Güncelleme Tarihi:
Resmi Gazete’de dün yayımlanan tebliğe göre, henüz ödenmemiş döviz yükümlülüklerinden doğan kur farkı nedeniyle, şirketler borca batık olmayacak veya sermaye kaybı kapsamına alınmayacak. Ticaret Bakanlığı’nın “6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki tebliği” dün yayınlandı. Ticari iflas maddesi olarak bilinen “sermayenin kaybı ve borca batık olma durumunu” düzenleyen maddeyle ilgili düzenlemeleri içeren tebliğe, kritik bir geçici madde de eklendi. Buna göre,
1 Ocak 2023 tarihine kadar, kanunun 376. maddesi kapsamında şirketlerde sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsinden yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilecek.
SERMAYELERİNİ YEMEYECEK
Yetkililer söz konusu maddenin kurda yaşanan artışa karşı şirketleri koruma altına alan bir düzenleme olduğunu belirterek, “Henüz ödenmemiş döviz borçları nedeniyle şirketlerin sermayeleri eriyor, bu da onların teknik iflas kapsamına girmesine neden oluyor. Getirilen düzenleme ise sadece kur nedeniyle şirketler için olumsuz sonuçlar doğuran teknik iflas kapsamına girilmesini engelleyecek” bilgisini verdi.
Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Göğebakan da geçtiğimiz yıllarda bu soruna ilişkin bir makale yazmıştı. Makalede henüz vadesi gelmemiş döviz borçlarının şirket bilançolarına olan zararı şöyle anlatılmıştı:
“Henüz ödeme vadesi gelmemiş olan yabancı para cinsinden kredi borçları sanki yıl sonu kurundan işlem görmüş gibi bilançolar ve dolayısıyla da gelir tablolarında TL karşılığı ile işlem görmektedir. Böyle olunca, işletmelerin borçları kur farkı kadar yükselmekte ve kur farkının doğurduğu fark (yatırım finansmanı için kullanılanlarda yatırım maliyetlerine eklenmesi imkânı hariç) gider yazılmak suretiyle Gelir Tablolarında işlem görmektedir. Ancak aslolan, bilançolardaki varlık ve yükümlülüklerin tahsil edilme veya ödenme tarihleridir. Öyle ya, yabancı para bir borç sadece ödeme günü geldiği zaman, o günde geçerli olan kur karşılığı TL olarak ya da o günkü kurdan yabancı para temin edilerek ödenecektir...Henüz realize olmamış kur farkı zararını ödeme vadesinden önce ve tek seferde bilançoya borç olarak kaydetmek ve gelir tablosunda giderleştirmek yerine, finansal borçların vadelerine uygun bir zamana yayarak mali tablolara farklılaştırarak kaydetme (reeskont ya da peşin ödenmiş gider mantığında olduğu gibi) yönteminin benimsemesi, mali tablolardaki görünen ile gerçek arasındaki farkı kısmen de olsa kapatabilecektir.”