Güncelleme Tarihi:
Salgın dönemindeki uygulamalar sayesinde muhtemel yüksek hızda bir daralmanın önüne geçildiğini ifade eden Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, “Hatta milli gelir büyümesine katkı sağlanmıştır. Yakın zamanda yaşadığımız iç ve dış kaynaklı farklı nitelikteki şoklara benzer şekilde salgının yönetilmesinde de Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü genel olarak başarılı bir direnç ve performans göstermiştir” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz günlerden düzenlenen Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) 64. Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Çakar, salgın döneminde büyümenin sürdürülebilmesi amacıyla bankaların da önemli bir rol üstlendiğine vurgu yaparak, “Son bir yılda, dünyada olduğu gibi ülkemizin de gündeminin ilk sırasında, sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz etkileyen salgın ile mücadele yer aldı. Salgının ilk aşamasından itibaren çok yönlü ve hızlı önlemler devreye alındı. Tüm faaliyetleri kapsayıcı nitelikte, çok yönlü adımlar atıldı, karma bir maliye, para ve kredi politikası uygulandı. Bu dönemde büyümenin sürdürülebilmesi amacıyla bankalar da önemli bir rol üstlendi” yorumunu yaptı.
İHTİYAÇ KARŞILANDI
Bankacılık sektörünün hükümetin ekonomiye olan doğrudan veya dolaylı desteklerine aracılık ettiğini belirten Çakar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik faaliyetin desteklenmesi ve müşterilerimizin nakde ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla bütün kanallar açık tutuldu. Kamu kesiminin artan finansman ihtiyacı karşılandı. Yeni kullandırılan kredilerin finansmanında, fiyatında, vadesinde, teminatında uygun imkanlar tanındı. Özellikle ekonomimizin lokomotifi olan KOBİ’lere dönük yaygın ve uygun kredilendirme imkanları hayata geçirildi. Yapılandırmalar yoluyla ek süreler tanındı. İstihdam, döviz kazancı ve tedarik zinciri açısından kritik öneme sahip sektörlere özel nitelikli kredi paketleri hazırlandı. Operasyon ve dijital alt yapının sağladığı imkanlar sayesinde bizlerden beklenen hizmetleri karşılayabildik. Salgın döneminde müşterilerimizin finansal erişimlerinde herhangi bir sorun yaşamadık, yaşatmadık. Ödeme sistemleri sağlıklı çalıştırıldı.”
SINIRLI KALDI
Bugün itibarıyla Türkiye’deki sermaye yeterliliği düzeyi uluslararası standartlar seviyesinde olduğunu belirten Çakar şunları kaydetti: “Kredi riski makul bir düzeyde seyretmiştir bu dönemde. Tahsili gecikmiş alacak oranı Mart 2021 itibarıyla yüzde 3.9 düzeyindedir. Bu oran ticari krediler için yüzde 4.4, bireysel krediler için ise yüzde 2 olarak gerçekleşmiştir. Kredilerin takibe atılma sürelerinin uzatılmasına ilişkin düzenlemenin etkisinin sınırlı kaldığı tahmin edilmektedir. Bankaların tek başlarına veya birlikte yapılandırdıkları krediler ile itfa planına bağladıkları kredi miktarı 2020 sonunda 204 milyar TL olarak şekillenmiştir. Kredi yönetiminde ihtiyatlı bir yaklaşım gösterilmiştir. Sorunlu kredilerin yüzde 75’i oranında özel karşılık ayrılmış ve özkaynaklar üzerindeki baskısı azaltılmıştır.”
ULUSLARARASI STANDARTLAR
Benzer şekilde, ikinci grupta sınıflandırılan krediler için de yüzde 21 genel karşılık ayrıldığını dile getiren Çakar, “Kredi hacmindeki hızlı büyümeye rağmen, özel ve genel kredi karşılıklarının artması yanında bankacılık hizmetlerinden alınan ücret ve komisyonlara standart ve bazılarına üst limit getirilmesinin de etkisiyle sektör karlılığı etkilenmiştir. Özkaynak karlılığı yüzde 10 civarındaki değeri ile risksiz yatırım aracı getirisinin ve enflasyonun gerisinde kalmıştır. Bunda salgının ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi önemli rol oynamıştır. Kârlılığın düşmesi ve TL’nin değer kaybı nedeniyle özkaynaklar reel olarak gerilemiştir. Öte yandan sermaye yeterliliği makul bir düzeyde seyretmiştir. Bankaların ekonomik faaliyeti desteklenmesini mümkün kılmıştır. Bugün itibarıyla ülkemizde sermaye yeterliliği düzeyi uluslararası standartlar seviyesindedir” dedi.
‘ÜLKEMİZE VE SEKTÖRE OLAN GÜVEN ARTTI’
Yurtdışı borçlanmada Türkiye’ye ve sektöre olan güvenin artmaya devam ettiğine dikkati çeken Alpaslan Çakar, şunları söyledi: “Mart 2020-2021 döneminde bilanço büyüklüğü yüzde 33 artarak 6.5 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Bilançonun milli gelire oranı yüzde 122’ye yükseldi. TL krediler yüzde 33 artarak 2.4 trilyon TL’yi, toplam krediler ise yüzde 30 artarak 3.8 trilyon TL’yi aşmıştır. Özel sektöre ve kamuya kullandırılan kaynakların bilanço içindeki payı yüzde 75’e yükselmiştir. Kredilerin milli gelire oranı yüzde 70’i geçerek, tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaşmıştır. Kredilerin yüzde 78’i ticari, yüzde 22’si bireysel kredilerden oluşmaktadır. Bankalarımız sendikasyon ve diğer yurtdışı kredilerini yüksek oranlarla çevirmeyi başarabilmişlerdir. Yurtdışı borçlanmada ülkemize ve sektörümüze olan güven artmıştır, devam etmiştir.”