Güncelleme Tarihi:
Türkiye ekonomisindeki güven ve istikrar ortamı enflasyondaki yükseliş hızının önünü kesti. Risk primi olarak adlandırılan CDS'ler hızla düşerken yapılan mali ve parasal refomlar enflasyonu düşüş eğilimi rayına oturttu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Dr. Hafize Gaye Erkan, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısında açıklamalarda bulundu. Erkan "Para politikası adımlarımızın hedeflediğimiz sonuca ulaşmasının zaman alacağının bilincindeyiz, öte yandan adımlarımızın olumlu etkilerini gözlemliyoruz" dedi.
Erkan "17 Kasım itibarıyla brüt uluslararası rezervler 134 milyar doların üzerine çıkmıştır, son 9 yılın en yüksek seviyesindedir, rezerv artışında Batılı fon girişlerinin etkisi görülmüştür. Rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılacağız" ifadesini kullandı.
Erkan'ın açıklamaları şöyle:
Sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük risk varlık fiyatlarındaki oynaklıktır, yüksek enflasyondan kaynaklanıyor olması enflasyon ile mücadeleyi her zamankinden önemli hale getirmiş durumdadır. Önceliğin dezenflasyon olması son derece önemlidir. Enflasyonla mücadelenin ön koşulu kararlılıktır. Finansal istikrarın sağlanmasının nihai çıktısı oynaklığı düşük, sürdürülebilir büyümedir. Fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor. Fiyat artış hızı azalmak ile birlikte uzun bir süreden sonra indirimler başladı. Attığımız adımlar ile birlikte özellikle büyük şehirlerde kira ilanlarında belirgin düşüş sinyalleri alıyoruz.
"ENFLASYONUN ANA EĞİLİMİNDE GERİLEME BAŞLADI"
Enflasyonun ana eğiliminde de bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri enflasyondaki gerilemenin devam ettiğini göstermektedir. Enflasyon tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024 yılının ikinci yarısında gerileyecek. Döviz kurundaki istikrarın da katkısıyla aylık enflasyon üzerindeki şoklar azalarak maliyetlere ilişkin öngörülebilir artacaktır. Dayanıklı mal ve ürün fiyatlarında düşüş genele yayılarak devam edecek. Talepteki dengelenme sürecini gelişimin önündeki anahtar olarak görüyoruz. Tüm bu süreç boyunca kredi gelişiminin doğru hız, kompozisyonda olmasını önemsiyoruz. Nitelikli büyümeye odaklanılmalı. Fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrarı sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır. Enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda enflasyon belli eşit değerlere gerileyene kadar doğru politikalarla dezenflasyon başlatılabilir. Amaç kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır.
"BİREYSEL KREDİLERDE İSRAF VE ENFLASYONA YOL AÇAN AŞIRILIK GİDERİLDİ"
Para politikası adımlarımızın hedeflediğimiz sonuca ulaşmasının zaman alacağının bilincindeyiz, öte yandan adımlarımızın olumlu etkilerini gözlemliyoruz.
Bireysel kredilerde normalleşme başlamıştır. Bireysel kredilerde israf ve enflasyona yol açan aşırılık giderildi. Ticari krediler dengeli bir yapıya kavuştu. Kullandırılan reeskont, yatırım taahhütlü kredilerde belirgin bir artış olmuştur, hedeflenen yönde önemli bir katkı sunuyor.
"300 MİLYAR LİRA TAHSİS EDİLDİ"
Ticari bankalarımızın reeskont kredilerindeki payının artırılması üzerinde duruyoruz. YTAK programıyla 300 milyar lira tahsis edildi. Reeskont kredilerinin %75'inin firmalara ilave teminat maliyeti oluşturmadan verilmesini hedefliyoruz. Haziran ayı öncesinde ticari krediler ağırlıklı olarak KOBİ segmenti firmalara tahsis edilirken, son aylarda bu dağılımda bir normalleşme gözlemliyoruz.
"BRÜT REZERVLER SON 9 YILIN ZİRVESİNDE"
17 Kasım itibarıyla brüt uluslararası rezervler 134 milyar doların üzerine çıkmıştır, son 9 yılın en yüksek seviyesindedir, rezerv artışında Batılı fon girişlerinin etkisi görülmüştür. Rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılacağız.
"TL'YE GEÇİŞ ZAMANI GELMİŞTİR"
Vadeli mevduata olan talep arttı, TL'ye geçiş zamanı gelmiştir. Türkiye'ye olan yatırımcı güveni finansal koşullara, döviz kurlarına belirgin katkıda bulunmaktadır. Parasal sıkılaştırma, sadeleştirme adımlarımız sayesinde getiri eğrisi normalleşmiş, iç ve dış ilgi önemli ölçüde artmıştır.
CDS'ler 700'den 339 baz puana kadar geriledi. Fiilen girişlerin de başladığını gözlüyoruz, zamana yayılarak gerçekleşmesini öngörüyoruz.
"ASIL ETKİLERİ 2024 YILINDA GÖRECEĞİZ"
Öncü sinyallerini yavaş yavaş almaya başlamakla birlikte asıl etkilerini 2024 yılında göreceğiz. Döviz kuru istikrarı, cari işlemlerde iyileşme, rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli kalacağı, düşüşün kalıcı olacağı dönem takip edecektir. Politikamız mümkün olan en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmeyi hedefliyor.
"REEL SEKTÖR BORÇLARINI YÖNETEBİLECEK KAPASİTEDEDİR"
Reel sektör firmalarımız likit bilanço yapıları, yüksek karlılıkları ve azalan borçluluk oranları sayesinde riskleri yönetebilecek kapasitedir. Tüm kararlarımız toplumsal refah için.
"PARASAL SIKILAŞTIRMANIN SONUNA YAKLAŞTIK"
Parasal sıkılaştırmada belirli bir noktaya ulaştığımız, birikimli etkilerini gözlemleyeceğiz bir döneme girmekteyiz. Enflasyonu düşürmek için kısa vadede bazı maliyetler söz konusu olabilir, ancak orta ve uzun vadede katlanılan maliyetlere karşı elde edilecek fayda çok daha yüksek olacaktır. Firmalarımızın ve çalışanlarımızın emeklerinin karşılığını daha verimli şekilde alabilmesi, ekonomimizin hak ettiği yere gelmesi için kalıcı fiyat istikrarının gerekliliğine inanıyoruz. Parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatacak, sıkılaştırma adımlarımızı kısa zaman içinde tamamlayacağı, sıkılaştırmanın sonuna yaklaştık.
"YÜKSEK MALİYETLE DE OLSA ENFLASYONU PATİKAYA OTURTMAYA KARARLIYIZ"
Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya kararlıyız.