Güncelleme Tarihi:
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar yaptığı açıklamada, buğdayda yeni bir üretim artışı atağına girişilmesi gerektiğine işaret ederek, sulama olanaklarının artması ve üretimin yeterli olması dolayısıyla buğdaydan diğer ürünlere bir yönelme olduğunu, buna rağmen Türkiye'de hala tarımsal üretim yapılabilecek büyük alanlar bulunduğuna dikkati çekti. Bayraktar, halen teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar alanın 2,4 milyon hektarının, sulama yatırımları tamamlanamadığı için sulanamadığını, söz konusu yatırımların bir an önce tamamlanıp bu alanların sulamaya açılmasını istedi.
Sulama yatırımları tamamlayamadığı için tarımsal alanların önemli bir bölümünün nadasa ayrıldığını vurgulayan Bayraktar, bu alanların azaltılması, üretime kazandırılması gerektiğini, verimli tarım arazilerinin korunmasının çok önemli olduğunu, Türkiye'nin kaybedecek bir dekar bile verimli tarımsal arazisinin olmadığının idrak edilmesi gerektiğini kaydetti.
ÜRÜN KAYBINA RAĞMEN İHTİYAÇ KARŞILANDI
Türkiye'nin 2013'te 22 milyon 50 bin ton buğday ürettiğini, 4,2 milyon ton buğday ve buğday ürünü ithal ettiğini ama ihracatın da 4,7 milyon tonu bulduğunu belirten Bayraktar, üretim ve kullanımda 1,8 milyon tonluk ürün kaybına rağmen buğday ihtiyacının karşılandığını bildirdi. İthal edilen buğdaydan yarım milyon ton daha fazla buğday ihraç edildiğini, özellikle makarna ve bisküvi ihracatında dünyada ilk iki sırada yer alındığını ifade eden Bayraktar, buğdayda kalite artırılırsa ithalatın azalacağını bildirdi.
Bayraktar, buğday ekim alanlarının 2013-2014 döneminde 7,7 milyon hektardan 7,9 milyon hektara yükseldiğini, bu rakamın geçmişte olduğu gibi 9,4 milyon hektarın üzerine çıkarılabileceğini belirterek, buğdayda 30 milyon ton üretimin hayal olmadığını, bu potansiyelin bulunduğunu vurguladı. 2013'te dünyada 715,9 milyon ton buğday üretildiğini, bu üretimin 121,9 milyon tonunun Çin'de, 93,5 milyon tonunun Hindistan'da gerçekleştirildiğini bildiren Bayraktar, Türkiye'nin 22 milyon 50 bin ton üretimle 11'inci sırada bulunduğuna işaret etti.
VERİM ARTTIRMA DA EN ÖNEMLİ FAKTÖR VASIFLI TOHUM
Buğday verimini artırmanın en önemli faktörlerinden birinin yüksek vasıflı tohum kullanımı olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Ülkemizde yıllık tohumluk talebi 1,7 milyon ton civarındadır. Buğdayın kendine döllenen bir bitki olması tohumluk değişiminin üç yılda bir sertifikalı tohumluklarla yenilenmesi gerektiğinden, yıllık buğday tohumluk ihtiyacımız yaklaşık 580 bin ton civarındadır. 2014'te tohumluk üretimimiz ise 403 bin tondur. Aradaki farkın kapatılması ve sertifikalı tohumun üreticiye uygun fiyattan verilmesi rekoltemizi oldukça artıracak" değerlendirmesinde bulundu.
Kurağa dayanıklı tohum çeşitlerinin üretim ve dağıtımının sağlanması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, Türkiye'de çok fazla buğday çeşidi olmasına rağmen kaliteli ve yüksek vasıflı tohum ıslah çalışmalarına ihtiyaç olduğunu belirtti.
KURAKLIK RİSKİ
Türkiye'nin, buğday üretim potansiyelini iyi değerlendirmek üzere üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir piyasa düzenini oluşturmak zorunda olduğunu ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:
"Kuraklık riski nedeniyle tarımsal sulama konusu büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle sulama randımanları yüksek basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması yönündeki uygulamalar genişletilmelidir. Bitkinin ihtiyacı olan suyu ihtiyacı olduğu dönemde sağlamak üretimin önemli bir teminatıdır. Buğday kalitesini etkileyen bir diğer unsur ise zirai mücadeledir. Tarımsal mücadele ilaçlarının uygun ve zamanında kullanılabilmesi için ilaçlama programları konusunda çiftçi eğitim çalışmalarının etkili ve yaygın olarak sürdürülmelidir. Sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğdayın yurtiçinden temin edilmesi üreticilerimizin kazanması açısından oldukça önemlidir. Sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğdayı üretemediğimiz için her yıl belirli miktarlarda buğday ithalatı yapılmaktadır. Dolayısı ile üreticilerimiz sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğday üretimine teşvik edilmelidir. Üretimdeki en büyük sorunlardan birisi işletme ölçeklerinin küçük ve işletmelerin parçalı oluşudur. Ülkemizde ortalama işletme büyüklüğü 61 dekardır ve ortalama 10 parçadan oluşmaktadır. Bu durum teknoloji ve girdilerin ekonomik kullanımını engellemekte ve üretim maliyetlerini yükseltmektedir. Dolayısıyla işletmelerin küçük ve parçalı oluşu verim ve kaliteyi olumsuz etkilemektedir"