023 yılında Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek için, sanayinin rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kılmak, üretimde verimlilik ve artışı sağlamak, akıllı üretim sistemlerinin hayata geçirmek ve değer zincirinin tüm halkalarında teknolojinin sunduğu imkanlardan faydalanmamız gerekiyor.
Bunun için de öncelikle iş gücümüzün niteliğini ve iş modellerimizi iyileştirmek zorundayız. Biz TTGV olarak 'Teknoloji Üreten Türkiye' vizyonuyla bu alanda çalışmalarımıza devam edeceğiz."
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR