Güncelleme Tarihi:
Dünya koronavirüsle savaş halinde. Milyonlarca insan evlerinde salgının geçmesi için beklemeye geçti. Havayolu firmaları uçaklarını park etti, ülkeler sınırlarını kapadı. Devletler aldığı tedbirlerle hem salgınla mücadele ediyor hem de ekonomilerin en az hasarla bu süreçten kurtulması için çaba sarf ediyor. Ancak bir sektör var ki belki de bu salgın en çok onları yaraladı. Dünyaya yayılan salgın nedeniyle ne yurtiçinde ne de yurtdışında herhangi bir tur düzenlenemiyor, oteller kapalı ve yeme-içme tesisleri müşteri ağırlayamıyor. Turizm sektörü zor bir sınavı geçmeye çalışırken, sektör temsilcileri hükümettin sektöre daha fazla destek vermesi gerektiğine dikkat çekiyor. Burada farklı bir durum da devreye giriyor. “Küresel çapta etkili olan salgına çözüm bulunduktan sonra hayat yeniden normal akışına dönecek ancak turizmde birçok şey değişecek” diyor Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya. Koronavirüsün turizm sektörünü nasıl etkilediğini, gelecekte etkilerinin ne olacağını Bağlıkaya ile konuştuk.
‘HER ŞEY DAHİL’E ALTERNATİF SİSTEM
“Her şey dahil sistemi esas olarak tur operatörlerinin tüketicilerin beklentileri doğrultusunda geliştirdiği ve tatilcilerin de yoğun ilgi gösterdiği bir sistem. Türkiye bu sistemi dünyada en başarılı uygulayan ülkelerin başında geliyor. Salgın, özellikle hizmet sektöründe hijyen kurallarının, servis modellerinin yeniden gözden geçirilmesine yol açacak. Salgın sürecinde özellikle açık büfelerden kaynaklı farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Türkiye’deki konaklama tesisleri gerekli hijyen koşullarının sağlanması noktasında çok hassas olsalar da tüketicilerin bir süre bu konuda temkinli olacağını düşünüyorum. Her şey dahil devam edecektir ama otellerin ‘her şey dahil’ sistemine alternatif servis modelleri geliştireceğine inanıyorum. Açık büfe ve servis koşullarında değişiklik olacağını, özellikle yeme-içme hizmetin tesis içinde geniş alanlara yayılacağını tahmin ediyorum.”
BUTİK HİZMET ÖN PLANA ÇIKACAK
“Animasyon, spa gibi aktivitelerde de değişikliklere gidileceğini daha butik servis yönünde yeni bir hizmet anlayışı gelişeceğini düşünüyorum. Bu zorlu süreç, insanların psikolojisi üzerinde etkili olacaktır. Bunun dünyada farklı alanlarda farklı yansımaları görülebileceği gibi seyahat sektörü üzerinde de etkileri olması kaçınılmaz. Sağlık ve hijyen hassasiyetinin giderek daha da öne çıkacağını söyleyebiliriz. Son yıllarda zaten artma eğiliminde olan solo tatil, butik oteller, ev kiralamaları, kişiye özel paketler gibi taleplerin bu süreçle birlikte daha da ivme kazanacaktır. İnsanların kalabalık yerlerden uzak durma eğiliminde olmalarının bekleneceği bu süreçte, butik otel ya da alakart restoranlar gibi insan sayısının daha az olduğu tesis ve alanlara ilgi daha da artacaktır. Tüketicinin tüm endişelerini giderecek çözümler ve bu doğrultuda hazırlanmış seyahat ürünleri sunan şirketler ön plana çıkacak. Müşteri odaklı ve kişiselleştirilmiş hizmet kalitesini ön planda tutan şirketlerin önemi bir kat daha artacak.”
ÖNCE İŞ, SONRA AİLE ZİYARETİ
”Krizin kontrol altına alınmasının ardından insanlar ilk etapta bilmedikleri destinasyonlara gitmekte çekingen davranacaktır. İlk olarak, iş ve diğer gereklilikler nedeniyle zorunlu seyahatlerde bir hareketlenme olacaktır. Ardından uzun süredir evde olan, seyahat etmeyen insanların sosyalleşme isteği artacağı için aile, eş dost ziyaretlerine yönelik seyahatlerin yanı sıra iç pazar ve yakın destinasyonlara yönelik tatil amaçlı seyahatlerde hareketlenme yaşanacaktır. Tüketicilerin, tercihlerinde bilinen markalara daha fazla yöneleceklerini, özellikle havalimanı bakımından ulaşımı kolay, toplu taşıma sürelerinin nispeten kısa olduğu destinasyonları tercih edeceklerini tahmin ediyoruz. Bundan sonra seyahat sektöründe teknolojik gelişmelerle ilgili süreç hızlanacak gibi görünüyor. Ancak, tüketicinin güven duygusu daha da ön planda olacak, bu noktada da seyahat acentalarının önemi daha iyi anlaşılacaktır.”
‘ DAHA FAZLA DESTEĞE İHTİYAÇ VAR’
”Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) 2020 genelinde turist sayısında yüzde 20 ile 30 arasında kayıp öngörürken, turizm gelirlerinde de yaklaşık üçte bir oranında, 300 ile 450 milyar dolar arasında düşüş beklentisi olduğunu açıkladı. Bu tablodan da görüleceği üzere, bu tür salgın benzeri afetlerde en çabuk ve en fazla etkilenen sektörlerin başında turizm sektörü geliyor. Ülkemizde de turizm sektörünün bu süreçte minimum yüzde 40 civarında kayıp yaşayacağı öngörülüyor. Turizm sektörünün özellikle desteklenmesi bu noktada son derece önem arz ediyor. Bu krizden en çok etkilenen sektör şüphesiz temsilcisi olduğum seyahat acentalarımız. Bu sektörün mutlaka en fazla şekilde desteklenmesi ve faaliyetlerinin devam etmesinin sağlanması gerekiyor. Devletimizin koronavirüs salgını dolayısıyla açıkladığı ekonomik destek paketi için teşekkür ederiz. Ancak turizm sektörünün çok daha fazla desteğe gereksinimi var. İnanıyoruz ki devletimizin desteği, milletimizin anlayışı ve sahiplenmesiyle bu zorlu süreci geride bırakacak ve yeniden aydınlık günlere ve 2023 yılı hedeflerimize kavuşacağız.”