Güncelleme Tarihi:
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu Kararı ile 2006 yılında yürürlüğe giren Tarım Sigortaları Kanunu'nun (TARSİM) 7 yıl önce uygulamaya konulduğunu, bir kaç ürünle başlayan tarımsal sigorta kapmasının sürekli genişlediğini ifade etti.
TARSİM'in, bitkisel ürünler için dolu ana riski ile birlikte don, fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını risklerini sigorta kapsamında bulundurduğunu hatırlatan Bayraktar, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar ve son yılların en yağışsız kışının geçirilmesinin, tarımsal kuraklık endişesine yol açtığına dikkati çekerek, kuraklık riskinin de sigorta kapsamına alınmasını istediklerini belirtti.
Son yıllarda arka arkaya yaşanan kuraklık, sel, don gibi afetlerden sonra üreticilerde sigorta yaptırma isteğinde artış görüldüğünü fakat halen istenilen seviyeye ulaşılamadığına işaret eden Bayraktar, bitkisel üretimde 2012'de sigortalanan alanın 12 milyon dekara ulaştığını belirterek, bu miktarın sisteme kayıtlı alanın yüzde 8.33'ü olduğunu söyledi.
Seralar için dolu ana riski ile birlikte fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı ile sel ve su baskını ek risklerinin paket halinde sigorta kapsamına alındığını ifade eden Bayraktar, "Sigortalanan alan oranlarının artırılması için üretici gelirlerinde önemli kayıplar yaşanan kuraklık riskinin de kapsama alınması gerekiyor. Bu konuda Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu bünyesinde çalışmalar devam ediyor" diye konuştu.
Konya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Faruk Çöklü ise, çiftçileri kuraklığa karşı koruyacak, yürürlükte her hangi bir düzenlemenin bulunmadığını belirtti.
Kuraklığın sigorta kapsamına alınmasını istediklerini ifade eden Çöklü, şunları söyledi:
"Kuraklığa karşı 5254 sayılı kanun bizim için sigorta gibiydi. Kaldırılan bu kanunun yerine ikame edilen 5090 sayılı kanun, 'çifçi bütün varlığını kaybederse' işletiliyor. Çiftçi ürününün tamamını dahi kaybetse bu kanun kapsamında destek alamıyor çünkü bütün varlığını kaybetme şartı bulunuyor. 5254 sayılı kanun yürürlükteyken hasar tespit komisyonunun belirlediği rapora göre çiftçiye tohum yardımı, borçların faizsiz ertelenmesi ve yeni kredi gibi destekler veriliyordu. Şimdi ürününün yüzde 40'ını veya 60'ını kaybedenlere ancak Bakanlak Kurulu kararı ile destek veriliyor. Geçen yıl kuraklıktan zarar gören çiftçilere Bakanlak Kurulu kararı ile borçları faizli olarak ertelendi. Kuraklık bir afettir, mutlaka sigorta kapsamına alınmalıdır. Alınmıyorsa 5254 sayılı kanun yeniden işletilmelidir."
Sigorta şirketlerinin risk fazla olduğu için kuraklığı sigorta kapsamına almadığını belirten Faruk Çöklü, Konya bölgesinin mevsim normallerinin altında yağış aldığını, çiftçinin umudunu mart- nisan aylarında yağacak yağmurlara bağladığını kaydetti.