Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE İş Bankası, Türkiye’nin farklı bölgelerinden tarımsal üretim gerçekleştiren girişimci ve çiftçi kadınları İstanbul’da düzenlenen ‘Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı’ adlı etkinlikte buluşturdu. 15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte kadın girişimciler kendi serüvenlerini düzenlenen panellerde anlattı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, tarıma, girişimciliğe, bilime, teknolojiye, toplumsal cinsiyet eşitliğine, kadının güçlendirilmesi prensiplerine, çevreye ve insana büyük önem verdiklerini belirterek, Bankanın ilk günden bu yana kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyon ve değerlerden aldığı ilhamla ülke ekonomisinin kalkınmasına ve parçası olduğu toplumun gelişimine katkıda bulunmak için çalıştığını ifade etti.
MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk’ün köylüler için yaptığı vurgunun altını çizen Aran, “1922’den bugüne çiftçilikte, tarımda çok öteye gittiğimizi, çok mesafe kat ettiğimizi söylemek güç olur. O gün ifade edilen sorunlar bugün de kısmen de olsa geçerliliğini korumakta” dedi. Aynı zamanda Atatürk’ün 1925 yılında Kastamonu’da kadınlarla ilgili bir konuşmasındaki, “Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözlerini de anımsatan Hakan Aran, konuşmasını şöyle tamamladı: “Kadınlar Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hem eşitlik mücadelesinde hem de ülkemizin çağdaşlık ve kalkınma yolculuğunda önemli roller üstlendi. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu yolculukta her zaman yanınızda olmaya ve sorunları aşmak için birlikte mücadele etmeye devam edeceğimizi vurgulamak istiyorum.”
HEPSİNİN HİKÂYESİ İLHAM VERİYOR
ETKİNLİKTE iki ayrı panelde, öncü tarım uygulamalarına imza atan çiftçi kadınlar ilham veren hikâyelerini paylaştı. İlk oturumun konuşmacıları arasında Giresun’da sürdürülebilir tarım yöntemiyle yetiştirdikleri fındıkları atölyelerinde katma değere dönüştüren Demet Öztürk, İznikte mavi yemiş yetiştiriciliği yapan Eda Halıcı, Mudanya’da zeytin ve zeytinyağı üretimi yaparken buğday ve nohut ata tohumu üzerinde çalışmalarını sürdüren Nilgül Terzi Sürer, Eskişehir’de organik tarım ve hayvancılık yapan, yerel tohum koruyuculuğu için çalışan Münevver Kepenek, Hatay’da ipekböcekçiliği yapan Tülay Genç yer aldı. İkinci oturumun konuşmacıları ise Söke’de ilk topraksız çilek serası kurulumunu gerçekleştiren Aslı Günal, Finike’nin ilk ejder meyvesini üreten Aşkı Çağatay, Kahramanmaraş’ta kültür mantarı üretimi yapan ve Mutlu Besni Kadın Kooperatifi’nin başkanlığını yürüten Cennet Polat ile 20 yaşında hayvancılık yapan ve içerik üreticisi olarak tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sosyal medyada paylaşan Nida Elif Selci oldu.
TARIMIN GÖRÜNMEZ GÜÇLERİ: KADINLAR
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem de tarımın milli gelirden aldığı pay yüzde 5,8 iken, çalışan nüfus içindeki payının yüzde 16 seviyesinde olmasının tarımda gelirin sürdürülebilirliği konusundaki sorunlara işaret ettiğini belirterek, burada öne çıkan iki temel konunun verimlilik artışı sağlayacak teknoloji kullanımı ve tarımın gizli gücü kadınlar olduğunu söyledi.
Erdem, “Atatürk yıllar önce “Şuna inanmak lazım ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” demişti. Tarım alanında yeni bir hikâye yaratacaksak bunu tarımın gizli gücü olan kadınlarla yapacağız. Tarım, kadın emeğinin en yoğun olduğu ama kadının en görünmez olduğu sektör. Daha iyi bir gelecek inşa etmek için ilk yapılması gerekenlerden biri bu görünmez gücü görünür hale getirmek. Bu sadece kadının sosyo-ekonomik iyileşmesi anlamında değil Türkiye’nin tarım sektöründe verim sorununu aşması anlamında da çok önemli” diye konuştu.
ARAN’DAN DESTEK SÖZÜ
KADIN girişimcilerin hikayelerini dinledikten sonra konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, tüm hikayelerden çok etkilendiğini belirterek hem deprem bölgesindeki girişimci kadınlara hem de üretmek isteyen kadınlara banka olarak tüm desteklerini sunacaklarının sözünü verdi.
GİRESUN’DAKİ KÖYÜNDEN JAPONYA’YA FINDIK SATTI
AİLESİNİN ürettiği fındığın çok düşük bir fıyata satılmasından yola çıkan Demet Öztürk, “Fındıklarımız hep tüccara veriliyor. Bireysel olarak bir üreticinin fındığı küçük paketlerde satması çok zor. Ama biz bölgemizde bunu başardık. Kendi fındığımızı köyümüzde bir çatı katında elle kırmaya başladık. Daha sonra bölgedeki üreticiden bir fındık kırma makinesi aldık. Bugün atölyemizde 3 kadın istihdamı var. Ama daha da önemlisi biz tam bu şekilde çalışmaya başlayan 200 atölyeye ilham olduk. Kırma ve paketleme makinesi ile herkes kendi ürününü satmaya başladı. Biz Dubai ve Japonya’ya sattık. Her köyle kadın çiftçiler sürdürülebilir tarımı, direkt tüketiciye ulaşmayı başarıyor. Tüm kadınların bunu başarması için uğraşacağız” dedi.
İLAÇSIZ TARIMDA FARKINDALIK HEDEFİ
İZNİK’te iyi tarım uygulamaları ile sürdürülebilir bir üretime odaklandığını anlatan Eda Halıcı, “Üniversiteden sonra çok sayıda sınava girip umutsuzluğa kapıldım. Sistem beni başarısız bir insan olduğuma inandırdı. Ama sonra İznik’te aldığımız arazide tarım yapma fikri beni heyecanlandırdı. Bugün ürettiğimiz mavi yemişler çok sayıda hastaya ulaşıyor. O yüzden tarım ilacı kullanmadan bu ürünü yetiştirmem lazım. Amacım sürdürülebilir ve sağlıklı ürünleri yetiştirmek, ilaçsız tarımda farkındalık yaratmak” dedi.
‘ÜRETİMİN VERDİĞİ ÖZGÜRLÜK HARİKA’
HENÜZ 20 yaşında olmasına rağmen aile işletmesinin başına geçip tarım ve hayvancılık yapan Nida Elif Selci ise şunları söyledi: “Hem tarımla hem hayvancılıkla uğraşmak gerçekten çok zor. Ama tüm zorlukların üstesinden üretmenin verdiği güzel duygularla geliyoruz. Sürekli artan maliyetler bizi çok yorsa da kendi kendimize üretim yapmanın verdiği özgürlüğü çok seviyorum. Şu an 100 küçükbaş ve 2 büyükbaş hayvanım var. Babam dahil herkes zorlanıp bırakacağımı düşünüyordu ama şu an severek yapmaya üretmeye devam ediyorum. Amacım hem küçükbaş hem büyükbaş hem de kanatlı hayvanlardan oluşan büyük bir çiftlik kurmak.”